Ali BADEMCİ
Bütün bunların ötesinde Bolşevizmin en büyük düşmanı Kolçak’ı İdil-Ural ve Sibirya’dan Tatar ve Başkurt orduları kurtarmış, Rusya iç savaşının finansmanı el konulan Buhârâ hazineleri ile karşılanmıştır. Görüyoruz ki Rusya tarihinin her safhasında Türkler vardır; o sebeble bu ülke komünizmini Türkiye’deki Amerikan algı komünizmi ile aydınlatamayız! Rusya’da Marksizm ve komünizmi oradaki Türk düşünce adamlarının ufkundan tetkik etmeliyiz! O zaman bu görüşlerde “Milli Komünizm” olarak ısrar eden Kazak-Özbek-Kırgız-Türkmen-Tatar devlet adamlarını haklı bulmamız gerekmiyor mu?
KOMÜNİZM ALGISI VE MİLLİYETÇİLİK
İşte bir Pazar sohbeti; biraz uzun konuşabilir miyiz? Yaşı yetmişe gelmiş insanlarız; bizlere kimileri “68 Kuşağı”, kimileri “Solcular-Sağcılar”, kimileri de “Ülkücüler-Komünistler” dediler! Aslında hepsi aynı kapıya çıkar; bizler “Nato” kuşağıyız, Nato! Bu ne demek diye düşünmeyin, “Algılar”a geldik, sistemleri düşman ilân ettik, dünyaya savaş kurguları yaydık; kardeş kardeşi kırdık ve birbirimize düşman olduk; bu da yetmiyormuş gibi kendi soyumuzdan “Komünist” diye dış düşmanlar yarattık! Bal gibi “Amerikan Oyunu”na geldik! Evet ülkemizin “Sovyetleşmesi”ni engelledik ama, “Emperyalizm”in de kucağına düştük! “Komünizm” ile mücadele imiş; bize mi kalmıştı ? Milliyetimizi unuttuk baykuşa döndük! “Antikomünizm”in rantını başkaları topladı, elde ettikleri nüfuz ve imkânlarla şimdi ülkemizin etrafını sardılar da daha yeni farkına vardık! 21.asrın ilk günlerinden itibaren ülkemizde komünizmin ayrılıkçılığı dönüştüğünü ve parçalara ayrıldığı manzarası ile uyandık! Öyle ki “Komünizm” kaçarken, “Emperyalizm” ile Irak ve Suriye’de komşu olduk! Bunun adını da koyduk; “Eşbaşkanlık” veya “Stratejik Ortalık”; işte şimdi kartlar açık oynanıyor ve ayrılıkçılara dev uçaklarla “Lojistik” sağlanıyor! Vay “Nato” Vay!
Türkiye 1950’li yıllara kadar hâlâ “Osmanlı” idi; hattâ bu tarihi o neslin devamı anlamında 1970’lere kadar çekebilirsiniz; işte 1980’lerde Osmanlı son buldu da yeni haritaya kavuştuk! “Antikomünistlik” “Ermenilik” ve “Kürtçülük” adlı iki “İkiz” doğurmuştu! 1.Dünya Savaşı’nda “Emperyalizm”in “Ermeni” kartı ile oynadığının çok doğru olmadığını “Şeyh Sait İsyanı” ile anlamıştık; 2.Savaş’da çok konu edilmedi ama yıllarca Türkiye’yi oyalayan “Nato” 1980 Darbesi ile Kürtçülük’ün önünü açtı, milliyetçiliğe nihayet verdi, her tarafa yatması mümkün olan “Siyasi İslâm”a hayat kazandırdı! İşte şu üç beş kelime ile böyle sonu belli olmayan, milleti ve ekonomiyi bitiren bir kördüğümün içindeyiz! Nereye çeksen gidiyor da nereye koysan maalesef sığmıyor, çünkü bin yıldan beri Kürtler ile kaynaşmış bir millet olmuşuz! Tıpkı Osmanlı devrinde “Ermeniler” gibi!
Milliyetçiler’in ne işi vardı Deniz Gezmiş ile! 6. Filoyu protesto etmişler; bu da bir milliyetçi tavır değil miydi? Ne yazık ki “Antikomünizm” ile milliyetçiliği karıştırdık? Halbuki Türkiye’den sonra en çok Türk nüfusu barındıran Rusya’da Tatar Sultan Galiyev ve Kazak-Kırgız Turar Rızkulov, Azeri Neriman Nerimanov hem marksist hem de milliyetçi değiller miydi? Bu mümtaz şahsiyetler sadece milliyetçi oldukları için Stalin canavarı tarafından ortadan kaldırılmışlardır!1917-1937 arasında Sovyetler birliğinde benzer birçok olay gösterebiliriz! Ne yazık ki ciddi bir bilim adamı olan A.Bennigsen’in yazdığına göre, zamanın Nakşi Tatarları Rus hâkimiyetini kabullendikleri halde marksist milliyetçiler hayatları bahasına bu yola girmemişlerdir. Zamanın Rusya Türk marksistleri, tam Avrupalıllar gibi komünizmi Türkiye aydınlarından iyi biliyorlardı ve en az bilimsel olarak 50 yıl daha ileride idiler! Türkiye’nin komünizme karşılığı, Rus milliyetçiliği ile aynı anlama gelmesinden kaynaklanıyordu; o sebeble araya bir çizgi konulabilirdi!
Elbette Rus komünistleri ve devletini ellerinde bulunduranlar milliyetçilikten evvel “İslâmiyet”e karşıydılar; marksist Türk düşünce adamları ve liderler ise hiçbir şekilde bu görüşlere meyletmemişlerdir! Tabii ki bizler Rus komünistleri ile birlikte Galiyev ve Rızkulov gibi milliyetçileri de “Ateist” olarak değerlendirdik! Artık komünizmin bir Amerikan algısı olduğu gün gibi âşikar hâle gelmiştir! Elbette Türkiye’nin komünizme karşı tedbirli oluşunda bir yanlışlık yoktur; lâkin böyle bir tavrı Türk milliyetçiliğinin temeli saymak yanlıştır. Doğrusu odur ki komünizmin siyasî, ekonomik, ideolojik ve sosyal anlamları vardır! Komünizmin Rusya’da yerleşmesinde Türk asıllı düşünce adamlarının hizmeti Ruslar’dan daha fazladır! İşin aslına bakarsanız ilk Bolşevik liderlerden Troçki-Zinovyev-Radek-Kamanov Bellakun(Macar asıllı) Musevi, Stalin ve Ordjonkidze Gürcü, Frunze Leton, Miloyan-Karahan-Saumyan Ermeni, Rakovsy Romen, Joffe Karayit’dir! Görülüyor ki içlerinde doğru dürüst Rus bulunmamaktadır! Buna karşılık Galiyev-Rıskulov-Nerimanov birleşik bir cepheydi! Bennigsen Sultan Galiyev’i “Ateşli bir milliyetçi olarak” değerlendirmektedir.
Bütün bunların ötesinde Bolşevizmin en büyük düşmanı Kolçak’ı İdil-Ural ve Sibirya’dan Tatar ve Başkurt orduları kurtarmış, Rusya iç savaşının finansmanı el konulan Buhârâ hazineleri ile karşılanmıştır. Görüyoruz ki Rusya tarihinin her safhasında Türkler vardır; o sebeble bu ülke komünizmini Türkiye’deki Amerikan algı komünizmi ile aydınlatamayız! Rusya’da Marksizm ve komünizmi oradaki Türk düşünce adamlarının ufkundan tetkik etmeliyiz! O zaman bu görüşlerde “Milli Komünizm” olarak israr eden Kazak-Özbek-Kırgız-Türkmen-Tatar devlet adamlarını gerekiyor haklı bulmamız gerekmiyor mu?
İyi Pazarlarlar, hoş kalın.