“Taş Medreseliler…”
Başbuğun Lekesiz Bayrakları
Şükrü Alnıaçık
Taş Medreseli Ülkücüler, yerel seçimlere bir yıldan az bir zaman kala, bir basın açıklamasını yaparak seçim zamanları “eski, bağımsız, farklı” gibi sıfatlarla ekranlara çıkarılan çatlak seslerin Ülkücülükle bir alakası olmadığını kamuoyuna duyurmaya hazırlanıyor. 16 Nisan Salı günü saat 14:00’te Başbuğ Alparslan Türkeş’in kabri başında yapılacak olan basın açıklamasının ana hatları şunlar:
– “Her seçim döneminde medyada gündeme taşınan maksatlı kişi ve yayınlar sadece biz mukaddes ülkünün çilekeş fedakâr mensuplarını üzmekle kalmamakta, Milliyetçi-Ülkücü harekete zarar vermekte, şehitlerimizin iseruhunu incitmektedir.”
– “Mevsimlik milliyetçilerin, hala; Türk-İslam davasını şahsi hedef ve çıkarları için istismar vesilesi kılması, bu dava münafıkları için ömrü boyunca silinmez bir leke ve utanç nedenidir. Ülkücülüğün şahsi emellere ve hain projelere alet edilmesi olarak gördüğümüz bu tavrı şiddetle kınıyor, tekrarlarının vuku bulması halinde, her türlü tedbiri alarak bu teslimiyetçi ve pazarlıkçı zihniyete son verme yolunda en ufak bir tereddümüzün olmayacağını en yüksek sesle ilan ediyoruz.
– “Bağımsız Ülkücü” diye bir anlayış, bir dünya görüşü veya böyle bir olgu yoktur. Varsa şayet biliniz ki sahipleri, ancak; AKP’nin içimize yerleştirmeye çalıştığı dönme, dönek ve devşirme ruhlu, Bizans yahut Çin kahpeliğini tercih etmiş çaşıt kimlikli cibilliyetsizlerdir. Açıkçası; İktidara satılmış kişiliksizliklerdir ki onlar da zaten Ülkücüolamaz.”
– Diğer taraftan, ülkücülerin lügatinde, “Eski Ülkücü” diye bir kavram yoktur. Lakin İstirahatteki dava arkadaşlarımızı tenzih ederek bildiririz ki; davasından vazgeçenler tarafından dillendirilen böylesi bir tanımlama zaten “Ülkücü” unvanıyla yan yana getirilmez.
– Son olarak şimdilerde yaratılmaya çalışılan “Farklı Ülkücü” denilen platformu da kabul etmemiz mümkün değildir. Zira ruhunu “Allah yolundan, millet davasından” çıkararak maddi güce teslim olmuş, boynuna İktidarın boyunduruğunu geçirmiş bir vaziyette, sadece Milliyetçi Harekete tezgah kurmakla vakit ve ömür dolduran bir kaç haysiyet yoksunu kişilere zaten Ülkücü denilemez.
– Bu gibi Milliyetçi Münafıkların dışında kalan her bir “üç hilal” sevdalısı dava adamı, hem Allah katında, hem millet nezdinde, azizdir, mukaddes ve muteberdir. Bu anlamda, Başbuğumuzun bize bıraktığı en değerli miras olan; “Hepiniz birer Türk Bayrağısınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin!” öğüdünü bir emanet olarak alıp, gelecek nesillere taşıyan Türk Milliyetçileri şerefli birer vatan evladıdır.
– Dolayısıyla merhum Başbuğ’umuzun kurduğu “Milliyetçi Hareket Partisi,” hiç şüphesiz, dün de, bugün de, yarın da ihanet ve tuzaklar karşısında, Türk Milletinin sığınacağı; en son milli kale ve yenilmez kudrettir.
– Dün üzerimizde oynanan oyunları, şeytanca tezgâhlanan senaryoları unutmadık. Hele hele 12 Eylül 2010 referandumunda Ülkücü masumiyeti, şeytan kılıklı ve zihniyetli bugünkü siyasal zihniyete peşkeş çeken meydanlardaki, ekranlardaki alçakları asla unutmadık.
– Ülkücüler arasında sanki görüş ayrılığı ve siyasal kimlik arayışı varmış gibi kendilerine; “akil olan eski Ülkücüler” veya “özgür düşünen bağımsız Ülkücüler” diyen birkaç tane kıytırık, pespaye, işportacı mantıklı, yüzlerini melek gösteren bu şeytan ruhlu güruhun en son yediği halt, tamamen bir çürümüşlüğün ifadesidir.
– AKP zihniyetine tamamen teslim olmuş, bu iki elin parmak sayısı kadar olan zevatlar, biz eminiz ki üç-beş kuruş karşılığında, şimdi de Hükümetin ihanet politikalarını desteklediklerini beyan etmektedirler.
– Mazimizi aşağılayan ve ülkücü şehitlerimize davranışlarıyla dil uzatılmasına neden olan bu aşağılık kimliksizler, bizim sessiz kalacağımızı asla düşünmesin.
– Türkiye geçmiştekinden daha ağır bir tehdit ve tehlike altındayken, bir kez daha dillendiriyoruz ki; Türk Milleti, Türk Devleti, Türk vatanı, Türk Bayrağı ve Türk dilini, ebed-müddet yaşatacak olan mücadelemizin önüne çıkacak hiçbir engele, hiçbir kişi ve güce asla müsaade etmeyeceğiz.
– Buna yeltenenlere dünyayı dar eder, gök kubbeyi başlarına yıkarız.” (Bir zamanlar cezaevi koğuşlarını Ocağa ve okula dönüştürmüş Ülkücülerin 150 kişilik isim/imza listesi…)
Bu metnin altına yüreği, vatan millet ve bayrak aşkıyla çarpan her Ülkücü gibi -destur varsa- biz de imzamızı atmaktan onur duyarız. Taş Medrese’nin disiplinini, feraset ve istikrarını saygıyla selamlıyoruz. Peygamber Efendimizin “Kutlu Doğum Haftası“na denk gelmesiyle bir kat daha manidar olan bu faaliyetleri nedeniyle Ülküdaşlarımızı yürekten kutluyoruz.
16 Nisan 2013 Salı günü (yarın) Başbuğ, “bayrağı yere düşürmeyen, lekelemeyen” evlatlarıyla bir kez daha gururlanacak.
Kim, nerede, ne yaparsa yapsın!.. Şu alacalu günlerde “teşkilat disiplini içinde davamıza olan sadakatimiz” bize ancak onur kazandırır. Gerisi, ya ciğersizlikten mütevellid içi boş bir tıslama; ya da akil adam öykünmesi yani palavradır.