ABD’de Cumhuriyetçi Parti içinde en büyük rakibi Texas Senatörü Ted Cruz’un çekilmesiyle başkan adayı olmasına kesin gözüyle bakılan emlak milyarderi Donald Trump’ın başkan olma ihtimali, sadece ABD’de değil dünyada da birçok kişinin korkulu rüyasına dönüştü. Reuters ajansı ve Ipsos şirketinin 11 Mayıs tarihli anketine göre, 8 Kasım’daki başkanlık seçimleri için yarışan Demokrat Parti’nin güçlü ismi Hillary Clinton ve Donald Trump, olası bir karşılaşmada başa baş durumda. Ankette Clinton’un yüzde 41, Trump yüzde 40 destek oranına sahip olması, başlarda ciddiye alınmayan Trump’ın başkanlığa tahmin edilenden çok daha yakın olduğunu gösteriyor. Trump’ın bu noktaya gelmesinin ardındaki en büyük neden ise, ana akım politikacılara inancını kaybeden Cumhuriyetçi seçmenlerin ekonomi ve dış politikadaki ‘endişelerine’ hitap etme kabiliyeti.
– DIŞ POLİTİKA
27 Nisan’da yaptığı dış politika konuşmasında ilk kez ‘prompter’a bağlı kalan Trump, başkanlık yarışı sırasında ana akım bir siyasetçiye dönüşmeye başladığı izlenimini verdi. Trump, ABD’nin, Batı’ya benzemek istemeyen Ortadoğu ülkelerindeki mevcut yönetimleri ve devlet kurumlarını dağıtarak, Batı modelli demokrasi kurmaya çalışmasının yanlış olduğunu; Irak ve Libya gibi ülkelerde bu politika sonucunda enkaz yaratıldığını söylüyor. ABD’nin Irak işgali nedeniyle bölgede bir güç boşluğu yarattığını söyleyen Trump, ABD’nin yanlış dış politikasının IŞİD’in doğmasına ve yükselmesine neden olduğunu öne sürüyor. Trump, İran’ın Irak’taki güç boşluğunu doldurarak Irak hükûmetini ele geçirdiğini ve değerli petrol yataklarından gelir elde ettiğini söylüyor. Trump, zaman zaman İslam ve göçmen karşıtı söylemleri nedeniyle Ortadoğu’da ‘sert ve acımasız’ bir politika izleyeceği izlenimini verse de, sanılanın aksine Ortadoğu’da çatışmayla değil diplomasiyle çözüm aranması gerektiğini savunuyor.
Putin’le ‘dost
’
ABD’nin İran’la yaptığı nükleer anlaşmayı ‘felaket’ olarak değerlendiren Trump, bu politikaların ABD’nin bölgedeki en büyük müttefiki İsrail’i küstürdüğünü savunuyor. IŞİD’i yenme stratejisini bir türlü açıklamayan Trump, “Günleri sayılı. Onlara ne zaman ve nerede olduğunu söylemeyeceğim. Ulus olarak tahmin edilemez olmalıyız” diyor. Bu belirsiz ifadeler, birçok kişi tarafından Trump’ın aslında etkili bir stratejisinin olmadığı şeklinde yorumlanıyor. Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e sempati duyduğu ve Rusya ile sıcak ilişkiler kurmak istediği biliniyor. Putin de, Trump’la ilgili görüşü sorulduğunda onun için ‘parlak ve yetenekli’ değerlendirmesinde bulunmuştu. Trump ise bu övgü karşısında ‘onur duyduğunu’ belirtmişti.
– EKONOMİ
Ekonomi politikası konusunda şaşırtıcı bir çıkış yapan Trump, varlıklı kişilerden alınan vergilerin artacağını, bu sayede düşük gelirli kişilerden gelir vergisi alınmayacağını açıkladı. Trump, bekar ve yıllık geliri 25 bin doların altında olan kişilerle evli olup 50 bin doların altında gelire sahip çiftlerin vergi ödemeyeceklerini söyledi. Trump’ın, ABD’ye ‘adil olmayan’ şekilde davranan ülkelerle yapılan ticarete yüksek gümrük vergileri uygulayacağını söylemesi ise tepki çekti. Düşünce kuruluşu American Enterprise Enstitüsü’nden Michael Strain, Trump’ın bu tip uygulama getirmesi durumunda ekonomik durgunluk yaratabileceğini düşünüyor. Trump’ın ‘belirsiz ve çılgın’ ekonomik modellerinin Kongre’den geçme ihtimalinin bulunmadığı belirtiliyor.
Orduyu yenileyecek
Trump, ABD ekonomisinin büyük bir yıkımın eşiğinde olduğunu ve radikal önlemler alınması gerektiğini düşünüyor. Trump’a göre ABD’nin en büyük ekonomik rakibi Çin. Çin’in ABD ekonomisinde manipülasyon yaparak büyük kazanç sağladığını savunuyor. Trump, “Çin, ABD ekonomisinden ‘çektiği’ parayla kendisini yeniden inşa etti” diyor. Trump, ABD ordusunun eski ekipmanlarla geçmişteki caydırıcılığından uzak olduğunu ve başkanlığı sırasında ordunun yenilenmesi için büyük bir bütçe ayrılacağını söylüyor.
– İÇ POLİTİKA
Trump’ın Cumhuriyetçi Parti’de uzun bir geçmişi yok. Nisan 2012’de partiye kayıt yaptıran Trump, 2008 seçimlerinde ABD Başkanı Barack Obama’ya karşı yarışan Demokrat Parti adayı Hillary Clinton’un seçim kampanyasına bağış yapmıştı. Trump’ın görece yeni bir Cumhuriyetçi olması ve önceki seçim kampanyalarında ‘pragmatik’ bir tutumla Demokrat Parti adaylarını finanse etmesi Trump’a karşı çıkan köklü Cumhuriyetçilerin baş argümanları arasında yer alıyor. Trump’ın başkan olması durumunda her iki partiyle de sorunlar yaşayan, Kongre’den yasa geçirmekte zorlanan bir başkan olması bekleniyor.
Tonunu yumuşattı
Trump, tepki çeken İslam ve göçmen karşıtı tonunu ise son dönemde yumuşattı. ‘Müslümanların ülkeye girişinin geçici olarak durdurulmasını’ savunan Trump, Londra Belediye Başkanı Sadık Khan’ın göreve gelişinin ardından, “Bu sadece bir öneriydi” dedi. ABD-Meksika sınırına duvar çekilmesini isteyen, Meksikalıları ‘hırsız’ olarak niteleyen Trump, Cumhuriyetçi Parti’nin tek güçlü adayı olarak kaldıktan sonra ise Meksikalılara duyduğu ‘sevgiyi’ her fırsatta dile getirmeye başladı.
KAYNAK : Milliyet