ÜlkücüMilliyetçiTürkçüTürkeşÜlkü OcaklarıdövizakpchpmhpAhmet b.karabacakhasan külünk
DOLAR
27,2683
EURO
28,9460
ALTIN
1.676,28
BIST
8.295,18
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
26°C
İstanbul
26°C
Az Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
24°C
Perşembe Az Bulutlu
24°C
Cuma Az Bulutlu
24°C
Cumartesi Az Bulutlu
24°C
ÜÇ HİLAL'İN HİKAYESİ Ahmet B. Karabacak

ÜLKÜCÜLÜK ZAMANI: KUŞLARA YEM OLMAK

ÜLKÜCÜLÜK ZAMANI: KUŞLARA YEM OLMAK
10.05.2016
1.665
A+
A-

     Ali BADEMCİ

alibademci@gmail.com

 

Her “Türkçüyüm” diyen ülkücü değildir; lâkin her ülkücü ”Türkçü”dür. Ülkücülüğün modernizasyunu ve cazibesi  Milliyetçilik-Türkçülük  ve Ülkücülük deyimleri arasında bir ayrım yapılmamasıdır. Elbette Türklüğe hayat kazandıran  İslâmiyet  bu ideoloji ve deyimlerin can damarıdır. 

 

 

Ülkemiz iç siyasetinde  cidden çok önemli hâdiseler oluyor; olayların içinde yaşadığımız için  hiç de farkında değiliz! Bizler  ömrünü ülkücülük uğrunda,  çok dikkat ve itinâ ile  harcamısızdır! Siyâsetin hiç içinde olmadığımız  zamanlarda  bile dışına çıkmayı başaramadık! Gizli ve açık bir takım eller  “Devlet” ve “Vatan” duygularımızdan  örtürü dâima bizimle oynamaya çalıştı! Birçok zamanlarda ve hâlen de bu işte başarızsız olduklarını söylemek mümkün değildir! Dernekçilik devrinde de böyleydi, faal siyaset ortamında da! Bu makus tâlihi hiç değiştiremedik ve daima  bir küsürat olarak kuşlara yem olduk! Maalesef duygularımız bizi çok kötü mecralara çekti; ülkücülük ile siyaset arasında  sağlam bir ilişki kuramadık; belki de kurdurmadılar! İdeolog Nevzat Kösoğlu’un şu garibe son sözleri, “Biz cemaat hereketi gibi bir ülkücülük düşünüyorduk, ama hâlimize bırakmadılar.” demişti. Bu tarihi sözlerin mânâsını şimdilerde daha iyi anlıyoruz!

 

Gerçek ülkücüye siyaset yaptırmadılar; herkese bir kulp takarak, mukalidleri   ve kendi adamlarını  ileri sürerek, rey  ve can verenlerle, seçilenleri  ayrı ayrı dünyaların insanları hâline  getirdiler!  Haziran seçimleri itibariyle bu  operasyonlar  hiper saldırılar hâline  dönüştü! “Her türlü milliyetçiliği ayaklar altında aldık” zihniyetine evvelâ ve inatla  direnilirken,  Kasım seçimlerinden  sonra, “Devlet Bey devlet için partisini fedâ etti” gibi anlamsız ve mantıksız, hattâ  şaka sanılan  bir yola yola girilerek bugünkü duruma gelindi! Gerçekten işin şaka götürür yanı yokmuş! Ortaya konan  resimlere  bakılırsa MHP sür’atle AKP’ye entegre oluyor! İnsan böyle birşeyi düşününce deliresi geliyor! Rüya mı gerçek mi bilinmez ama, bugün seçim yapılsa  barajı aşacağı bile şüpheli olan MHP ülkenin gündemine oturmuş durumdadır! Buna bir ameliyat masası da diyebilirsiniz! Ne bu telâş, niye bu acelecilik, yangından mal mı kaçırıyorsunuz? Belli ki “Ülkücülük” bal gibi kuşlara yem edilmek isteniyor! İşin gizli yönü kalmamış  oyun açık açık  oynanmaktadır!

 

Şimdi, MHP siyasesetinin  kendi güdümünde olmayanlara “Paralel yapı” demesinin  bir vehim değil şuurla söylenmiş bir  söz olduğunu anlıyoruz! Evet bu hareket veya yapı  devleti ellerinde bulunduranlara  karşı  17-25 Aralık sürecinden beri savaş veriyor ve özellikle yurt içi, kısmen de yurt dışında  kolu kanadı kırılmış durumdadır! Böyle bir hareket ülkücüleri neden bu kadar alâkadar ediyor! Anlamak mümkün mü? Aklı başında hiçbir ülkücü  “Cemaatçı” değildir ve olması da mümkün değildir! İç içe bir ilişkiler, karşıklıklar ve ihanet yumağına ülkücüler gibi başı dik insanların itibar etmesi  mümkün değildir! 17-25 Aralık sürecinin maddi boyutlarının  altında kalanlar ve kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gibi  görenler anlaşılan bu cenazeyi taşımayı da milliyetçilere yaptıracaklar! Evet PKK bitmeliydi, fakat böyle oyun içinde oyun tezgâhlayarak değil! Güneydoğu hâdiselerini öyle hafife almayalım;  olaylar hiç istemediğimiz bir mecraya taşınmış ve âdeta etnik savaşa dönüşmüştür! İşi basit bir terör olayı olarak düşünmek veya iç savaş sanmak oldukça yanlıştır; mesele tam bir dış savaştır, ki galibi mağlubu ayırt etmek mümkün değildir! Artık partili bir Cumhurbaşkanı olduğunu ilân eden  Devlet Başkanı geçmişi hatırlamak bile istemediğini beyan ediyor! Ülkücüler her iddialarında haklı çıktı; fakat iktidara göre daha merkezde bulundukları  görülmektedir! Ayaklar altına alınması ilân edilen milliyetçilik bile artık başkalarının elindedir! Bal gibi MHP siyaseti  ülkücüler arasında  muhabbetini kaybetmiştir; direnildikçe çamura batıldığının farkına varılsa da olgunluk gösteriliyor veya görmemezlikten geliniyor! MHP siyasi hareketi iktidar ile bütünleşmiş, fakat  ülkücülüğü kaybetmiştir!

 

Bugün Yargıtay MHP için Kurultay kararı verecekmiş; ne olacak durum düzelecek mi? Ülkücülüğün sırtındaki keneleri sıyırıp atabilecek miyiz? Bu cephe de çok aydınlık değildir! Çünkü delege için de olsa o taraflarda da  netice itibariyle  MHP’nin mağlup siyasi hareketinin  kadroları bulunmaktadır; al birini vur ötekine!  Ayrıca halâ kafaları 1965’lere  takılı olanlar vardır! Her “Türkçüyüm” diyen ülkücü değildir; lâkin her ülkücü “Türkçü”dür. Ülkücülüğün modernizasyonu ve cazibesi Milliyetçilik-Türkçülük ve Ülkücülük deyimleri arasında bir ayrım yapılmamasıdır. Elbette Türklüğe hayat kazandıran  İslâmiyet  bu ideoloji ve deyimlerin can damarıdır.

 

Şartlar ne olursa olsun  ülkücülük kendini çiğnetmeyecek ve kurda kuşa yem olmayacaktır! Değişik isimler ve adlandırmaların aslının yerini tutması mümkün değildir! Ne yazık ki bunalım zamanlarında bizim ordularımız  başında bulunan komutanlar tarafından teslim edilmiştir. İşte tarihimizin kara  lekesi Moğol istilâsı! Şimdi de böyle beter bir durum ile karşı karşıyayız! Bizlere ülkücülüğü unutturacak ve ikinci duruma düşürtecek hiçbir kurtuluş reçetesine itibar etmeyeceğiz. Ülkücülük kişilerin emrinde değil, kişiler ülkücülüğün emrindedir! Camiayı bir takım tezgahlara çekmek gerçek ihanetten başka bir şey değildir ve hiçbir surette bunun açıklamasının dinlenilecek yanı yoktur.

 

Muhabbetle.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.