Ergun KAFTANCI
YARGITAY‘ın kararına göre oluşturulan Çağrı Heyeti açıkladı, MHP Olağanüstü Tüzük Kurultayı 19 Haziran pazar günü yapılacak.
Genel Başkan seçimini engelleyen tüzük maddesi değiştirildikten sonra Devlet Bahçeli‘nin yerine beş adaydan biri Genel Başkan seçilecek ve merkez yönetimi a’dan z’ye değişecek…
Beşinci aday merhum Gün Sazak Bey‘in mahdumu Süleyman Sazak. Sessiz sedasız çalışıyor, teşkilatı kurultaya isteklendirmeye uğraşıyor…
…………………
Bu değişim şart…
Bakın neden…
Çünkü ortada iktidarın dümen suyuna kapılmış bir MHP yönetimi var.
Milliyetçi ülkücü irade, partinin bu anlayışa sahip yönetimden mutlaka kurtarılmasını istiyor.
Bunu da sağlayacak yargı kararı yani kurultay…
Kurultay, değişimin sağlanması için yeterli!
………………….
MHP bugüne kadar hiçbir yargı kararına karşı çıkmadı…
Alınan kararlar için “Uygulamıyoruz, saygı duymuyoruz” filan demedi; yargı kurumlarına da, yargı mensuplarına da saygısızlık etmedi…
Yargı ak da dese, kara da dese kararları hep saygıyla karşılandı…
Taa ki Genel Başkan Devlet Bahçeli ve ekibinin takındığı son tavıra kadar…
Bugün merkez yönetimi, yargı kararlarını tanımama eğiliminde!
……………………
Meselenin sosyolojik boyutuna ileride değiniriz….
Onu şimdilik bir kenara bırakıyorum, geçiyorum Genel Merkez’e…
Genel Merkez, 19 Haziran’da yapılacak kurultayın meşru olmayacağını
alenen iddia ederek yargıya karşı çıkmış oldu.
Bu açıklama bende, Tayyip Bey‘in Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara karşı takındığı olumsuz tavrı çağrıştırdı…
……………………
Bahçeli, normal kurultayın 2018’de toplanacağını duyurmuştu…
Geri adım atıldı, önce bu tarihten vazgeçildi…
Önceki gün de Olağanüstü Kurultay‘ın 10 Temmuz’da toplanacağı ileri sürüldü…
Bu arada bir hikmet daha yumurtladılar…
“19 Haziran günü kurultay yapılırsa Genel Merkez olarak o kurultaya gelmeyeceğiz” diyerek yargı tarafından verilen karara dayalı kurultayı, daha yapılmadan gayrımeşru ilan ettiler…
MHP Genel Merkezi’nde çöreklenmiş eyyamcı yönetimi istemeyen milliyetçi ülkücü iradeyi de böylece yok saymış oldular.
…………………..
Son durumu Ankara’daki yorumculardan aldık…
Diyorlar ki, Devlet Bey ve etrafı, partiye cansuyu olan “Ülkücü duygu ve düşünce gücünü” tamamen kaybetmiş durumda…
Demek ki 19 Haziran Kurultayı’na o nedenle katılmaktan kaçıyorlar!
Olumsuz tavır takınmalarının başka bir izahı yok!
BAŞIMIZA DERT AÇMAYA BAYILIYORUZ
—————————— —————–
CEMAAT terör örgütü olarak ilan edildikten itibaren ilk kez Bakanlar Kurulu’nda derinlemesine ele alındı. Terör örgütleriyle nasıl mücadele ediliyorsa bundan böyle cemaatle de öyle mücadele edilmesi kararlaştırıldı…
İktidar FETÖ diyerek silahlı bir çeteyi öne çıkarmaya çalışsa da bu çete bugüne kadar, mesela PKK gibi silaha sarılmış, insanları topluca öldürmüş, asker ve polis şehit etmiş değil…
Yurttaşların evlerini ateşe vermedi…
Dükkânları yağmalamadı…
Çukurlar kazmadı, barikatlar kurmadı…
Bombalı araç patlatmadı, oraya buraya patlayıcı tuzaklamadı, el yapımı bomba hazırlamadı…
Daha yığınla melânet…
Birini bile üstlenmedi…
Ama adı FETÖ, silahlı terör çetesi…
Çetenin başı ömründe silah kuşanmamış biri; yerde tabanca bulsa karakola telefon edip “Asfaltın üzerinde roket atar mı ney var, gelin alın” diye telâşlanır…
Numan Kurtulmuş, başı böyle olan bir terör örgütüyle gerektiği şekilde mücadele edileceğini açıkladı…
“Eyvah” dedim, “PKK yetmedi şimdi de yeni bir terör çetesi…”
……………………..
FETÖ çete mi, değil mi tartışacak değilim…
Siyasal irade çete diyorsa çetedir…
Yalnız ben, vehim içinde olmamak, pireyi deve yapmamak gerektiğine inanıyorum. FETÖ silahlı çete değil, beyni çeteleşmiş bir topluluk.
Onunla mücadele tarzı da PKK ile mücadele tarzımızın dışında olmalı….
Silahsız fakat akılcı!
………………….. ..
Başımıza dert açmaya bayılıyoruz…
Akılsızlığa özgü bu tür işler, hem çirkin, hem de çok tehlikeli…
Kendi kendime kızmıyor değilim, mırıldanıyorum:
Buyur efendi, bunu kime nasıl anlatacaksın anlat bakalım…
DERKENAR
—————–
HAK hukuk, adalet, özgürlük filan derken lâfın ucu, az da olsa cemaate dokunuyorsa, söylediklerinizin lehte ya da aleyhte olmasına bakmadan sizi de cemaatçi, yani paralelci ilan edebilirler. Bu yöndeki karalamalar ülkemizde siyasal model olarak kullanılıyor. Günahsız insanlar, hiç beklemedikleri bir zamanda paralelci olmakla suçlanarak cezaevine gönderiliyor. Anlayacağınız ne batı cephesinde, ne doğu cephesinde yeni bir gelişme var! Her şey eskisi gibi, iğrenç komplo süreci hâlâ yaşanıyor sanki.
OSMANLICILIK TIRMANIŞTA
—————————— —-
FETİH kutlamasını fırsat bildiler; hem Osmanlıyı diriltmeye kalktılar hem de yeni bir bayram icat ederek insanlara AKP propagandası yaptılar…
Günümüzde Osmanlıcılık, değişik her girişimle daha belirgin hale getiriliyor…
……………………
Fethin yıldönümü bahanesiyle televizyonlar hep yandaşlara mikrofon tuttu.Ne kadar da cahil yandaş varmış birader…
Hepsine, fethin Osmanlı’nın zaferlerinden biri ve en önemlisi olduğu söyletildi.
Fethin bir zafer olduğu kuşkusuz…
Tartışan yok…
İyi de, Osmanlı’nın yaşattığı hezimetler ne olacak, onları nasıl izah edeceğiz…
Osmanlı’nın geniş imparatorluk topraklarını nasıl elden çıkardığını, hezimetler yüzünden devleti nasıl küçülme sürecine soktuğunu halka anlatmak gerekmiyor mu…
İnsanlarımıza tarihi gerçek çizgileriyle öğretmeliyiz ki günümüzü kolayca değerlendirebilsinler ve fuzuli yere övünmeyi de bıraksınlar…
ŞANTİYE, RANTİYE DEMEK
—————————— –
AYKUT Erdoğdu, CHP’nin en çalışkan vekillerinden…
İktidarın yakasını bırakmıyor.
Cumhurbaşkanı bir yılda 500 bin konut yapılacağını açıklayınca Erdoğdu da sabredemedi ve 14 yılda, özellikle inşaat sektörü kanalıyla yapılan yolsuzlukları açıkladı…
Verdiği rakam korkunç…
Yolsuzluğun boyutu bir trilyon doları aşıyor…
Paralar, herhalde yandaşlara akıtılmış. O nedenle yollarda en pahalı araçları başı örtülü kadınların kullandığını görüyorsunuz.
14 yıl önce otobüs parasını zor denkleştiren insanlar bugün özel araçlarından inmiyor, sadece binip inerken yere ayak basıyor…
Yolsuzluğun boyutu önümüzdeki dönemde milyar dolarlar eklenerek büyürse şaşırmam…
BİR SÖZ
VERDİĞİ sözü tutmayanı yanından uzaklaştır, boşuna yer kaplamasın…