H. Nurcan YAZICI
Seçim havası çok yordu bizi. En çok da, meydanlarda ve televizyonlarda hakaret ve tehdit dolu sözler.
Yine de, ülkemize duyduğumuz sevgi ve sorumluluğumuz gereğince yazılarımızda “hayır”lar dilerken, tekrar tekrar “TEK ADAM SİSTEMİNİN” yanlışlığına dikkat çektik!
“Bu SİSTEM yarınlarda sorun çözücü değil sorun üretici olacak özellikle de, demokrasinin ve hukukun işleyişine zarar verecek” dedik!..
Nitekim daha oyların sayılması aşamasında yaşanan, “mühürsüz oyların kanuna aykırı olarak kabulü” bile bize, gelecekte daha neler olabileceğinin sinyalini vermekte!
Diyeceğim o dur ki, endişemiz çok büyük.
Milletimizin büyük bir kesimi de aynı endişeye sahip olmalı ki, “Evet” oylarının oranı %51,41 olurken, ‘Hayır’ oyu verenlerin oranı ise %48,59 oldu.
Bunun Türkçesi, toplumun yarısı “BAŞKANLIK SİSTEMİYLE” yönetilmek istemiyor/dur.
Siz Referandum sonucunu, bir maç skoru gibi değerlendirir ve “birinci olan başarmıştır” derseniz bu çok yanlış bir tespit olur.
Şunu net olarak belirtmek gerekir ki, ANAYASAL sözleşmenin, toplumun ne kadarının onayını aldığı konusu çok önemli…
Bu metnin toplumsal bir uzlaşı metni halini alması için de, “çoğunluk tarafından kabulü gerekli”. Bunun aksi bir durum, Milli iradenin eksikliği anlamına gelir ki, bu haliyle sistem her daim tartışma konusu olacaktır.
Ha bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aynı fikirde olmadığını “Boşuna uğraşmayın, atı alan Üsküdar’ı geçti, haberiniz yok. Ben sonuca bakarım aslolan maçı kazanmak” mealinde yaptığı açıklamasında görüyoruz. (Bu türden bir düşünceye sahip olmasının nedeni, muhtemelen Futbol geçmişi olabilir.)
Tabi Sayın Erdoğan’ın bu türden çıkışları İLK DEĞİL!
11 Haziran 2014 tarihinde, Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’na saldıran IŞİD, 49 kişiyi rehin almış, 102 günün sonunda da rehineler serbest kalmıştı… Konuyla ilgili değerlendirmesinde yine aynı bakış açısı ortaya koymuş kolaylıkla,” ‘Ne verdiniz de kurtardınız’ diyorlar. Ne verdiysek verdik İŞİ BİTİRDİK Mİ SEN ONA BAK.” Demişti.
Ne yazık ki, ANAYASANIN geniş bir toplum desteği almadan değiştirilmesinin sonrasında neler yaşanacağı iyi hesap edilmiyor. Daha önce ki Referandumlardan biliyoruz ki, İlerleyen günlerde hiç bir şey eskisi gibi olmuyor. İçerisinde yapılacak bir çok değişiklik, beraberinde onlarca sorunu getiriyor.
Lakin şu an da bunlara kafa yoramıyoruz bile, iki konu gündemi kaplamış durumda; Yüksek Seçim Kurulu ile yaşanan hukuksuzluk ve MHP muhaliflerinin yeni parti kuracağı haberleri. Her iki olayda da öne çıkan konu maalesef, HUKUK/SUZLUK!
YSK konusu içerde ve dışarda iktidarın başını daha çok ağrıtacak belli. MHP’de bu olaylardan nasibini alır mı? Hem de fazlasıyla alacaktır. Üstelik bir taraftan da, “iç karmaşasından bir bütün olarak nasıl çıkacağı” endişesini taşıyarak.
Bir gerçek var ki, “MHP Genel Merkezi, partililerinden gelen kongre isteğini demokratik bir zemin içinde kabul edip hayata geçirebilseydi eğer, bugün konuşulacak tek konu, referandum ya da YSK değil, MHP’nin büyüyerek iktidara yürüyüşü olabilecekti. Böylece Sayın Bahçeli ve MHP, “Tek adam” sistemi gibi ne olacağı belli olmayan bir projenin ortağı da olmayacaktı.
Son olarak; belli ki, “başkanlık sistemi” ve yaratacağı hadiseler çok başlar yakacak. Bazı partileri dağıtırken, bazılarını da güç haline getirecek… Yani daha İŞ BİTMEDİ!
Ne diyelim? Hayırlısı olur inşallah!