
Ali BADEMCİ
SMS:0542.311.1564
Tarihçiler Kadisiye ve sonraki İran-Arap saldırılarına karşı kendileri Göktürkler’in Açinası’ndan gelen Hazar Türkleri’nin Hristiyanlığı kurtardığı hususunda mutlak olarak çalışmalıdırlar. İnanıyoruz ki Maveraünnehr’de Türk kırımından ziyade Kadisiye çapulu belki bir milleti mahvetmiş ama Hristiyanlığa hayatiyet kazandırmıştır.
Hz. Muhammed’in vefâtından sonra, yüzyıllardan beri bir taraftan Bizans diğer taraftan kuzeyde Hazar, şarkta Göktürkler tarafından sıkıştırılan İran 636’da Kadisiye’de Araplar’a mağlup olmuş ve Sasaniler İmparartorluğu ortadan kaldırılmıştı. Elbette o zamanda dünya siyasetinin en önemli oyuncusu İran’ın haritadan silinmesi, ülkenin yağmalanması, halkın tam bir jenoside tabi tutulması önemli bir hadise olarak en fazla Türkistan, yani Orta Asya’yı etkilemişti! Elbette Bizans ve Batı Roma ayaktaydı; Attila ve Bizans’a Peçenek, Uz tâciz hareketleri, İslâm’ın zuhûrundan evvel onları güçsüz bırakmıştı! Lâkin Kadisiye’de yağma ve talan düşünceleri Bizans ile birlikte Hristiyanlığı da diriltmiştir! Çünkü Kadisiye bir fütühat değil bir soykırım tezahürüdür! Nasıl olsa ve “Ari” de olsa İran er-geç Müslüman olacaktı; Asya’nın neresinden girerseniz girin bu gerçek mukadderdi! Zira İran’ın kalbi hâlâ Orta Asya’da atıyordu. Gelecekte Hazar Aşinaları’na yönelik, Kafkasya kuzeyine Arap saldırıları burada İslâm’ın yayılmasını engelleyememişti. Halbuki Orta Asya İslâm’ın yayılması için daha müsaitti; burada dini bir arayış olduğu gibi, sık sık inançlar değişiyor ve bir anda kadim Asya’ya yayılıyordu! Çünkü gerçek İran Toharistan (Afganistan) ve Maveraünnehr’de Soğd adı altında çoktan dallanmış ve budaklanmıştı. Maalesef Arap tarihi şeklini alan İslâm’ın yayılmasının bu yönde bir değerlendirilmesi yazılmamıştır! O sebeble Türkler’in Müslüman olması da üç asırdan fazla bir gecikmeye uğramıştır! İyice derinliklerine inersek Kadisiye’nin bir Arap zaferi değil Araplar’ın yüz karası olduğunu görürüz!
Araplar’dan sonra Müslüman olanlara Araplar önce “Acem”, yani gevşek Müslümanlar gözü ile baktılar. Çok sonraları bu deyim “Fars” karşılığı olarak bir istilâh hâline geldi! Halbuki gerçek
İranlılar, İskender ile savaşan Orta Asyalılar’dı ve bunlar Hind-Türk-İrani unsurlar arasında ortaya çıkan “Soğd” dediğimiz kadim bir kültür ve halkı ifâde ediyordu. İşte Araplar’ın gerçek savaşı bunlarla oldu ve daima Soğdlular’dan ayrılmayan Türkler’ın kuvvetli direnişi Arap istilâlarına sed teşkil etti! “Tacik” deyimi de Arap saldırıları sırasında bir siyasi gurubu ifâde etmeye başladı ki, o devirlerde Müslüman Arapları ifâde eden bir deyim oldu. İslâm’ın intişarından çok önce Türkistan ve Toharistan’da Türk kolonileri olduğunu bugün çok daha iyi bilmekteyiz! Bunları kesinlikle Soğdlular’dan ayırmak mümkün olmadı! Elbette henüz göçebe ağırlıklı olan Türkler’in hayatı damarları medeniyet ve ticareti elinde bulunduran Soğdlular’ın elindeydi! Soğdlular ile Türk tarihi seyrinde önce Hunlar, sonra da Göktürkler ve iktidarı bunlardan devralan Uygurlar yolu ile gerçekleşti ki; bu zaman İslâm’ın Asya yayılışında en önemli dönemdi! Çünkü Uygur ve Karluklar Balasagun’dan Fergana’ya sarkmış ve burada hakim unsur haline gelmişlerdi! Elbette Fergana’da Türk varlığı sadece Karluklar’dan ibaret değildi ve bunlar Yığma ile Kimak Türk kabileleri tarafından kuvvetle destekleniyordu! Hatta Sırderya havzasına doğru giderseniz Oğuz ve Kıpçak ağırlığı daha kuvvetli hissediliyordu! Maveraünnehr’de esir edilen ilk Karluk, Kıpçak ve Oğuzlar’ın, hemen evvela Bağdad ve sonra da Suriye Arap istilâlarında kullanılmak üzere Mısır’a sevk edildiklerini iyi biliyoruz! Çünkü Emeviler devrinde Araplar’ın Bağdad ve Mısır’da sağlam bir hakimiyet oluşturduklarını söylemek mümkün değildir! Abbasiler devrinde ise önce Bağdad sonra da Suriye ve Mısır’da en ön cephede işte bu esir veya paralı askerler savaştılar. Daha sonraları Suriye ve Mısır’da ilk Karluklar ile Kıpçakları Tolunoğulları ve İhşidler, daha sonra da Mısır Türk Memlukluları olarak görüyoruz. Bugüne kadar da bu izler silinmiş değildir.
Yeniden Soğd ve Soğdiyana’ya dönersek, gerçekte bütün Arap baskılarına Orta Asya’da ilk İslâmi hareket bunlar arasında başlamış ve Abbasiler devrinde Samanoğulları (876-999) Devleti bu şekilde ortaya çıkmıştır. Koloniler devrinden beri Fergana, Semerkand, Buhara’da birlikte yaşayan ve bir hissesi de İranî olan Soğdlular’ın Türk veya Türkî unsurları birlikteliği kesintisiz devam etmiştir. Türkler’in ilk İslâmi yıllarında Soğdlular’a Samani, Samaniler’den sonra “Tacik” denmeye başlamıştır ve hâlâ bu isim geçerli bir ıstılah olarak bugün bile bir halkın adı olarak kullanılmaktadır. Başta tarihçi Üstat Fuat Köprülü ve etimolg ile filologların tesbitine göre Orta Asya’da Türkler İslâmiyeti Araplar’dan değil Soğd veya Tacikler’den öğrendiler!
Tarihçiler Kadisiye ve sonraki İran-Arap saldırılarına karşı kendileri Göktürkler’in Açinası’ndan gelen Hazar Türkleri’nin Hristiyanlığı kurtardığı hususunda mutlak olarak çalışmalıdırlar. İnanıyoruz ki Maveraünnehr’de Türk kırımından ziyade Kadisiye çapulu belki bir milleti mahvetmiş ama Hristiyanlığa hayatiyet kazandırmıştır.
Muhabbetle.