H. NURCAN YAZICI
“Yerli ve kendi olamayan hiçbir şey evrensel olamaz.”
İnsanlar taşıdıkları maddi ve manevi değerlerle (kendi kültürleriyle) bir kimlik ve MİLLET olabilirler ancak!
Bu gerçekten yola çıkarak, Anadolu’nun toprağından, havasından suyundan ilham almayan siyasetçinin ve siyasetin temeli olmadığı gibi, kendi kültüründen, milli hassasiyetlerinden yola çıkmayan siyasi düşüncelerin de toplumuna yabancı, sorunlarına çözümsüz kaldığını, bunun da çok önemli bir “milli” sorun olduğunu düşünüyorum.
Kendine yabancı kalmış kimselere, türkü dinlemelerini tavsiye ediyorum… Milli kimliğimiz adına “türkülerimizin” önemli bir misyon yüklendiğini bilmeleri gerekir.
Kültürümüzün en değerlisi “TÜRKÜLERİMİZ”…Tamamiyle biz ve hikâyelerimiz…
Hem yerli, hem samimi, hem sahici… Bu güç ve emeğin, bütün sosyal alanlarda ve politik ortamlarda kullanılmasını diliyorum…
Türkülerimizdedir, gelinin duvağı, askerin kınası, yolların bilinmezliği, aşkların yanığı, hasretin duaları, bebeğin beşiği, annenin ninnisi, babanın mertliği, vatanın toprağı, şehidin kanı, kalanı-gideni, gidip de dönmeyeni.. Kına kokarlar, yağmur kokarlar, bayram kokarlar, toprak kokarlar, üzüm kokarlar, sevda kokarlar, anne kokarlar, ekmek kokarlar, çiçek kokarlar, bozkır kokarlar, emek kokarlar, hasret kokarlar, umut kokarlar… Eller birleşir, gönüller halleşir, düğünler şenlenir, ağıtlar söylenir… Selam verir, selam alır…
Mesele biz ve kendimiz olabilmekse eğer, Neşet’i dinlemek, Muharrem Ertaş’ın, Emrah’ın, Şemsi Yastıman’ın, Çekiç Ali’nin, Aşık Veysel’in, Ankaralı Bayram Aracı’nın, Kütahyalı Hisarlı Ahmet’in bağlamasını tanımak gerekir!
“Bahseder gerçi duyanlar bir onulmaz yaradan;
Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük;
Budur âlemde hudutsuz ve hazîn öksüzlük.
Sızlatır bâzı saatler dayanılmaz bir acı,
Kökü toprakta kalıp kendi kesilmiş ağacı…” (Y.K.Beyatlı)
Değerli okurlarım, haydi şimdi türküler tutsun ellerimizden, “birlik, beraberlik ve tüm güzelliklerle birlikte, Türk’ün özlemi uyansın yüreğimizde…
“Saflarımız seyrelse de yine ileri!..
Düşenlerin kanlarından doğar bir şafak!
Haydi sarssın yeri, göğü cenk türküleri;
Kanımızla burda yarın güller açacak.”(Atsız)
Demem o ki, ‘Türk’lerin ayak izlerinde türküler vardır. Vatan dillenir, vatan sahiplenilir bu izlerde…
Yüreklerimizin vatanlaşması için yeniden ANADOLU olmalıyız….
Sevgi ve hoşgörünün halaylarımıza, şiirlerimize, hatta kilimlerimize bile renk olduğu, bizleri kol kola getirdiği Anadolu sazında buluşmalıyız…
O vakit biz, birbirimiz olabiliriz…
O vakit yeniden tutar ellerimizden Yunus, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Erzurumlu Emrah, Aşık Veysel, Âşık Seyrani ve türküler..
“Ben derdim söyleyim sen dinle kâtip
Vasf-ı hâlim güzel hâna böyle yaz” ( Emrah)