Ali BADEMCİ
alibademci@gmail.com
SMS:0542.311.1564
İşte bu yazı çerçevesinde benzer örnekler ortaya koyarak Türklüğün yaşlanmadığını, aksine genç kaldığını ve diri olduğunu tesbit edebiliriz. Türklük kadim ve dinamik bir kültür olarak ilelebet kendini muhafaza edecektir.
Tarih milletlerin hem anası, hem de musalla taşıdır! Sosyolojik olarak millet elbette homojen bir varlıktır! İnsan türleri “Etnos” olarak nitelendirilebilir; ama millet bir tek tür insan mecmuu değidir! Millet deyiminin ağırbaşlılığını “Etnisite” olarak değerlendiremeyiz; etnos belki bir dereceye kadar “Halk” deyiminin karşılığı olabilir! Son yıllarda sosyologlardan tarihçi ve dilcilere geçen bu sıfat olur olmaz şekilde, bilgili ve bilgisizce kullanılmaktadır. Esasında tam olarak mânâsı da anlaşılabilmiş değildir. “Etnos” deyimini açıklığa kavuşturmadan, bilhassa Rus bilim adamlarının çok kullandığı, “Genç-Yaşlı-Eski-Yeni-Kozmopolit-Arı” gibi yine sıfatlarla oluşturulmuş deyimleri de anlamak ve anlatmakta pek zorluk çekeriz! Gerçekten yaşlanan milletler ve etnoslar tarihden çekilmişlerdir; fakat yaşlılık “Etnos”un fiili yaşı ile ilgili değildir. Bu sebeble Türklüğü bir etnos olarak ele alanlar hiçbir şekilde yaşlılığını ileri sürmemişlerdir! Gerçekten daima genç ve enerjik olarak kalmak başlıbaşına sosyoloji konusudur! Bunu sağlayan nedir, bazı milletler neden ve nasıl genç kalmayı başarıyorlar! Bugüne kadar bu soruya ilmi bir cevap verecek âlim maalesef çıkmamıştır?
Öz veya milli kültürler tartışılmaktadır; anlaşılmıştır ki kültür yapıştırıcı özelliği tek başına koruyamıyor. Aksini düşünürsek anayurtta Türklüğü ifade etmektede pek zorluk çekeriz! Aynı kültürden beslenen insanların ayrı adlarla ulus oluşturdukları ve devasa devletler ortaya çıktığını biliyoruz! Kara ve Sarı Türkişler böyle değil midir! Karluklar, Basmıllar ve Yağmalar Uygurdur; Uygurlar “Dokuz Oğuz”dur; fakat Fergana Karlukları’nı Karahanlıllar olarak değişik görmemiz gerekmiyor mu? Altınorda’nın kültür tarihine Ruslar’ın dışında eğilen olmamıştır; Memluklar olduğu gibi duruyor ve ilim adamı bekliyor. Altın Orda’da göçebelerin devletle çok arası yoktu, asi olanlara Nogay denmeye başlandı. Orda’nın doğu sınırlarında Tarabagatay ve İrtiş civarında yaşayanlar ise başkentten uzak olduğu için bunlar da bağımsız yaşamaya başladı ve onlara Kazaklar denildi. Orda’yı bu üç güçlü “Etnos” ortaya çıkarmıştı. Nogaylar’ın ataları, Batu darbesinden kurtulan Kıpçaklar, bozkırlı Alanlar, Moğol ordusu ile birlikte gelen Türkistan Türkleri Orda bünyesinde İslâmiyeti kabul ettiler. Orda bünyesinde bu olay bekleniyordı ama bu kadar hızlı gelişeceği hesapta yoktu! Kama Bulgarları, Burtaslar, Kıpçaklar ve Ugor-Mişarlar “Tatar” adını kullanıyorlardı; bu da çok tuhaf bir sosyalizasyondu! Fakat netice olarak “Ak Orda” böyle teşekkül etti ve sonraki yıllarda Kazak Cüzleri bu şekilde ortaya çıktı. XV.yüzyılda Volga boylarında Ruslar Tatarlar’ı sıkıştırınca bunlar Özbek adını alarak Türkistan’a göçmeye başladılar! Bir türlü Özbekler Çağatay yani Timurileri Hindistan’a kovarak Türkistan’a hâkim oldular. Garip bir durumdur ki Ortaasya’nın kadim Türkleri birden bire galiplerin Özbek adına sarıldılar! Hindistan’a taşınanlar sırf bir hatıra ve Timur geleneği olarak “Moğol Prensi” adına ve soyluluğuna sığındılar ki, Afganistan’a yerleşen Türkler’e de “Moğol” etniste karşılığı “Hazara” denmeğe başlandı!
Şimdi bu örnekteki dönüşümleri kafanızda canlandırınız, hiç kabile, kültür ve dil asabiyeti sonucuna varabilir misiniz? Batıda kavim ve kabile hayatı yoktur; Araplar’da asabiyet derecesindedir; Türk etnistesi ise sağlam açıklamalara muhtaçtır. Kendi içinde birkaç dilli batılı milletler lisanın birleştiriciliğine kafa tutarken, lehçe ayrılığı olsa da dil birliği dağınık Türk kabile hayatını milletleştirememiştir! Her asırda birden fazla aynı dili konuşan Türk oluşumu daima mevcuttur! Bunu Çarlar veya Sovyetler’in kasden oluşturduğu hususu da geçerliliği olmayan bir hikâyedeir! Elbette kültür emperyalizmi bir gerçektir, fakat hiçbir kültürel asimilsyon sonuç ortaya koymamıştır! Kazak yine kazak, Kırgız yine Kırgız, Uygur yine Uygur, Tatar yine Tatar’dır! Bu etnisteler her zaman aynı soylu olduklarını bilmektedir ve söylemekten de imtina etmezler! Bizlerin birlik teorisi adı altında yaptığı çalışmalar ve ortaya koyduğu tezler yanlıştır!
Bu konuda her zaman siyasi damarı ağır basan Oğuzlar kendilerinin de inanmadığı teoriler uyduruyorlar! Anadolu, Suriye, Irak, İran Türkmen hareketi oldukça tutucu ve fazla miktarda siyasileşmiştir! Bu sebeble kendi aralarında bile birlik sağlanamıyor! Hiç kimse İran Oğuzları’nı iknaa edemez! Burada Şiilik’ten de ötede değişik bir etnik yapılık kalıcılık oluşturmuştır! Bugünkü Türkistan Türkleri, başta Özbekler Oğuzlar’ın Sünni-Şii muhabbetini de anlamakta zorluk çekiyıorlar! Türkistan’da “Şii” deyimi bile doğru dürüst telâffuz edilemez! Toplumun eski Soğd kültürü, Müslüman Tacikliğe dönüşünce kalıcılık kazanmıştır! O sebeble Tacikler’e bir Fars etnosu gözü ile bakamazsınız!
İşte bu yazı çerçevesinde benzer örnekler ortaya koyarak Türklüğün yaşlanmadığını, aksine genç kaldığını ve diri olduğunu tesbit edebiliriz. Türklük kadim ve dinamik bir kültür olarak ilelebet kendini muhafaza edecektir.
Muhabbetle.