MHP Genel Başkan yardımcısı Semih Yalçın, Erdoğan’ın MHP’nın sokakları terörize etme gayreti içinde bulunduğu iddiasıyla ilgili bir açıklama yaptı:
Başbakan Erdoğan, MHP’nin siyasi varlığından o derece rahatsızdır ki ele, dile ve gönüle sahip olunması gereken Ramazan ayında bile Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’yi ve camiamızı çekiştirmekten kendini alıkoyamamaktadır.
Başbakan Erdoğan, önceki günkü konuşmasında partimizin İstanbul İl Başkanlığı tarafından Habertürk gazetesi önünde düzenlenen protesto eylemini, MHP’nin sokakları terörize etme gayreti içinde bulunduğu iddiasıyla yorumlamıştır.
Buna karşılık, söz konusu gazetenin protestonun yapıldığı gün kamu vicdanını rahatsız edecek ve yanlı bir şekilde MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli aleyhinde sekiz sütuna attığı tahrik edici ve aşağılayıcı manşetten tek kelime söz etmemiştir.
Basın yoluyla kitleleri kışkırtan ve bir camianın onurunu hedef alan gazete manşetini kınamak varken, Başbakan’ın MHP’yi eleştirmesi, amacının üzüm yemek olmadığını göstermektedir.
Başbakan’ın sözleri, partimizi karalamayı hedef alan ciddi bir iftiradır. Ayrıca MHP’nin Habertürk önünde yaptığı eylem yasa dışı olmadığı gibi, bir terör eylemi de değildir.
Galiba Başbakan Erdoğan’ın oruç başına vurmuştur. Kendisi, demokratik tepki ve meşru eylemlerle terörü birbirine karıştırmaktadır.
Cizre’de, Lice’de özerk devletin provalarını yapan, kendi yasa dışı polisini faaliyete geçiren, adam kaçıran, yol kesen terör örgütü PKK’nın son günlerdeki eylemleri karşısında çıtını çıkarmayan Başbakan, camiamızın demokratik hakkını kullanmasına tahammül göstermemektedir. Buna düpedüz çifte standart denir.
Başbakanın terazisi hilelidir. Kendi tarafını tartan kefesine PKK ile mutabakatı koyduğu için, terazisi sürekli onlardan yana ağır basmaktadır.
Bir Başbakanda bulunması geren en önemli özellik; adalettir, hakkaniyettir. Gerçek şu ki hakkaniyetini yitirmiş, adalet ve vicdan duygusunu siyasi ihtiraslarının çarkına kaptırmış bir siyasetçi, hem ülkesine hem de insanına zarar verir. Sayın Erdoğan’ın yaptığı da budur.
MHP’nin devlete ve insanımıza zarar verecek sokak hareketlerine bulaşmaması ve sağduyulu tutumu öteden beri kamuoyunda alkışlanırken, Sayın Başbakan’ın partimizi suçlaması çok hazindir. Kargaları bile güldürecek bu iddialara kim inanır?
MHP; demokrasinin çoğulcu demokrasinin nimet ve faziletlerine inanmış kimselerden oluşan bir partidir. Partimiz, faaliyetlerini daima meşru zeminde ve yasalar çerçevesinde sürdürmektedir.
Meşru ve yasal çerçevede ki eylemlerinden faydalanmak, bütün siyasi partilerin hakkıdır. Bu hak, yasal sınırlar içinde faaliyet gösteren bütün sivil toplum örgütleri ve bireyler için de geçerlidir.
Başbakan Erdoğan’ın kendisini tutamayıp MHP’ye veryansın ettiği hususlardan biri de anayasa değişikliği meselesidir.
MHP, anayasa değişikliği konusunda başından beri varılan mutabakata sadık kalmıştır. Ancak partimiz, Anayasa Komisyonu çalışmalarının iktidar partisi tarafından manipüle edilmesini ve yönetilmesini, varılan konsensusa müdahale olarak görmektedir.
Anayasa Komisyonu’nun çalışmaları kendi akışı içinde ilerlemeli, hükümet buna karışmamalıdır. Darbeci ruhtan arındırılmış bir anayasa, özgür iradeyle yazılmalıdır. Anayasa yazım çalışmaları tamamlanmadan üzerinde anlaşmaya varılan maddelerinin kısım kısım kabul edilmesi mahzurludur.
Bugüne kadar yüzden fazla değişikliğe uğrayan bir darbe anayasasını yamalı bohça hâline getirecek bir yol tutmak, amaca hizmet etmeyecektir.
Hâl böyle iken Başbakan Erdoğan’ın 48 madde aşkının birden bire alevlenmesi gariptir. Öyle anlaşılmaktadır ki mutabakat maddelerini meclisten geçirme ısrarının arkasında, bir takım siyasi hesaplar gizlenmeye çalışılmaktadır.
Başbakan Erdoğan, MHP’nin milletvekili sayısına gönderme yaparak bu konuda fazla söz hakkının bulunmadığını söylemiş, böylece çoğunluk tahakkümüne ne kadar meraklı olduğunu bir kere daha ispatlamıştır.
Hâlbuki demokrasi rejimi, çoğunluğun azınlığa tahakkümü ve dayatmacılık değildir. Anayasa yapımı gibi bütün ülkenin ve insanlarımızın geleceğini ilgilendiren hayati bir konuda elbette herkesin ve her siyasi partinin söz hakkı bulunacaktır.
İktidar partisinin isteklerine evet denmedi diye MHP’ye temsil sayısının hatırlatılması ucuz bir yöntemdir, anti demokrat bir yaklaşımdır.
Sayın Erdoğan, “Hem nezaketten, zarafetten taviz vermeyeceğiz demekte, hem de anayasa değişikliği konusundaki teklifi kabul edilmediği için MHP hakkında kaba ve nobran bir üslup kullanmaktadır. Sayın Başbakan’a, “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?” diyoruz. Herhalde Başbakan Erdoğan’ın oruç başına vurmuştur.
Sayın Başbakan’ın, açıklamalarında belirgin şekilde artış gösteren adaletsizlik hoşgörüsüzlük ve dayatmacılık, Ramazan ayının atmosferine hiç yakışmamaktadır.
MHP olarak Sayın Başbakan’a, ikliminden nasiplenmeye çalıştığımız şu mübarek ay içinde nasihatte bulunmayı görev addediyoruz:
“Ya hayır söyle, ya da sus!”.