
Ali BADEMCİ
İstediğiniz kadar kızın ben devlet başkanının görüşlerine katılıyor hisseme düşen dersleri çıkarıyorum! Türkiye bir yol ayrımında ve dağılma sürecindedir! İnsanımızı çok daha büyük tehlikeler beklemektedir! Ya diğer Türk devletleri gibi çeyrek bağımsız olacağız, yahutta Çanakkale 2015’den gerekli dersleri çıkarıp Çanakkale 2016’daki sesi duyup, varsa kusurları işaret edeceğiz! Fakat hiçbir şekilde aydınların bile ağzında pelesenk olan adamların geçmiş hatalarını dilimize dolayıp durmayacağız! Hata yaptık diyen insanlara ve zihniyete karşı kusurları temcid pilavı gibi başa kalkmak da çok anlamlı değildir
Altı asırlık büyük devletimiz nihayet bulurken 18 Mart 1915 günü milletimiz yedi düvele muazzam bir ders ile mesaj vermişti. Fikir ve düşünce hayatımız Çanakkale 1915’i çok incelenmiş, gerek tarihi gerekse roman tipi eserler ve edebiyat dünyamız uzun bir bibliyografya teşkil edecek derecede eser vermiştir. Şüphesiz ki biz sonraki nesil bu büyük zaferi her yıl coşkulu biçimde kutlamalı ve gerekli dersleri çıkarmalıyız. İşin hamaset yanı olarak görevimiz bu! Bu yıl da geçen yıllar gibi gerekli ilgiyi gösterdik mi, hiç olmazsa Fatiha’mızı okuduk mu? Karatoprakta dünya kadar bekleyen var! Sadece Çanakkale’de mi? Galiçya’da, Sarıkamış’ta, Kafkas’da, Kirmenşah’da, Kutü’l-Amare’de, Kanal’da, Filistin’de, Suriye’de, Ravza-i Mutahhara’nın Hicaz’ında!
Bu duygularla herşeyden evvel “İmparatorluğu bitirdiler” suçlamaları ile hesaplaşılmalı ve bir utanmazlığı gözler önüne sermeliyiz. Çanakkale’den arta kalan bir avuç insanla yeni devletimizi kuran ve tarihi irademizi dirilten Milli Mücadelecileri de yargılamaktan kurtarmalıyız. Bu konuda “Din elden gitti” gibi hainane bir düşünceye artık son vermeli din milliyet kaynaşmasını engelleyen papaz zihniyetinin yüzüne tükürmeliyiz! Şüphesiz ki Çanakkale 1915, önce bir ırkın sonra da bu ırkın baş tacı ettiği din anlayışının en büyük zaferidir! Bu bakımdan Mehmed Akif’e kızanların da artık adam değil şaklaban olduklarını yüzlerine vurmalı ve hak görüşe davet etmeliyiz! Elbette Çanakkale 1915 şehidleri ve gazileri “Bedir’in arslanları” gibiydi! Çanakkale sade bir Türk ihtilali değil aynı zamanda İslâm tarihinin de en büyük ve ihtişamlı zaferidir. Bunu anlamamak için insanda artık Allah duygusunun iflâs etmesi gerekiyor!
Geride bıraktığımız yıllarda “Sömürgeci-Emperyalist” söylemler arkasında Türk gençleri sağ ve sol gibi bir ayrışıma girip kutuplaştıkları için birbirlerini boğazladılar! Elbette o günlerde çok şeyi düşünmek mümkün değildi! Halbuki Çanakkale 1915 asırlaşmış sömürgeciliğin en büyük milletler meydanı ve hesaplaşma alanıydı; ne yazık ki bazı şeyleri hiç düşünemedik. Tabii kendi halimize bırakmadılar ki düşünelim ve doğruyu bulalım, bunlardan dersler alalım, bir ideoloji oluşturalım! Milliyetçiler İslâmiyeti tırmaladılar, İslâmcılar yıllarca milliyetçiliğe küfrettiler! İşte hali pür melalimiz, işte Çanakkale 2016! Hiç adam olacak çocuğa benziyor muyuz? Biz nasıl bir milletiniz Allah aşkına!
Şimdi kalkıp da 18 Mart 2016 günü Çanakkale’de devlet başkanı doğru söylüyor dersem yandı gülüm keten helva! Bu satırların yazarı elbette ülkücüdür ve MHP’lidir! Fakat bizden başka doğru söyleyen olmaz mı? Nasıl olsa birşeyi sonuna kadar götürüp de başarılı olamıyoruz! Bir taraftan kendi kendimizi yiyoruz, bir taraftan da paçamızı azgın köpeklere kaptırıyoruz! Bizi de devletimizi de kendi haline bırakmıyorlar! Bunlar yanlış mı, doğru değilse söyleyin! Hamaset bir milletin kalbi hatta gönlüdür; heyecan, duygu, millet ve milliyet sevgisi elbette gereklidir ve ideoloji bütünlüğünü sağlar, ama nereye kadar? Mutlaka bir takım insanlar hata yaptıklarını ve devlet düşüncesinin milliyete dönmek gerektiğini ifâde ediyorlar! Herkesin hataları olmuş da milliyetçilerin olmamış mı? Hz. Peygamber bile geç Müslüman olanları kınamadı ve onlara kötü muamele etmedi!
Haksızlık da yapmayalım; kuru kuruya sebeblerle hiç devletimizin yanından ayrılmadık, bu doğrudur! Lakin devlet politikası oluşturacak görüşler de oluşturamadık! Bu sebeble düşe kalka siyaset içinde ezildikçe ezildik ve hatta işkenceler bile gördük! Bir kere asli düşüncemiz olan İslâmiyet’in katiyen kıymetini bilmedik! Hatta İslâmiyet yüzünden dünyanın düşmanlığını çektiğimizi bile bizlere yutturdular! Halbuki Müslüman olmadığımız yıllarda da dünya yine bize düşman değil miydi! Çin, Rusya, İran, Haçlı zihniyeti İslâmiyet’ten sonraki yeni düşmanlar mı? Hiç de öyle değil! Kaldı ki milletimiz İslâmla müşerref olmadan önce Orta Asya, Moğolistan, Batı Asya, Doğru Avrupa ve Çin seddi varoşlarında yüze yakın Yabguluk’a bölünmemiş miydi? Nasıl toparlandık da bir iki aşiretten dünyanın en sağlıklı imparatorluklarını çıkardık! Bunların kuruluşları ile övündük de yıkılışlarından neden ders almadık! Halbuki öncelikle bu dünya devletlerini biz yıktık yabancılar taksim etmedi mi?
İstediğiniz kadar kızın ben devlet başkanının görüşlerine katılıyor hisseme düşen dersleri çıkarıyorum! Türkiye bir yol ayrımında ve dağılma sürecindedir! İnsanımızı çok daha büyük tehlikeler beklemektedir! Ya diğer Türk devletleri gibi çeyrek bağımsız olacağız, yahut ta Çanakkale 2015’den gerekli dersleri çıkarıp Çanakkale 2016’daki sesi duyup, varsa kusurları işaret edeceğiz! Fakat hiçbir şekilde aydınların bile ağzında pelesenk olan adamların geçmiş hatalarını dilimize dolayıp durmayacağız! Hata yaptık diyen insanlara ve zihniyete karşı kusurları temcid pilavı gibi başa kalkmak da çok anlamlı değildir!
Muhabbetle.