Babür Hüseyin ÖZBEK
Hakkari – Otluca’dan kalkan whiskey tipi kobralar çatışma bölgesine iki koldan yaklaşıyor. Türkiye – Irak hududunun sıfır çizgisine yakın Çığlı kasabasının batısında 2136 rakımlı tepede çatışma devam ediyor. Tarihler 13 Mayıs 2016, saatler sabahın 04 50’si gibi. İki koldan ilerleyen AH – 1W modeli kobra helikopterlerden biri “kırım”a uğruyor, vuruluyor, ateş altında çığlıklarla düşüyor. Pilot Ütğm.Müjdat Kerem ŞAHAN ve Pilot Ütğm. Burak ABİKEBAHŞİ şehit oluyorlar. Kötü sonuç: ikisi subay altısı piyade komando sekiz şehit ve yaralılar var…
Bu whiskey kobra helikopterde bulunan ve atıldığında yüksek ısı kaynağına havi parçacıklar oluşturarak güdümlü füzeyi şaşırtan “Flare” i pilotlarımız kullanmaya fırsat mı bulamadılar, yoksa sistem mi çalışmadı? Bir diğer koruyucu, kobralara takılan yan gaz egzoz sistemi (İRRSS) otomatik olarak görev yapması gerekirken neden yapmadı?
Son model Rus yapımı SA-18 füzesi Türk topraklarında, güneydoğuda, PKK tarafından başarı ile denendi.
O çevreyi iyi bilen bordo bereli güvenlik uzmanı emekli subay Abdullah Ağar’ın basında çıkan demecine bakıldığında cevaplanması gereken, kafa karıştıran pek de iyi olmayan durumlar var.
Çığlı’nın 12 km. güney doğusunda hudutla kesişen Irak kasabası Kanimasa var. Onun 30-35 km. güneyinde Amediye yer alıyor. Bu iki nahiye, köy, kasaba karması her neyse, yaşam yerleri bi şekilde kontrol edilmeli veya oralarda neler olduğu önceden bilinmeli.“Çukurca, Çığlı, Ortabağ ve Uludere hat boyunu oluşturan hudut” hep canımızın çok yandığı, sürekli şehitlerin geldiği uzak diyarlar olmasın! Bizim olsun, biz kontrol edebilelim.
Rus Ordusu envanterinde yer alan, son dönemde etkili de olan, adından çokça söz ettiren bu ısıya duyarlı güdümlü SA – 18 füzelerini PKK nasıl da bu kadar kolay temin ediyor? Nasıl adamlarını bu kadar hızlı eğitiyor ve netice alıyor? Bunları kim düşünüp T.C. de karşı tedbirleri alacak?
BUNLAR TESADÜF MÜ, TAHRİK İÇERİYOR MU?
İki ayrı Rus deniz üssü; biri Kırım’ da, Mayıs 2014’te Ukrayna’dan gasp edilen Akyar (Sıvastopol), diğeri Araplar’a , Suriye’ye yardım bahanesi ile donatılan, sonra pek de kullanışlı hale getirilemeyen, güvenlik sorunları yaşayan Akdeniz Üssü, Tartus limanı. Burada İskenderun’un yaklaşık 115 deniz mili (210 km.)güneyinde kıçtan kara olmuş, kıç gönderinde birbirine paralel; beyaz, mavi, kırmızı renklere havi Rus bayrağını taşıyan modern silahlarla donatılmış harp gemileri var.
Onlardan biri 158 borda numaralı “Ropucha – 1” sınıfı Rus Karadeniz Filosu’na bağlı çok maksatlı çıkarma gemisi Caesar Kunilov” (158). Eski değil, 6 Aralık 2016 tarihinde İstanbul Boğazı’ndan geçiş yapıyor. Güzel, albenili görünüyor. İskele bordasında 150- 200 metre açığında seyreden bir Türk sahil güvenlik botu boğaz seyri müddetince kendisine eşlik ediyor. Eğer anlıyorsanız bakıp da beğenmemek mümkün değil, basına yansıyan resimlerde ana ve diğer tali güvertelerde birkaç acil görevli dışında pek personel yok. Bacanın önünde çok maksatlı telsiz ve radar antenleri ile yüklü bir direk ve onun önündeki güvertede sol omzunda yönü pruvaya doğru sağlam duruşlu, diğer elleri ile kavradığı karadan havaya atılan füzeyi atış pozisyonunda tutan bir kişi var. İşte o personelin elindeki bu silah 13 Mayıs 2016’da Hakkari-Çığlı’da helikopterimizi düşüren Rus füzesi SA-18’in eşi.
Bunlar tesadüf mü, tahrik içeriyor mu? Siz gene de bir düşünün! 19 Mayıs 2016’da Suriye’de görevini tamamlayan aynı gemi birkaç değişiklikle şovuna kaldığı yerden devam ederek gene Karadeniz’e çıktı.
PKK bu silahları nasıl bu kadar kolay temin ediyor ve kullanımını personeline öğretiyor? Geçen aylarda Selahattin Demirtaş önce Moskova’ya gitti, PKK bürosu yetmiyormuş gibi birde PYD bürosunu açtı. Bu bürolar kanalı ile mi bu silahlar ve diğer ihtiyaçlar terör örgütüne temin ediliyor? Kesmedi bu zat sonra da Washinton’a gitti, belki orada da brifingler aldı, bol görüşmeler yaptı. Bunlar Kandil’e ne şekilde aktarıldı? Görünen o ki katliamlar, saldırılar yapılırken ihtiyaçlar eksiksiz tamamlanıyor.
***
Nisan 2016 başlarında Polonya Dışişleri Bakanı Witold Waszczykomskikomşuları Slovakya’nın başkenti Bratislava’da düzenlenen uluslar arası bir forumda : “ IŞİD tehlikeli ama Avrupa için varoluşsal bir tehdit değil… Tüm kanıtlara göre Rusya ve faaliyetleri tüm Avrupa için varoluşsal bir tehdittir.” diyor bir zamanlar “Kızıl Ordu’nun “çizmeleri altında ezilmiş bir ülkenin bakanı.
İyi de Sam Amca-ABD, ta okyanus ötesinden Suriye’de, Kandil’de Türkiye’nin lehine mi çalışıyor? Menfaatler birleşince onlar nasıl da el sıkışıyorlar, ABD ve Rus çıkarlarını koruyorlar. Biz, bizi zorlayanları, imhaya yönelenleri teşhiste yanılmamalıyız. Diğer görüş sahiplerini bilmem ama Türk Milliyetçileri bunun idrakındalar.
GENÇLİĞİME DOYAMADIM – “1944” CEMİLE (JAMALA)
Nereden nereye, Cemile deyince aklıma hep ünlü romancı, siyasi eylemci Fransız komünist şair Louis Aragon’un (1897-1982) “Cemile, dünyanın en güzel aşk hikayesidir.” sözü gelir. 2014 veya 2015 TÜYAP Kitap Fuarı’nda L.Aragon’un, “Dünyanın en güzel aşk hikayesidir dediği bu eser neden Türkiye’de satılmıyor, gereği gibi tanınmıyor?” diye soruluyordu.
Ki ünlü yazar Cengiz Aytmatov’un (1928-Talas / 2008-Nurunberg ), 1911-12’lerde Pravda gazetesinde çalışırken J.Stalin’in oturduğu o koltuklardan birinde,yıllar sonra 1958-59’larda otururken Kırgız Tükçesi ile yazdığı ünlü eserdir Cemile.
Biz Cemile vesilesi ile bugünlere dönersek, Kırım kökenli Türk Tatar kızı Stokholm’de, Globen Arena’da 26 ülkenin katıldığı 61’inci Eurovision şarkı yarışmasında ipi göğüsledi; birinci oldu. O bir duygu sağanağıydı. Türkiye’de basın ve TV Kanalları gereken ilgiyi göstermedi. Sanki birkaçı hariç onu angarya gördüler. Rusları incitmek, onları kızdırmaktan çekindiler. Beyler, hanımlar burası Türkiye, bu kadarı da sizlere yakışmıyor, normal olun!
O şarkı; “1944” adı ile Ukrayna’yı temsil etti. J.Stalin’in sürgün ve katliamlarının bugüne yansıması gibiydi. Uzun saçlı, esmer güzeli Cemile Tatar Türkçesi ile anlamak duymak isteyenlere Globen Arena’da zirve yaptırdı. Rus şarkıcı Sergey Lazarev’in seslendirdiği, “You are the only One” adlı eseri ise ikinci oldu.
Cemile’nin (Jamala), büyükannesinin şahsında Kırım Tatarlarının sürgünde eza cefa içinde ülkelerine dönme hasreti içinde ölmeleri…Kırım’da; Akyar’a, Akmescid’e selam olsun. Cemile’yi alkışlıyorum! Lütfen siz de alkışlayın.
Yaşlılığıma toyalmadım. (Gençliğime doyamadım)
Men bu yerde yaş almadım. (Ben bu yerde yaşamadım)