Ali BADEMCİ
alibademci@gmail.com
SMS:0542.311.1564
25’e yakın kitabı ve 300’ü aşkın makalesi ile şüphesiz ki Hoca’yı daha yakından tanıma imkânına kavuşuruz. Fakat bizler için onun tarih metodolojisi en az verdiği ve ulaştığı bilgiler kadar önemlidir. Köprülü’nün bir devamı olarak ondan sonra Annales Okulu’nu en iyi tanıyan bilim adamızdır. Türk tarihçiliğinde olay tarihçiliği yerine sosyal ve iktisadi tarihçiliği elbette genç bilim adamlarına büyük Hoca bırakmıştır. Elbette Hoca’nın siyasi tarihçiliği çok önemli bir yanıdır. Fakat Sosyal ve Ekonomik tarih ile ilgili eserleri, daima çalışanların yeni ufukları olacaktır. Osmanlı Toprak Rejimi ve Tımar Sistemi, Osmanlı Şehir ve Ticaret Hukuku son yıllarını yaptığı en muhteşem çalışmalardır. Elbette İnalcık’ın sentez eserleri de pek önemli ve ilim dünyasının hizmetindedir. Mutlaka “Ulu Çınar”ı çok arayacak ve her zaman yanımızda hissedeceğiz. Ne mutlu ilimde onun izinde gidenlere. Ulu Tanrı’dan rahmet diliyoruz, mekânı cennet olsun.
Türk tarihi alanında uluslararası bir üne sahip ve dünyada iki bin bilim adamı arasında sayılan Halil İnalcık’ı yüz yaşında Tanrı’ya uğurladık! Hocaların hocası, özellikle Anadolu Türk tarihini yeniden yazmış ve alışık olunmayan tesbitler yaparak yeni görüşler getirmiştir. Devletimizin kuruluş ve gelişme dönemini tartışmasız olarak ondan öğrendik. Hayatına sığdırdığı çalışmaları ile Hoca ilim aleminde “Kutup” olarak anılmaya devam edecektir. İnalcık Hoca tarihimizin Osmanlı devrinde doğmuş, Cumhuriyet’in kuruluşuna şahidlik yapmış, gerçek bir cumhuriyetçi ve Atatürkçü’dür. Sanıyoruz ki Fuat Köprülü’nün hayatta kalan son öğrencilerindendi. İnalcık Hoca Cumhuriyetin ikinci kuşağı olarak dünyaya gelen bizlerin “Başöğretme”nidir, fani dünyadan göçene kadar, daima feyz kaynağımız olmuştur ve ömrünün bir saniyesini bile boş geçirmemiştir.
Halil İnalcık Hoca bir zamanlar Türkiye olan, Kırımlı bir âilenin çocuğu olarak 7 Eylül 1916’da İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimi 1923-1930 arasında Ankara Gazi Mektebi’ndedir; zamanın en iyi okulu Balıkesir Muallim Mektebi’ni 1935 yılında bitirmiş ve tarih öğretmeni olmuştur. O zaman iki yıl olan bu eğitim yüksek sayılmadığı için aynı yıl DTCF’ne kaydolmuş, M. Göker, B. S. Baykal ve F. Köprülü’nün öğrencisi olmuştur. 1940 yılında DTCF’sini bitiren İnalcık Timur üzerine yapılan bir seminerde Köprülü’nün dikkatini çekmiş, aynı yıl onun takdir ve tavsiyesi ile Yeniçağ Kürsüsü’nde akademik hayata başlamıştır. Tanzimat ve Bulgar Meselesi adlı tezi ile de Türkiye’de sosyo-ekonomik tarih yazıcılığının ilk bilim adamı olmuştur. Bu tez doktora çalışmasıdır ve 15 Aralık 1943’de de Viyana’dan ‘Büyük Ricat’e Osmanlı İmparatorluğu ve Kırım Hanlığı ünvanlı tez ile de doçent ünvanını almıştır. 1945’te AÜDTCF Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden Şevkiye Işıl hanımla evlendi. Araştırma sahasını doktora tezinden itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun sosyal ve ekonomik meselelerine yoğunlaştıran İnalcık, İstanbul’da Osmanlı arşivlerinde ve Bursa Şer’iyye Sicilleri üzerinde araştırmalar yaptı; 1947’de de Türk Tarih Kurumu üyeliğine seçildi.
İnalcık 1949’da bilgi ve görgüsünü artırmak için fakültesi tarafında İngiltere’ye gönderildi ve meşhur British Museum’da Türkçe yazmalar üzerinde çalıştı. Londra Üniversitesi, School of Oriental and African Studies’de Prof. Paul Wittek’in seminerlerine katıldı. Bu seminerlerde bulunan B. Lewis, V. Ménage, V. Parry, E. Zachariadou gibi tarihçilerle tanıştı. Dünyanın en önemli arşivlerinden İngiltere, Public Record Office’te Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili kaynak taraması yaptı. 1950’de Paris’te toplanan Milletlerarası Tarihi İlimler Kongresi’ne katıldı. Annales okulunun kurucularından Fernand Braudel ile tanıştı. Onun 1949’da yayınlanan La Méditerranée et le monde méditerranéen à l’époque de Philippe II adlı çığır açan eseri İnalcık üzerinde derin etki yaptı ve Türkiye’de bu eseri tanıtan bir yazı yazdı. İngiltere’den 1 Şubat 1951’de Türkiye’ye döndü. 1951’in yaz aylarında Bursa Şer’iyye Sicilleri üzerinde sağlam çalışmalar yapmıştır. İnalcık Hoca bundan sonra yurtdışında sürekli olarak Türk tarihçiliğini temsil etmiştir. Hoca Türkiye’de 1972’de akademik hayatını noktalayarak, Amerika’ya gitmiş ve onun bu uzun yolculuğu 1992 yılına kadar devam etmiştir. İnalcık’ın bu ülkede geçirdiği yıllar başlıbaşına bir ömürdür!
Halil İnancık 1992’de, Bilkent Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı ve Rektör Prof. Ali Doğramacı tarafından lisansüstü tarih okutacak Tarih Bölümü’nü kurmak üzere davet edildi. Aynı yıl Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na üye, Türkiye Bilimler Akademisi’ne şeref üyesi seçildi. Harvard Üniversitesi’nde bir sömestr ziyaretçi profesör olarak Osmanlı tarihi dersleri verdi. İnalcık Hoca öz vatanı Türkiye’de son yirmibeş yılı çeşitli, tarih komisyonlarına başkanlık yapmak ve başta 9.Cuymhurbaşkanı Süleyman Demirel olmak üzre aldığı armağanlar yıllardır. Yeni tarihsever ve okuyucular işte onu bu yıllarda; sohbetleri, öğrencileri ile söyleyişleri ve eserleri ile daha yakından tanıma imkânını bulmuşlardır. Meşhur “Cumhuriyet Bildirisi”nde en baş sırada yer alması ve onu öğrencilerinin tâkip etmesi cidden gönülleri fethetmiştir.
25’e yakın kitabı ve 300’ü aşkın makalesi ile şüphesiz ki Hoca’yı daha yakından tanıma imkânına kavuşuruz. Fakat bizler için onun tarih metedolojisi en az verdiği ve ulaştığı bilgiler kadar önemlidir. Köprülü’nün bir devamı olarak ondan sonra Annales Okulu’nu en iyi tanıyan bilim adamızdır. Türk tarihçiliğinde olay tarihçiliği yerine sosyal ve iktisadi tarihçiliği elbette genç bilim adamlarına büyük Hoca bırakmıştır. Elbette Hoca’nın siyasi tarihçiliği çok önemli bir yanıdır. Fakat Sosyal ve Ekonomik tarih ile İlgili eserleri, daima çalışanların yeni ufukları olacaktır. Osmanlı Toprak Rejimi ve Timar Sistemi, Osmanlı Şehir ve Ticaret Hukuku son yıllarını yaptığı en muhteşem çalışmalardır. Elbette İnalcık’ın sentez eserleri de pek önemli ve ilim dünyasının hizmetindedir.
Mutlaka “Ulu Çınar”ı çok arayacak ve her zaman yanımızda hissedeceğiz. Ne mutlu ilimde onun izinde gidenlere.Ulu Tanrı’dan rahmet diliyoruz, mekânı cennet olsun.
Muhabbetle.