Ali BADEMCİ
Bir kere başlığı attık içini doldurmak zorundayız; ortaya konan görüşlerin çalışılması lâzım; öyle kolay konularla doktora yapıp kendini âlim sananlara bakmayın! Şu ilâhiyatçılar nasıl can verecek şahsen çok düşünüyoruz! Milleti getirdikleri noktayı 15 Temmuz’da görmedik mi? Aleviler de uçan kuşa bile bu gözle bakmaktan, hele hele marksizme bulaşmaktan vazgeçmeleri gerekiyor! Biz kitaplarımızda serbest bir müellif olarak bu konulara gücümüz yettiği kadar giriyoruz! Fakat asıl önemlisi internette çöplük oluşturan o tezler yerine gerçek ve dolu dolu çalışmalar yapmaktır.
KARAHANLILAR ŞİÎ MİYDİ?
Kalıplaşmış görüşler hiç de doğru değildir; bunlardan birisi de Türkler Karahanlılar zamanında kitleler halinde Müslüman olmuş! Halbuki aynı yıllarda İdil Bulgarı da İslâmiyet’i seçmiş ve zamanın Abbasi Halifesi onlara bir irşad heyeti göndermiştir; bildiğimiz İbni Fadlan hikayesi! Daha evvelce 751 Talas Arap-Çin Savaşı’ndan itibaren Türkler Abbasi ordularında paralı veya gönüllü asker olmaya başlamış! Bunların ötesinde Hz.Muhammed devrinde sahabe arasında yer alan Türk evliyalar var; peygamberimizin en sevdiği mekân devasa Türk çadırıdır.
Üstad Köprülü, ”Türkler Farslar kanalı ile Müslüman oldu” der, bunun üzerinde hiç duruldu mu? Talas sadece Arapların galibiyeti değil aynı zaman da dağınık Türk Asya coğrafyasında bir iktidar değişikliğidir, çünkü Karluklar Türgişler’i yenmiş, Türkler’e batı yolu açılmış (S.Divitçioğlu) dağınık Türk federasyonu konfederasyon olmuştur. Dünya kadar hadis uydurulması ve ayeti kerime tefsirine rağmen Türkler Abbasi Araplar’ın Müslümanlığına ısınamadıkları için X. asra kadar beklemişlerdir; elbette bu ikiyüz elli yıl düşünme ve şuurlanma yıllardır.
Gerçekten o şuurlanma yıllarında Emevî komutanların Türkçe konuşmayı bile yasaklamalarından ötürü Türk ırkı sabırlı davranmış ve eski dininden geri adım atmamıştır! Eski dinin ne olduğu da bir hayli tartışmalı, çünkü ilk müslüman Türkler ihtida olaylarında bir hayli put kırmışlardır. Elbette İranî menşeyli Samaniler Türkler’den evvel Müslüman olmuştu! Köprülü’nün işareti budur! Samaniler bilindiği gibi uysal değil aykırı İranîler’dir. Samani hanedanı İsmailiye’den inmedir ve biliyoruz ki İsmailiye ilk ve müfrit İran “Şîa”sından başka birşey değildir. Rus âlimi Barthold “galiba” dese de en azından islâmiyetin Türkler’e “Şiilik” kanalı ile girdiğini iddia edebiliriz. Zamanın kaynaklarına göre zamanın Samani Hükümdarı Nasr b. Nur b. Nasır’ın dedesi elbette “Şiî-İsmaili” idi. O sebeble Samaniler emrinde Gazneli Hanedanı’nın kurucusu Gulam Sebüktiğin Horasan Valiliği sırasında “Karmatilik”e girmiştir, ki başlangıçta Gazneli Mahmud’un da öyle olduğu bilinmektedir(Lapidus).
Samaniler’in “Sünnî İslâm”a meylini tarihçiler bilerek veya bilmeyerek hızlandırmıştır. Elbette ister Karahanlılar ister Gulam Gazneliler olsun belki de bir tarih yanlışı olarak Samaniler’e paralellik arzetmektedir! Fakat açıklaması, zamanın şartları ve dönüşüm ölçüleri kesinlikle gözardı edilmiştir! Barthold iddiaları detaylandırılamamıştır, çünkü Karahanlılar’ın aksine “Sufizm” başta Horasan olmak üzere Gazneliler arasında daha çok alan bulmuştur. Bu hızlı tarih sürecinde Türkler İsmailiye’ye karşı ihtiyatlı davranmış ve 1013’de Nasır İlig Han yerine direkt Hilafet makamı ile iletişime geçmişlerdir! Satuk Buğra Hanı hiç tanımıyoruz, o İsmaili Nasır’ın bir hayli etkisi altındaydı! Süsleme tarihçiliğin aksine ihtidadan önce “Şaman” değil, put tahribatına bakılırsa Türkler’in “Nesturi” olma ihtimali daha yüksektir! İhtida sonucunda her çadır 8 kişi hesabı ile 200 bin çadırın Müslüman olduğu iddiaları da açılmak zorundadır! Çünkü rakam neredeyse iki milyona dayanmaktadır! Bu çok yüksek bir rakamdır!
Sufizm’in Türkistan’da ilk dönem mekânı elbette Horasan’dır; peki Horasan ve ilk yapısını tam olarak biliyor muyuz? Burası Türkistan’ın arka bahçesi ama Hint ve İran kültürünün en önemli merkezidir; o sebeble Horasan’ı Türklüğün kalbi olarak düşünen yerleşik kanaat de çok doğru değildir! Çünkü bu çok doğruyu daha yukarı yani Türkistan benimsememiştir! İşin ilginç yanı Samaniler’in son dönem dini düşüncelerinden de özellikle Oğuz bölgesinde eser yoktur! Örnek mi istersiniz, işte Yesevi hazretleri! Köprülü onu “Sünni İslâm”ın tepesine oturtamadı ve 1940’larda evvelki görüşlerinden döndü! Hoca Ahmed’den sonra “Sünnî İslâm”ın siyasileşmesinin sebebi Türkler değil İranî görüşlerdir; çünkü netice olarak Nakşi İmam Ubeydullah Ahrar’ın Uluğ Beğ’i kendi oğluna sabah namazı için gittiği cami kapısında katlettirmesi çirkin bir milliyet tablosu olarak sırıtmaktadır.
Bir kere başlığı attık içini doldurmak zorundayız; ortaya konan görüşlerin çalışılması lâzım; öyle kolay konularla doktora yapıp kendini âlim sananlara bakmayın! Şu ilâhiyatçılar nasıl can verecek şahsen çok düşünüyoruz! Milleti getirdirdikleri noktayı 15 Temmuz’da görmedik mi? Aleviler de uçan kuşa bile bu gözle bakmaktan, hele hele marksizme bulaşmaktan vazgeçmeleri gerekiyor! Biz kitaplarımızda serbest bir müellif olarak bu konulara gücümüz yettiği kadar giriyoruz! Fakat asıl önemlisi internette çöplük oluşturan o tezler yerine gerçek ve dolu dolu çalışmalar yapmaktır.
Muhabbetle.