MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 33. yıldönümü olduğunu anımsatarak, “12 Eylül idealizmi yıkmış oportünizmi siyaset olarak inşa etmiştir. Bugün karşılaşılan bütün sorunların kaynağında 12 Eylül askeri darbesinin etkileri vardır. Darbenin Türkiye’de eski bir hikayesi kalmasını dilerken, 12 Eylül darbesinin kurbanlarını saygıyla anıyorum” diye konuştu.
Hükümetin Suriye politikasını eleştiren Yeniçeri, Müslüman bir ülkenin işgali için ABD’yi bombalamaya çağıran dış politikanın kabul edilemez olduğunu ifade ederek, rejimi yüzünden Suriye halkının tümüyle cezalandıracak operasyonların, kimyasal kullanmak kadar insanlık dışı olduğunu söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’ye karşı izlediği siyasetin küresel ve bölgesel karşılığı bulunmadığını iddia edenYeniçeri, AK Parti’nin kör ve dar zihniyetinin Suriye’deki barışı Esed’in iş başından uzaklaştırılmasından ibaret olarak gördüğünü savundu. Yeniçeri, “Başbakan Erdoğan, ayak üstü kararlarla şekillenen sürekli hayal kırıklığı yaratan bir dış politika izlemektedir. AKP’nin öngörüsüz, hedefsiz ve sonuçsuz dış politikası kabul edilemez, sürdürülemez ve sindirilemezdir” dedi.
Dış politikanın Türkiye’nin dış politikası olmaktan çıktığını, kişisel, öznel ve yüzeysel olduğunu ileri süren Yeniçeri, bu politikadan süratle vazgeçilmesi gerektiğini kaydetti.
Çözüm sürecine de değinen Yeniçeri, bunu “yıkım süreci” olarak niteledi. Yeniçeri, şu görüşleri savundu:
“AKP çözüm süreci bağlamında ‘artık tabut gelmiyor’ diye sevinirken, PKK bölgede devletin otoritesini üstlenmek için örgütlenmesini en üst düzeye çıkarıyor. Evet tabut gelmiyor ama devlet gidiyor. Evet tabut gelmiyor ama oradan da devlet ve devletin kurumları çekiliyor. Devletin kurumları işlevsiz hale getiriliyor. Çözüm süreci denilen şey teröristlere şehitlik yapma sürecidir. Bu süreç PKK ile devlet otoritesini paylaşma sürecidir. Bu süreç bölgede PKK’nın maliye kurup vergi toplamasını sağlama sürecidir. Bu süreç PKK’nın bölgede kaymakam ataması sürecidir, asayiş meydana getirmesi sürecidir. Bu sürecin neresi çözüm. Bu sürecin adı Türkiye Cumhuriyeti’ni büyük Osmanlı’dan küçük Osmanlı’ya dönüştürmek küçük Osmanlı’dan da bir parçanın koparılması sürecidir. Bunun başka bir anlamı, mantığı yoktur.
Hükümetin Türk milletini yok sayan, iktidarı Öcalan’la paylaşan tavrını Türk halkı şiddetle reddetmektedir. AKP’nin bunu fark etmesi hem Suriye hem de PKK ile ilgili politikalarını gözden geçirmesi kendi yararına olacaktır.”
Yeniçeri, gazetecilerin, “örgütün çekilmeyi durdurduğunu açıklamasının ardından hükümetin demokrasi paketini gündemine almasını nasıl değenlendiriyorsunuz?” sorusuna, “Zaten bu tehditin amacı buydu. Tehdit yufka yüreklilere yapılır, tehdit demokratik hukuk devletinin gereklerinden haberdar olmayanlara yapılır, tehdit muhataplarına yapılır. PKK hayatında bulabileceği en yumuşak, en dişine uygun hükümeti bulmuştur. PKK en esnek, en amorf bir AKP hükümetine her türlü tehditi yapmaktadır. Nitekim bu tehditin arkasından sürecin hızlandırılması, gece gündüz bir çalışma rutini içerisine girilmesi de bunu gösteriyor. Demek ki tehdit netice vermiştir” yanıtını verdi.