DAHA önce de söylüyordu, Davutoğlu gittikten sonra sesi daha gürleşti:
–Başkanlık sistemini bir an önce milletimizin onayına sunmak gerekiyor.
Bu ses, geleceğin habercisidir…
Sese kulak verirseniz “Yönetim sistemi”nin değişmesi konusunda Tayyip Bey‘in geri adım atmayacak kadar kararlı olduğunu anlarsınız.
…………………..
Tercümeye gerek yok…
Cumhurbaşkanı, bugünkü anayasaya rağmen başkanlık görevini
üstlendiğinde yıldırımları üzerine çekeceğini elbet de biliyor.
Nitekim başkanlık sistemini bir an önce halkın oy’una sunmak istemesi
tepkilere meydan vermemek ve yıldırımları üzerine çekmemek için.
………………….
Salt başkanlık sisteminin halkın onayını alması elbet de yetmez…
Öncelikle, başkanlık kurumunu yasal hale getirecek olan anayasanın
parlamentodan geçmesi lâzım…
Geçmedi diyelim…
O zaman başkanlık konusundan önce, yeni sistemi getirecek anayasa tasarısının halkın oyu’una sunulması gerekecek…
Kısacası, takdim tehir gerektiren bir durum!
………………….
Bugün hasıl olan siyasal ortam iç açıcı değil…
Başbakan “Yok” hükmünde…
Davutoğlu‘nun halefi olacak isim belli değil…
Ayrıca, yetkileri minimize edilmiş bir başbakanla yürümenin mümkün olmayacağı da açık.
Dolayısıyla nasıl bir siyasal gelişmenin yaşanacağını bugünden kestirmek çok zor!
Bilinmeyeni fazla bir siyasal problem!
…………………
Bir çelişki de şu…
Cumhurbaşkanı “Düşük profilli başbakan” tanımına karşı çıkıyor ama profili yüksek isimlere da fazla itibar etmiyor…
Kulislerde dolaşan isimlerden anlaşılan bu….
Özetlersek, bütün yetkiler bugünkü koşullarda Beştepe‘de toplansa bile farklı uygulamanın adı konulmadığı ve kurumları da oluşturulmadığı için yeni bir anayasal hukuk oluşmamış sayılacaktır.
……………………. ….
O takdirde siyasal ve ona bağlı olarak da ekonomik kaosun yaşanması söz konusu olur.
Büyük tehlike işte bu…
Erdoğan bu tehlikeyi dikkate alarak yürümek zorunda.
Aksi halde hayalindeki sistemi ülkenin kâbusu haline getirmiş olur!
DEDİKODU İŞTE
——————–
ERDOĞAN‘ın Davutoğlu‘nu kararından caydırıcı girişimler yapmaması, bazı dedikodulara yol açtı…
AKP‘de dilini tutamayan ne de çok adam varmış…
Tayyip Bey‘in kendi iktidarı için etrafındaki insanları harcadığını söylemeyen AKP’li yok gibi…
“Ahde vefa nerede” diye soruyorlar…
Sıralıyorlar:
-Nerede Abdullah Gül…
-Nerede Bülent Arınç…
-Nerede İdris Naim Şahin…
-Nerede Yaşar Yakış…
-Nerede Beşir Atalay…
-Nerde Abdülkadir Aksu…
Daha yığınla isim artık Tayyip Bey‘in rüyet alanında değil…
……………………..
Muhterem buna rağmen şunu söyleyebiliyor:
–40 yıllık dava arkadaşlarımın içinde olduğu bu partiyle ilgili gelişmeleri yakından takip etmem birilerini rahatsız etti. Cumhurbaşkanı olmam, geçmişimle tüm arkadaşlarımla tüm ilişkilerimi kesmem anlamına mı gelir?
Sorunun yanıtı AKP kulislerinde verildiği için geçiyorum efendim!
Sorunun yanıtı AKP kulislerinde verildiği için geçiyorum efendim!
BAKALIM BU DEFA NEREDE
—————————— –
BU arada bir de haber vereyim size…
Erdoğan‘ın kerimesi Sümeyye Hanımefendi bu hafta cumartesi günü evleniyor.
Damat, Bayraktar Makine Sanayii’nin veliahtı Selçuk Bayraktar Bey…
Nişanları Tarabya Köşkü‘nde yapılmıştı…
Bakalım düğün hangi sarayda yapılacak…
……………………
Cumhurbaşkanımızın bekâr çocuğu kalmadı…
Sümeyye Hanımefendi ailenin son bekârıydı…
İnşallah, babasının isteğini yerine getirir ve en az üç çocuklu bir anne olur…
Mutluluklar diliyoruz.
KAŞ YAPAYIM DERKEN
—————————
BÜTÇEDEKİ kara delik büyümüş…
Nedeni de açıklandı…
Sosyal güvenlik gereği devletin cebinden çıkan kişi başına 100 liralık destek var ya…
Açığı bu destek büyütmüş…
Düne kadar fonda 11 milyar 309 milyon lira varken bu paranın yarısı o 100 liralık destek yüzünden erimiş…
Uçmuş…
Paranın yarısı yok…
…………………….
Nasıl bir destek anlayışıysa…
Garabete bakınız; bireye destek, devlete köstek oluyor…
Buna Kaş yapayım derken göz çıkarma denmez mi!?
İKİ GENÇ KONUŞUYOR
——–——————-
İSTEMEDEN kulak misafiri oldum…
Vapurda bir delikanlıyla bir genç kız, boş buldukları sağ yanıma oturdular…
Vıdı vıdı konuşuyorlar:
-Çocuk gelişimi bölümündeyim, sen hangisindesin?
-Ben elektronik okuyordum, dondurdum…
-Neden?
-Yazarlık yapıyorum, yeteneğim o yöndeymiş meğer…
-Yaaa, neler yazıyorsun?
-Neler yazmıyorum ki, her konuda yazıyorum, hem de her gün…
-Çok okunuyorsun herhalde…
-Evet…
-Hangi medya grubundasın…
-Ben mi, şey…sosyal medya grubundayım, orada yazıyorum, beni okuyabilirsin…
Gemi iskeleye yanaşırken kalktım. “Vay be” dedim, “Pabucumuz dama atılmak üzere, sosyal medyada yazmak demek ki geçerli yazarlık olmuş”
BİR SÖZ
————-
DERT daima insana yol gösterir