“Vatandaşı Şaşkına Çevirdiniz, O Ne Yapsın”
Kenan EROĞLU
Şöyle bir düşünelim.
Bir an tefekkür edelim.
Vatandaşın yerine kendimizi koyup bir an durup düşünelim.
Karşımıza gelen, televizyonlarda konuşma yapan, gazete köşelerinde makale yazan insanları, anlı şanlı profesörleri, din adamlarını, hükümet yetkililerini, siyasi parti lider ve temsilcilerin bir an düşünelim.
Mesela Doktorlar; Doktorun biri şöyle diyor, diğeri tam aksini iddia ediyor. Birisi kolesterol vardır ve tehlikelidir derken diğer bir doktor kolesterol kesinlikle yoktur diyor.
Bir doktor şeker hastalığı vardır derken diğer bir doktor şeker hastalığı diye bir şey yoktur diyor.
Bir doktor yazdığı reçetenin yanı sıra hastalıklarla ilgili bitkisel ve doğal bazı tavsiyelerde de bulunabilirken diğer bir doktor bitkisel ve doğal metodları kesinlikle tavsiye etmiyor.
Vatandaş ne yapsın?
Mühendisler de başka bir âlem. Bir bina veya mimarisi hakkında, birileri şöyle diyor, diğeri ise böyle diyor.
Bir deprem oluyor, Mimarlar odası çıkıyor pek çoğu da kendi üyesi olan Mimar ve Mühendisler tarafından plan-projeleri yapılan ve yıkılan binalar konusunda onlar da koroya katılıp eleştiri bombardımanı yapıyorlar.
Yapılan ve ilk depremde yıkılan çürük binaların yapımında ve yıkılmasında hiçbir sorumluluk almıyorlar.
Vatandaş ne yapsın?
Politikacısı ise bambaşka konuşuyor, birinin iyi dediğine diğeri kötü diyor. Bir politikacı “ülke batıyor, Türkiye yaşanma hale geldi” derken, diğer bir politikacı “ülkenin cennet halinden, her şeyin iyi olduğundan” bahsediyor.
Bazı politikacılar, devletimizi yıkma eylemleri içerisinde olan teröristlere el ve kucak açar, onların dillerinden konuşurlar ve onları himaye ederlerken, Bir diğer politikacı tipi ise devlet ve memleket menfaatine olan durumlardan asla taviz vermeden hareket ediyorlar.
Vatandaş ne yapsın?
Hukukçusu başka başka türlü konuşuyor. Herhangi bir hukuki konuda biri şöyle derken, diğeri böyle diyor.
Televizyonlarda programlara katılan hukukçuların her birinin ayrı ayrı ve hatta bazen de taban tabana zıt düşünceleri oluyor.
Vatandaş ne yapsın?
Profesörler de türlü türlü, birinin ak dediğine diğeri kara diyor. Birinin doğru dediğine diğeri yanlış diyor. Televizyonlara çıkan bir takım anlı şanlı Profesörler devletin ve milletin aleyhine de olsa fikirler ortaya sürerlerken mesleklerinin kendilerine verdiği ahlakı hiçe sayıyorlar.
Diğer bazıları ise batı ülkelerinin yerli işbirlikçileri gibi batının menfaatine ve ülkemizin aleyhine sözler sarf ederlerken
Vatandaş ne yapsın?
Öğretmenler de başka bir âlem, bazıları titiz bir şekilde görevlerini yaparlarken bir diğer gurup ise işi savsaklama ve gününü gün etme sevdasında.
Köye gelen öğretmenin birisi bir partiyi tutuyor övüyor, diğeri ise başka bir partiyi tutuyor ve övüyor.
Vatandaş ne yapsın?
Eski askerler de başka bir âlem, bazıları devletten ve milletten yana fikir ve düşünceler serdederken, diğer bazıları ise devletin ve milletin aleyhine de olabilecek stratejiler ileri sürebiliyorlar.
Hele bazıları o kadar ileri gidiyorlar ki istihbari olması gereken pek çok konuda eleştiriler getirirken kendilerini ilginç şeyler söylüyor kabul ediyorlar olmalılar.
Vatandaş ne yapsın?
Tabi bu arada tarihçileri de unutmamak gerekir.
Bazı tarihçilere ve tarih araştırmacılarına göre Sultan Vahdettin hain ve vatanı satmıştır, diğer bir gurup tarihçi ve tarih araştırmacılarına göre Sultan Vahdettin vatanı satmamıştır. Ve hain değildir.
Yine bir Gurup tarihçi ve tarih araştırmacısına göre Sultan Abdülhamit, “Kızıl Sultan” dır, müstebittir. Döneminde aydınları okumuşları ezmiş sürgüne göndermiştir.
Diğer bir gurup tarihçi ve tarih atlaştırmacılarına göre Sultan Abdülhamit “Gök Sultan”dır, “Ulu Hakan”dır ve istibdat yapmamıştır, milletinin iyiliği için çalışmıştır, bu gün faaliyet gösteren pek çok okul onun zamanında açılmıştır, ülkeyi imar ve ibate etmiştir. Tren yolları yapmış, batılılar arasındaki rekabeti körüklemiş ve kendi aralarında birleşerek Osmanlı üzerine saldırmalarını engellemiştir.
Vatandaş ne yapsın.
Bir de Felsefeciler vardır.
Bir gurup felsefeciler ve buna benzer ilimlerle uğraşanlar “bizde felsefe yoktur, bizde yüksek felsefe gelişmemiştir, olsaydı eserleri olurdu” gibi tezler ileri sürerlerken, başka bir gurup felsefeci ve buna benzer ilimlerle uğraşanlar ise “bizde felsefe ve yüksek düşünce ve fikir vardır. Hem de batıdaki çağdaşlarından geri kalmayacak kadar gelişmiş bir düşünce dünyası ve felsefe vardır” demektedirler. Bunlara göre “eğer bir insan sırtını dağa dönmüş vaziyette duruyor ve dağı göremiyorsa onun görmemesi ile dağ yok olmaz” diyerek bizde felsefe ya da düşünce ile ilgili eserlerin neredeyse yüzde sekseni el yazmaları şeklinde kütüphanelerde okunmayı ve günümüz Türkçesine çevrilmeyi bekliyor.” Demektedirler.
Bu durumda vatandaş ne yapsın.
Yine bir de her kesimden aydın kabul edilen okumuşlarımız var ki, bunlarında bir kısmı batılı gibi güçlü ve kuvvetli ve gelişmiş olabilmemiz için topyekün batılılaşmamız ve tüm kurum ve kuruluşlarımızla batı gibi olmalıyız, hatta “bayrağımızın bir köşesine bir haç işareti koyalım” ki ilerleme yoluna gidelim derlerken.
Diğer bir gurup okumuş ise, “her milletin kendine göre hususiyetleri, gelenek ve görenekleri vardır. Batılılaşmak, batlılara benzemek yerine daha çok çalışarak, daha çok fikir üreterek, daha çok üretim yaparak ve dünyadaki yenilikleri de çok yakından takip ederek ve yine kendimiz olarak gelişebiliriz” demektedirler.
Vatandaş ne yapsın.
Bir de din adına konuşan, ahkâm kesenler vardır ki, ülkede din adına yapılan her şey baştan sona yanlışlarla doludur. Din görevlileri hiçbir iş yapmadan maaş alırlar, din adına ülkeye hiçbir katkıları da yoktur. Onlara göre dini uygulamaların tamamı yanlıştır. Din adına inanılan pek çok şey de yanlıştır. Kendileri din bilgini ve dini konuda üç beş kitap okumamış inançları zayıf insanlar belki de Müslüman olmamızdan rahatsızdırlar.
Diğer tarafta, dinimiz İslamiyetli sessiz sedasız yaşayarak ve onun konuları ile ilgilenen temiz ve inançlı insanlar da ülkedeki bu manzarayı hayretle izlemektedirler. Kendileri dışında yapılan ve yetkili olmayan kıt bilgili insanların ortaya attıkları iddialara gülüp geçmekten başka yapacağı bir şeyi olmayan din görevlileri.
Bu durumda vatandaş ne yapsın. Nasıl davransın. Kime hak versin.
Vatandaşımız yine de sağduyu ile hareket ederek bu durumlara sadece gülüp geçmekten başka bir yapacağı yoktur.