Ali BADEMCİ
Rus Bolşevizmi başta Türkler olmak üzere unsurlar üzerinde Çarlık’dan daha sıkı rejim kurmayı başardı, Türkler kaybetti! Lakin bizlerin hocaları olan zamanın aydınları Türkiye’ye gelerek Mustafa Kemal’e destek verdiler! Mustafa Kemal ileride görülecek daha acı hatıraları daha evvelden görerek 1922’de Türkiye’de komünizmi yasakladı! Güya tamamen batılı olduk, lakin yine kaybettik! Herşeyden evvel İmparatorluk ruhunu terkettik ve ikiyüz yıl böylece heba oldu!
TÜRKLÜĞÜN İKİYÜZ YIL KAYBI
Türklük birçok bakımdan “Doğu-Batı” diye tarif edilmektedir; ki demografik olarak da öyledir! Oğuzlar-Kıpçaklar-Karluklar Türk ana kavimleridir; bunlar ismen doğuda kalmışlardır. Özbekler ve Kırgızlar Kıpçak, Uygurlar Karluk, Türkmenler de Oğuz grubundandır! Sanıldığı gibi bu guruplar veya ana kavimler arasında büyük farklılıklar yoktur; o sebeble Kaşgarlı Mahmud Karluklar’ı Oğuz, Sovyet literatürü Kangılıllar’ı ( Atlı Arabalılar) bazen Oğuz bazen de Kıpçak sayarlar! Cengiz ile birlikte hareket eden “Şaman” olan Şaman Kanglılar Kıpçak telâkki edilir! Oğuz ve Kıpçak bölgesi arasında “Savranlılar” genel olarak Oğuz’dur! Maveraünnehir’de Savranlılar’a Oğuz kökenli “Bayat” denilmezken, Suriye-Irak ve Anadolu’da Savranlılar “Bayat” oluvermişlerdir! Şu basit fikir jimnastiği ile bir kere daha anlıyoruz ki “Etnoloji” bir coğrafya bilimidir!
Oğuz-Kıpçak-Karluk Türk ana boyları içinde demografi daima Kıpçaklar lehine gelişmiş iken, kültürü Karluklar, devlet kurmayı da Oğuzlar üstlenmişlerdir! Kıpçaklar ne Orta Asya’da ne de Deşt-i Kıpçak ve İdil-Ural’da geçmişte olduğu gibi özellikle son iki yüzyılda da devlet olarak varlık gösterememişlerdir! Kafesoğlu tezi elbette doğrudur; Türk tarihinde “Oğuz”lu yıllar Selçuklular ve Osmanlılar’da olduğu gibi haşmet devirleridir! Fakat kendileri Oğuz olan Peçenek ve Uzlar, Orta ve Doğu Avrupa’da başarılı olamamışlar, Hazarlar gibi öne çıkamamışlardır! Hazarlar’ın Göktürkler’in ileri bakıyyeleri ve taze sürgünleri olduğu, yani onların da bir “Aşina-Şato Türkü” olduğu günümüzde ispatlanmıştır! Hattâ Mikail-İsrafil gibi Hıristiyan veya Musevî adları taşıyan Selçukoğulları’nı Hazar menşeyli gören birçok bilim adamı ve tarihçi bulunmaktadır!
XIX. Yüzyıl Türk tarihinde “Oğuz” gurubunun doğuda tamamen tükendiği, batıda ise düşüşe geçtiği asırlar olmuştur. XV. asırda Hindistan denizyolunun keşfi ile doğudan batıya İpek Yolu ehemmiyetini kaybetmiş; Avrupa’ya en yakın Batı Türklüğü maalesef “Rönesans”a uyum sağlam sağlayamamış, hatta Avrupa’yı sallayan Fransız İnkilâbı ve Sanayi Devrimi’nin farkına bile varılmamıştır!Batı Türklüğü “Kapitalizm” ile tanışmadan “Liberalizm” arayışlarına girmiştir! Dünyada hiçbir imparatorluğun kurucu unsuru “Hürriyet-Adalet-Musavat” diye haykırmaz; böyle bir eğilim imparatorluk ruhuna aykırıdır! Üstelik bu işin ordudan başlaması elbette çözülmeyi hızlandırır! XIX .Yüzytıl ilk çeyreğinde “Liberalizm” devleti kurtarmak yerine Osmanlı’nın çöküşünü hızlandırmıştır! Muassır İmparatorluklar biraz daha vidaları sıkarken bizim devlet adamları devlet vidalarını gevşetmiş; devletin direği olan “Ordu” mensupları azınlık çeteler ile dağlara çıkmışlardır! Böyle bir terslik hangi imparatorluğun hatta hangi devletin tarihinde vardır?
XIX. Yüzyılda en büyük Türk Devleti Osmanlı’da büyük siyasi ve sosyal çalkantılar bir illet derecesine vardı; düşmanların baskıları ile “Tanzimat”, kapitalizmi yaşamadan liberalizm, amele olmadan sendikalizm, sendika olmadan grev gibi batı ürünlerine yapıştık! Yegane yetişmiş insanların oluşturduğu askeri bürokrasi ve dar sivil devlet adamları bu umdeleri elmalı şeker sandılar! Asrının en büyük devlet adamı II. Abdülhamid’in açtığı okullarda okudular ama onu rahat çalıştırmadılar! Belki “İmparatorluk” zihniyeti zamanını doldurmuştu, dağılacaktı; amma “Göksultan” bu kadar eziyet görmemeliydi! Şüphesiz ki 93 Harbi çok büyük bir felâketti, fakat yetişmiş insanlar bundan ders alamadı’! Elbette bir rövanşa hazırlanıyorlardı; lakin olmayan devlet tecrübesi devleti dağıtacaktı! Hiç Çanakkale’yi gezdiniz mi? bütün savunma amaçlı tabyalar II. Abdülhamid’in eseridir ve bir “Osmanlı”nın adını taşımaktadır.
İşte bu yanılgılarla II. Abdülhamid’i hall’ettik; dünyada devlet tecrübesinin üst akıl olmadığı hiçbir değişiklik veya reform başarıya ulaşmaz; o sebeble II. Meşrutiyet zorlaması ölü doğan bir inkılâb oldu! Ne yapanlara ne de mağdurlara hayır etmedi; ortaya çıkan anarşinin altında 600 yıllık bir devlet tecrübesi çöküyordu! İlginçtir ki ülkeyi bölmek isteyenler “Bakan-Devlet adamı” oldu! Hall fetvasını Abdülhamid’e anasır tebliğ etti; Narodakyan Efendiler, Teodor Herzlleri davet etti; buna karşılık çare olur mu diye diye Afganî gibi asrın satılık adamları çoktan “İslâm Oyunları”na başlamıştı!
Doğu Türklüğü’ne gelince Çarlık Rusya’sı 50 yılda bütün coğrafyayı işgal etmişti; aynı şeyi Çinliler de yaptılar! Kıpçaklar; tamamen siyasi bir adlandırma olan Tatarlar; Karluklar ve bu ana Türk kavimlerinin türevleri Özbekler-Kazaklar-Kırgızlar-Türkmenler tamamen sindirilmiş 1920’de devlet varlıklarına da son verilmişti! Çarlığın İdil Ural bölgesinde kapitalizm tezâhürleri görülüyordu; hatta en büyük sanayi merkezi Türkler’in Kazan’ı idi! Orta Asya köylüler ve feodal ağalardan ibaretti! Doğu Türklüğü’nün Avrupa’nın yeni hayat şekline dair göstergeleri vardı; hatta kapitalizme karşı ilk sosyalistlerin de Türk unsurlardan çıktığını rahatlıkla ifade edebiliriz! Tatar Sultan Galiyev- Azeri Neriman Nermanov, Türkistanlı Kazak-Kırgız Turar Rızkulov gibi yetişmiş insanlar bunların örnekleridir! Bunlar Rusya aydınları içinde marksizmi en iyi tanıyanlar; onların dışında 1917 İhtilali öncülerinin çoğu aslen Rus değildi! Mesela Stalin ve Orjonkjidze Gürcü,Troçki-Zinovyev-K.Radek-Komanov- Bela-Kun(Macar) Musevi, Frunze Letonyalı, Karahan- Sasumytan Ermeni, Romen Joffe ise Karayit idi!
Rus komünistleri Çarlığı “Bolşevizm” ile kurtarmaya ve daha sıkı bir devlet düzeni kurmaya çalışırken Türk liderler Türk Milliyetçiliği’ne dayalı bir komünizmi savunuyorlardı! Bunlar algıların aksine tam bir Türk ve sıkı bir Müslümandı! Ne yazık ki Bolşeviklere ilk kapı açanlar “Nakşiler” olduğu halde onlar kellerini vererek Türklüğü savundular ve Sibirya’dan Atlas Okyanusu’na kadar bağımsız ve büyük bir devlet için dişe diş göz mücadele ettiler! Beyaz lider General Kolçak’a karşı Rusya’yı onlar savundu; çünkü onlar hala Rusya’nın “Cengiz Çarlığı” olduğunu sanıyordu! Şurasını mutlaka tesbit etmek lâzımdır ki Çarlığın ikinci büyük unsuru olan Türkler Avrupa’yı, Türkiye Türkleri’nden daha iyi tanıyorlardı; özellikle Kazan önemli düşünce merkezi idi.
Rus Bolşevizmi başta Türkler olmak üzere unsurlar üzerinde Çarlık’dan daha sıkı rejim kurmayı başardı, Türkler kaybetti! Lakin bizlerin hocaları olan zamanın aydınları Türkiye’ye gelerek Mustafa Kemal’e destek verdiler! Mustafa Kemal ileride görülecek daha acı hatıraları daha evvelden görerek 1922’de Türkiye’de komünizmi yasakladı! Güya tamamen batılı olduk, lakin yine kaybettik! Herşeyden evvel İmparatorluk ruhunu terkettik ve ikiyüz yıl böylece heba oldu!
Hoşçakalın.