
Dün gece Bolu’da “valinin kaçırıldığı” iddasıyla ortalık birden karıştı. Halk ayaklanarak askeri birliklerin önünde yığıldı. Olayları MHP Bolu İl Başkanı Adem Evcil olay yerine gelerek yatıştırdı.
Dün gece saatlerinde Bolu’da “valinin kaçırıldığı” iddiası bir anda kentin hareketlenmesine sebep oldu.
Fetö darbe kalkışması ardından teyakkuzda olan halk hızla askeri birliklerin önünde yığıldı. Olay yerine gelen MHP Bolu İl Başkanı halka hitabederek yanlış anlamayı düzeltti. Toplanan kalabalığa asker lehine sloganlar attıran MHP İl Başkanı Evcil, halk ile ordunun tekrar kucaklaşmasını sağladı. Tümen komutan vekilinin bizzat teşekkür ettiği Adem Evcil halka “en büyük asker bizim asker” diye slogan attırırken, Bolu’da parti içi muhalif isimlerden hiç biri olay yerinde yoktu.
Olayların ardından MHP Bolu İl Başkanı Adem Evcil ile yaptığımız görüşmede, Başkan Evcil darbe kalkışması ve Bolu özelinde kimi durumlar hakkında görüşlerini dile getirdi.
Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı Adem Evcil, 15 Temmuzda FETÖ / PDY mensubu bazı subaylar tarafından denenen darbe kalkışmasını değerlendirdi. Evcil, tüm kurumlarla birlikte Abant İzzet Baysal Üniversitesinin de incelenmesi gerektiğini vurguladı.
Evcil, AİBÜ Rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun’un Belediye Meydanındaki TIR’dan kovulduğunu gazetelerden okuduğunu söyledi ancak önceki akşam rektörün konuşmaya çıktığını da hatırlattı.
Abant İzzet Baysal Üniversitesindeki yapının bir an evvel temizlenmesi gerektiğini vurgulayan Evcil, paralel yapı mensuplarının bir çok fakültenin dekanlığına kadar sirayet etmiş bir pislik haline geldiğini söyledi.
AK Parti Bolu İl Başkanı Nurettin Doğanay’ın kendisi hakkındaki sözlerine de değinen MHP İl Başkanı Adem Evcil, MHP’lilerin vatanın bekası için her dönemde can verdiğini, vermeye de her zaman hazır olduklarını hatırlattı.
“ÜLKEDE BİR DARBE ENGELLENDİ İSE ÜLKÜCÜ BÜROKRATLAR SAYESİNDEDİR”
Eğer ülkücülük, bu ülkede suç ise biz ölene kadar bu suçu işlemeye devam edeceğiz diyen Evcil, “Hükümeti göreve davet ediyorum. Araştırın, Kim niçin suçlanmış kimin üzerine nasıl gidilmiş. Eğer ülkücülük mobbing uygulanacak kadar, kötü bir şey ise bize her türlü mobbingi de istedikleri kadar uygulayabilirler. Milletin, vatanın, bölünmez bütünlüğünden asla taviz vermeyeceğiz. Her daim öğretmenlerimizin, her daim memurlarımızın, her daim işçilerimizin, her daim devlet kademesinde bulunan arkadaşlarımızın, bize gönül veren insanların yanında olacağız. Bu gün ülkede bir darbe engellendi ise ülkücü bürokratlar sayesindedir. Allah onlardan bin kere razı olsun. Alanlarda bizler olduk, sokaklarda bizler olduk, askerin içinde bizler olduk, polisin içinde bizler olduk” dedi.
“ZALİME ASLA TAVİZ VERİLMESİN”
Evcil açıklamalarının devamında şunları söyledi;
“Hükümetin çok omurgalı dik bir duruşu oldu. Çok tebrik ediyorum. Sayın Akparti İl Başkanımı da tebrik ediyorum, canını cebine koydu, alandan hiç ayrılmadı. Bu da takdire şayan bir hareketti. Krizi iyi yönetti, yani milletle kaynaşmak, milletle birlik olmak, bu olsa gerek. Bu birlikteliğin bu süreçten sonra da devam etmesini istiyoruz. Bundan sonra ülke için alınacak bütün kararların, ben hükümet partisiyim, ben biliyorum havasında değil istişare yöntemiyle hep birlikte alınması gerektiğine inanıyorum. Ve özellikle vurguluyorum, kim kime referans olmuş, ak koyun kara koyun ortaya çıksın. Sonuna kadar söylüyorum. Zalime asla taviz verilmesin, merhamet gösterilmesin, mazlumun da yanında olunsun.
“OHAL ÜLKEMİZİN HAYRINA OLACAKTIR”
Sayın rektör konuşmasını yaptı, biz partideydik. İlk akşamdan beri partideydik çünkü MHP’nin merkezi, karargahı, ocağı, her şeyi MHP il binasıdır. Partimizde olduk, takip ettik, Facebook’un canlı yayın uygulaması takdire şayan, izledik. Aynı rektörle ilgili haberlerde gördük ki alandan kovulmuş kovan da Ak Parti İl Başkan yardımcısı olduğunu gazeteden okuduk. Aralarındaki tartışmada orada yazıyor, bu konunun tarafları da kendilerini iyi bildikleri için bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Lakin bir çok fakültenin dekanlığına kadar sirayet etmiş bir pislik vardı, bu pisliğinde nerelere gittiğini basından takip ettik. Bu hadiselerde de onları bizim kararnamelerimizle atamadılar, onların o görevlere gelmesin de bizlerin de imzası yok. Kimin imzası varsa onun bedelini imzayı atanın ödemesi gerekiyor. Sonuna kadar da bu konunun üzerine gidilmesi gerekiyor. Sadece rektör için söz konusu değil, Bolu’daki bürokratların tamamının üzerine gidilmesi gerekiyor. Akşam hain diye aldığınızı sabah hain değil diye bırakırsanız kime ne anlatacaksınız, bu milleti nasıl yanınızda tutacaksınız. O yüzden bürokrasideki engellerin tamamının kaldırılması adına OHAL ilan edilmesi, ülkemizin hayrına olacaktır. Ülkemizin feraha kavuşması anlamında rahatlatacaktır. Bu olağanüstü hal koşullarının, kurallarının, kaidelerinin tamamıyla demokrasi adına kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Bu nokta kim olursa olsun bütün bürokratların üzerine gidilecek, bütün bürokratların arkasındakilerin de üzerine gidilecek. Referanslarının üzerine de gidilecek.

“BÖYLE VATAN EVLATLARI OLDUĞU SÜRECE BU MİLLETE KOLAY KOLAY ZEVAL GELMEZ”
Emin olun, çok yiğit, çok kahraman insanları o akşam gözümle gördüm, birlikte yolculuk yaptığım birisi vardı ilerleyen zamanlarda onu da sizinle paylaşacağım onun yiğitliğini, onun duruşunu, onun asaletini, o akşamki tavrına helal olsun dedim. Sonuna kadar da ülkücü birisiydi. Böyle vatan evlatları olduğu sürece bu millete kolay kolay zeval gelmez, bu birliktelik çok güzel şeylere vesile oldu. Bu ülkede artık iktidarıyla muhalefetiyle bir birlik oluştu.
Adamlık insana bir kere lazım olur. Duruş insana bir kere lazım olur. Hayatımız boyunca belki bir defa bu şekilde durmamız gerekir. Biz milletimizin yanında aslanlar gibi durduğumuz için, bütün dik duran arkadaşlarımız, kardeşlerimizi, yiğit bozkurtları, Türk milletinin asil evlatlarını buradan saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. Allah onlardan da bin kere razı olsun.
“BURASI SURİYE DEĞİLDİ, BURASI LÜBNAN’DA DEĞİL”
Uluslararası arenada Türkiye’deki hadiselerin basına yansımasını okuyorum. Burası Suriye değildi, burası Lübnan da değildi, burası Yemen de değildi, bunu defalarca kez beyan etmiştik. Biz millet olarak, bunu siyasetin çok üzerinde bir kucaklaşmayla, kaynaşmayla, bir birliktelikle bütün dünyaya ispatladık. Nasıl ki haçlı kuşatmalarında bunu ispatladıysak, nasıl ki Çanakkale’de bunu ispatladıysak, nasıl ki İstiklal Savaşı’nda bunu ispatladıysak bu gün de milletimizin bir varoluş mücadelesi, bu gün de aynı duruşu sergileyerek bunu ispatladık. Dün akşam itibarıyla gazetede okuyorum, tv de takip ediyorum, öyle bir millet düşünün ki, internetin arama motorun da en çok aranan kelime, ‘’Tank nasıl durdurulur.’’olmuş. Öyle bir millet düşünün ki, tankların önüne yatsın, öyle bir millet düşünün ki çıplak ellerle böyle bir terörist girişimin karşısında olsun.
Bizim gidecek bir Suriye’miz, Yemeni’miz, Lübnan’ımız yok. Herkesi kabul edecek yüreğe sahip bir Türkiye Cumhuriyeti var; lakin Türkiye Cumhuriyeti’ni kabul edecek başka bir devlet yok. İnsanlık tarihinden beri varoluş mücadelesi verdiğimiz topraklarımızı asla ve kat’a terk etmeyeceğiz, asla ve kat’a teröre kurban vermeyeceğiz. Bu onurlu duruşu hep birlikte sergileyeceğiz. Zaten bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak uğruna ölen varsa eğer vatandır. Biz bayrağımız için çok bedel ödedik, biz vatanımıza çok bedel ödedik. Emin olun arş-u alemde en büyük ordusu olan millet yüce Türk milleti ve o orduya 208 tane daha vatan evladı gönderdik. Onlar şu anda arş-u alemde, Allah-u Teala’nın huzurunda milletimizin ordusunun varoluşuna sonuna kadar inanıyoruz. Çok asker gönderdik, göndermeye de devam edeceğiz. Bu konudaki duruşumuz da Sayın Genel Başkan’ımızın açıklamaları doğrultusunda olacaktır. Sonuna kadar siyaset üstü bir duruşla milletimizin destekçisi olmaya devam edeceğiz.
“SAPLA SAMANIN BİRBİRİNDEN AYIRT EDİLMESİ GEREKİYOR”
Biz ezelinden beri milliyetçi, ülkücü hareketin mensubu olan insanların, ülkücü hareketin şiarıyla yetişmiş insanların milletine, vatanına ihanet etmeyeceğini defalarca söyledik. Şimdi bir yapılanma oluşturuldu. Bunlar da daha yeni değil, çok uzun zamandır ta 1980’li yıllardan bahsedilen bir yapılanmadan bir terör oluşumundan bahsediliyor. Bir şekilde namaz kılıyorlar diye desteklendi; bir şekilde olimpiyat yapıyor diye desteklendi. Biz bunların her zaman her daim karşısında olduk, olmaya da devam edecektik. Bunların hükümetle arasındaki savaştan, öncesinde bunların hükümetle arasındaki ittifaktan bir şekilde ülkücüler de zarar gördü. Lakin bu gün alanlara inenler ülkücüler, üniversitelerde açıklama yapanlar ülkücüler, duruş sergileyenler ülkücüler yani an siyaset anı olmadığı için söylenecek çok şey var bunlar atlatıldıktan sonra hükümetin de kendi yanlışlarını değerlendireceğini zaten aşikarane görüyoruz. Bu yanlışlardan bir an önce dönülmesi gerekiyor. Ülkücülerin bu milletin asil evlatları, bu milletin asıl evlatları, bu milletin baş düşmanlarının baş düşmanlarını olduğunu anlamak lazım. Sayın Nurettin başkan bu noktada da güzel bir tesbitte bulunmuş, kendisini tebrik ediyorum. Bunu çok net söylüyorum,İlk akşam darbe olmuş olsa idi bu gün demokrasi meydanında bayrak sallayan rengini belli etmeyen insanlar, darbeye karşı olanları kınıyor olacaklardı. Yani şu an biz nasıl ki ilk andan itibaren darbenin karşısındayız, bunlar da şak şak yapıyor olacaklardı. Sapla samanın birbirinden ayırt edilmesi gerekiyor. Bunun için olağanüstü halin ilan edilmesi bir fırsattır. Biz olağanüstü hale de destek vermeye sonuna kadar hazırız. İlk akşam duruşumuz nasılsa bu gün de duruşumuz aynı olacak.
“ÜLKÜCÜLER TAVRINI BELLİ EDİYOR”
Bir çok öğretmen arkadaşımıza, birçok memur arkadaşımıza mobing uygulandı, mobing uygulayanların da bu Fetö’cü aşağılık mahluklar olduğunu bu gün hep birlikte görmüş oluyoruz. Siyaset üstü bir duruş her kurumda devam ediyor. Ülkücüler tavrını belli ediyor, ülkücüler duruşunu belli ediyor. Bu işin hiyerarşisi var. Kim kime kefil olmuş, kim kime referans olmuş bunun araştırılması gerekiyor. Zalimlere karşı asla ve kat’a merhamet edilmemesi, mazlumun hakkının da savunulması gerekiyor. Bu noktada hükümeti sapla samanı ayırt etmeye davet ediyorum. Nihayetinde bürokrasi farklı bir hadise, birinin birine kefil olduğunu ondan daha güçlü birisi bozabiliyor. Bir kere hükümetin partisini unutturup kendi içerisindeki taşları yerine oturtması gerekiyor. Kendi içerisindeki hainleri deşifre etmesi gerekiyor, kendi içindeki kriptoları çözmesi gerekiyor. Kim kime referans olduysa, en ucundan en tepesine kadar bunun bedelini ödemesi gerekiyor. Ben alandaydım, bu işten kendimi kurtardım olmaması lazım. Ve tekrar söylüyorum. İkinci akşam bir sivil toplum yürüyüşü organize edildi, ne kadar çok sivil toplum kuruluşu varmış. Keşke onların hepsi ilk akşam orada olsaydı. Allah razı olsun bizimle birlikte yürüyüşe katıldılar.
Merkez nüfusu 120.000, 140.000 olan bir şehirde verilecek tepkinin daha büyük olması gerekiyordu. Özellikle üniversite biz ülkücü öğrencilerin göllere atıldığını gördük, ülkücü öğrencilere saldırıldığını gördük, bir önceki konsey seçimlerinde cemaatin adaylarına sahip çıkıldığına bizzat şahit olduk. O zaman da bunların karşısındaydık. Sahip çıkanları da hepiniz benden çok daha iyi biliyorsunuz; emin olun Bolu’nun bütün bürokratları da çok iyi biliyor.
Biz bunlar hain dedikçe hayır değil diyen insanlar demokrasi meydanlarında el ele yürüyorlar. Demokrasi meydanın da herkesten daha önce saf tutmuş okudum.
Rektörün tırdan kovulduğunu gazeteden okudum. Halbuki akşam rektör konuşmaya çıktı. Bunlara dikkat edilmesi lazım. Eğer böyle bir şeye tarafsa eğer böyle bir şeyin içerisindeyse en ağır bir şekilde onun da cezalandırılması gerekiyor. Bu mobbing uygulamalarının da araştırılması gerekiyor.
Fransız basınından okudum: ‘’Demokrasi mitingleri alanına herkes toplanıyor, birisi eve giderken ya kardeşini ya çocuğunu ya da arkadaşını bırakıp gidiyor. Nöbetleşe demokrasi alanlarından ayrılmıyorlar. Eve giden de diyor ki bir sıkıntı olursa beni den çağır! Bir sıkıntıdan kasıtları scorsky lerle, tanklarla ateş edilmesi’’diyor. Türk milleti için bir sıkıntı bu anlama geliyor.
‘’SÖZ KONUSU VATAN İSE GERİSİ TEFERRUATTIR”
Sayın İl Başkan’ımızın güzel düşünceleri için kendisine çok teşekkür ediyorum. Kendisiyle de sohbet ettiğimde beyan ettim, buradaki duruşumuz tamamen vatanımızın, milletimizin bekası içindi. Ucunda ölüm de olsa asla ve kat’a bu duruştan taviz vermedik vermeyeceğiz de. Muhalefet başka bir şey, vatan, millet başka bir şey. Her zaman söylediğimiz ortak payda da buluştuk, ‘’Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır.’’anlayışı bizim şiarımıza olacak. O gün Sayın başbakanla, sayın başbakanımızın açıklamasında sayın başbakanımız da gene başkanımzıa bu yönde bir beyanı oldu. ‘’Ülkücülerin bu duruşu takdire şayandı, kendisine teşekkür ediyorum.’’ dedi. Genel başkanımız nasıl bir devlet adamı olduğunu bütün Türkiye’ye gösterdi. Allah ondan razı olsun sonuna kadar onun izindeyiz, sonuna kadar onun emrindeyiz. Asla ve kat’a bu güne kadar bana,bana anlayışını kabul etmedi. Önce ülkem, sonra partim, sonra şahsım dedi. Biz de aynı anlayıştayız. Önce ülke, muhalefet sonraki iş. Asla ve kat’a bu işin siyaseti olmaz. İnşallah bu sıkıntıları hep birlikte bertaraf ederiz, inşallah güzel günlerde bütün milletimizle kucaklaşmayı Allah nasip eder. Demokrasi şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine baş sağlığı diliyorum.
15 Temmuz akşamı ülkemizin yakın tarihinin en kara gecesiydi. Hiçbir şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinin milletimize ateş açmasını kabul etmiyoruz. Tsk’ nın içinde yapılanan Fetö’cü hain teröristlerin milletimizi katletmeye yönelik bir hareketti. Yolda haberini aldık. İlk aklımıza gelen bir terör tehdidi olduğuydu. Öğrenince geriye dönmeye karar verdik. 1980’lerde beş bin abimizi, vatan evladını darbelere kurban verdik. Aynı şeyleri yaşamak bizim için kabullenilemez bir durumdu. Hemen arabayı durdurup Nurettin Doğanay’ı aradım. Sonuna kadar bu işin karşısındayız. Ne yapılması gerekiyorsa yanınızdayım dedim.
Darbenin kazananı olmaz, daha önce de olmamıştı. Biz burada ocağımızda partimizdeyiz ve olmaya devam edeceğiz.”
bıyıksızlar