Ali BADEMCİ
Devletimiz bu görüşlerinde haklı mı? Elbette hayati derecede önemli; Haleb ile irtibatın kesilmesine izin vermemek lazımdır. Bu konuda ne kadar ciddiyiz, elbette bilmiyoruz! Lâkin ara-sıra koridor kesiliyor! Allah insanımızı korusun.
Biliyorsunuz Hatay-Reyhanlı bir zamanlar Orta Doğu’ya açılan en önemli sınır kapımızdı! Burada uzun tır kuyrukları oluşur ve Hatay doğumlular da Haleb’e dolmuşlarla sabah gider akşam dönerlerdi. Evinizden işyeri veya şehre inmek için bir dolmuş kadar buraya yakındınız! 2011’den beri Suriye’de şimdi uluslararası arenaya dönüşen bir savaş var! Artık bu savaşa iç savaş demek mümkün değildir. Reyhanlı’da provakasyon denemeleri sonucu elim hadiseler oldu. Şimdi Cilvegözü kapımız kuşlara bile kapalı tam bir savaş bozgunu manzarası arzediyor! Türkmen dediğimiz unsurlara ulaşmayı bırakın onları tanımıyoruz bile! Bayır Bucak boşaltılmış, burada artık sınır kapılarında ağlayışlar duyulmuyor! Hükümet bir türlü açıklamadı ama sesiz sedasız 367 bin insanımız Türkiye’de! Şu mahkemelik olan silâh gönderme işlerini ve devlet ile hükümet başkanımızın yiğitliğini de bir kenara bırakın! Cilegözü’nden görünüyor; Haleb’de şu anda tam da Diyarbakır-Sur’da olduğu gibi şedit şehir gerillası var!
Dün Hatay’a konferansa gitmiştik; gündüz boyunca vaktimiz oldu da şöyle bir Cilvegözü’ne kadar görelim dedik! Sayın Vali Yardımcımız devletimizin temsilcisi olarak görevinin başında! Sağolsunlar çok iyi karşılayarak bir müddet sohbet de ettik! Allah bizi böyle devlet adamlarından mahrum etmesin; ilgili ve bilgili! Tampon bölgede karşı leçelikler üzerinde 2000’e âileye yakın sivil bulunuyormuş; ot bile bitmeyen taşlar üzerindeki bu sivil güçlere insanî yardım yapılıyormuş! İaşeleri sağlanıyor; herhalde durumları ölmek ile yaşamak arasında!
Benim davetim Ülkü Ocakları idi, 1968’de bunun kurucu başkanlığını yapmıştım! Şu andaki Başkan da köylüm; yani, Türkiye Bayır’ından; Allah ancak bu kadar mükemmel insan yaratırmış; çok duygulandım ve 48 yıl evvel ki zamanlara gittim; O zaman Hatay’da bırakın üniversiteyi lise bile bir taneydi! Şimdi üniversite durumu çok değiştirmiş! Artık ülkücülerin sayısını bilemezsiniz! Ah bir de gündelik siyasetten tam soyutlanabileseler ne kadar mükemmel olur! Saat 18.00’de 2 saat konuştuk; pek ilgililer; herşey çok güzel; fakat en güzel taraf nedir biliyor musunuz? Sürekli Cilvegözü ve Yayladığı sınır kapısındadırlar. Ne yapıyorlar? Sınır kapılarımız adam akıllı kapalı! Hudut telleri yerine beton duvarlar örülmüş! Ses geliyor ama artık öte taraf görülmüyor! Yapılan iş kazaya kader kapıya ağır yaralı gelmişse ve devletten de müsaade koparılmışsa yaralıları hastahanelere taşıyorlar ve başlarında sabaha kadar nöbet tutuyorlar! Şöyle bir düşündüm de bizler ne iyi etmişiz de daha 47 yıl önceden sanki bu günleri düşünüp de şu bizim ocakları kurmuşuşuz! Yani öyle şu “Bizim Ocak” sözünü yabana atmayın, elbette “Ülkü Ocakları”. Mutlaka millet yardım ediyor; yoksa bu işleri bu kadar amatör ölçülerde madden yürütmek mümkün değildir..
Sağolsun Ülkü Ocakları Genel Başkanı sık sık Hatay’a gelip gidiyor; çok ciddi bir teşkilât oluşturmuş; Adanalılar’a müjde olsun ki buranın teşkilâtı da yenilenmiş; eski ve mevcud durumdan memnun görülmeyen başkanlar silsilesi yeni başkan Soner Deniz’in çevresinde kilitlenmesi gerekliyor. Bizler “Ocaklar”ın her türlü kirli emellerin, yavşak politikaların dışında kalmasını, birlik ve beraberlik içinde kalmasını istiyoruz. Ülkemizin idaresi ve durumu iyi değildir, Büyük Atatürk’ün o veciz sözlerle ifâde ettiği gibi “Hattı müdafaa yok sathı müdafaa vardır, o satıh ise bütün vatandır.” Ülkücüler bu şuurla hareket etmelidir. Millet olarak bu girdaptan başka çıkış şekli yoktur; gelinen noktada artık Suriye meselesi bir iç savaş olmaktan çıkmış, Türk milletine karşı kurulan uluslarası tuzak hâline gelmiştir. Bilinen Suriye Türkmen ve aklı selim Arap muhalefetinin bizden başka kimsesi yoktur! Cidden mültecilerin ille de Türkiye’ye yönelmesinin adam gibi tahilini yapmak şart.
Az çok durumu biliyordum; dün yerinde gördük; Halep’de şehir gerillası devam ediyor! Elbette 30 yıllık tecrübeden sonra PKK bu işte bir hayli deneyimli; ön sırada savaştıkları çok ciddi ve sağlıklı bir haber! Görüştüğümüz bir ağır yaralı karşımızda “PYD adına PKK savaşıyor” dedi. Hükümet yanlısı Araplar ise sadece yol ve mekân gösteriyor. Mesele bundan ibaret; Türkler ve Türkmenler millet mücadelesini terketmiş mücadele âile seviyesine düşmüştür. Bu da çok sağlıklı bir bilgi; Haleb’de Hükümet yanlısı yerli güç yok; diğer Araplar doğuda IŞİD saflarındadır. ABD ve Rusya güdümündeki PKK onlara değil Türk-Arap âileleri yok etmeğe çalışıyor, havadan bombalama da devam ediyor! Bizim devlet bu işi ne kadar biliyor; habersiz durumdayız; inşallah söylendiği gibi İncirlik’den kalkan ABD uçakları direnen âilelere bomba yağdırmıyor! Rusya bunu yapıyor, IŞİD unutulmuş, görünen manzara bu!
Halep – Cilvegözü arası boş; çünkü güney İdlip üzerinden Bayır Bucak’a açılıyor! Orada da Türkmenler kır gerillası yapıyor; gece silâhlı gündüz külâhlı! Herhalde boşluk Kilis’e kadar devam ediyor, evet buralar da şehirler IŞİD’in elinde fakat Türkmen köyleri duruyor! Asıl adı Qurt Dağı olan Hatay doğu sınırı leçeliktir, buralar Afrin vadisine hakim tepeler! Epeyce Kürt halkı bu bölgede var, yerleşik! İşte PYD burayı Kobani kantonuna bağlamak istiyor! O zaman İslâhiye’ye dayanakcaklar, denize çıkmak için Nur Dağları’nın güneyini aşmak ve Dörtyol’a varmak hayali ile yaşıyorlar! Nasıl olacaksa! Onlar enine Kürt koridorundan bahsediyor ama, Türkiye Haleb’e kadar dikey Türk koridoru peşinde! Yani şu andaki durumu en azından devam ettirmek istiyor ve Halep yolunun acık kalmasına azamî gayret peşinde!
Devletimiz bu görüşlerinde haklı mı? Elbette hayati derecede önemli; Haleb ile irtibatın kesilmesine izin vermemek lazımdır. Bu konuda ne kadar ciddiyiz, elbette bilmiyoruz! Lâkin ara-sıra koridor kesiliyor! Allah insanımızı korusun.
Dua ile.