AH ŞU AYTAÇ DURAK!
Ali BADEMCİ
Vallâhi bu yazıyı belki biraz mahâlli bulacaksınız ama lütfen hoş karşılayın. Âciz dostunuz Adana’da yaşadığı için aşağıdaki yazıyı yazmak zorunda kalmıştır.. Adana ile ilgisi olmayan okuyucular da bu yazıda kendi mahalleri için kesinlikle bir hisse çıkaracaklardır.. Sonra artık “İnternet Medya” imkânları ile basının “Mahâllisi Ulusal”ı da kalmamıştır. Sanıyorum genel merkez yöneticilerimize ancak bu şekilde ulaşmak kaabildir. Tabii ki son söz onlardadır, biz de tereddütsüz uyacağız.. O zaman aşağıdaki satırları muhayyel kabul ederek sâde bir hikâye okuduğunuzu düşünün. Gerisini sorumluluğu yüklenenler düşünsün..
Konu Adana olunca bugüne kadar çıkardığımız en büyük adam tabii Aytaç Durak olduğu için ondan bahsedeceğiz. Hazret buyurmuşlar ki yeniden adaylık için “Bir ay içinde karar verecekler”miş.. Oh ne ala.. Yani partisini halletmiş de kendi düşünmede imiş. Allah aşkına hangi partiden aday olacaksa bu beyân o partinin hem şahsî hem de tüzel “Otoritesi”ni tanımamazlık değil midir? Tanrı insanı ancak bu kadar şaşırırmış doğrusu.. Bakın Bay Aytaç hikâyesine.. Ayrıca bu hikâyenin doğruluğunu satırların yazarı şerefle taahhüd eder:
Adana’da her zaman politika kazanı sıcaktır. Kış da olsa yaz da olsa kazan kaynar. Bu durum biraz da Adana insanının sıcaklığından kaynaklanıyor. Cumhuriyet’den evvel de böyleydi. Adanalılar politikanın elifbası olan fikir hareketlerinde ikiyüzlü olmak yerine hep başlarını dik tutmuşlardır. Tek partili devirde “Atatürkçülük”, demokrasi devrinde ise her türlü fikir Adana’da zemin bulmuştur. Bu başı diklik birçok zaman Adana’lının lehine olmasına karşılık bazı zamanlarda da zararına olmuştur.
“Akparti” iktidarlarında Aytaç Duraklı yıllar maalesef bu güzel memleketin zararına olmuştur. Gerçi Sayın Durak’ın Rahmetli Özal ile de arası hiç iyi değildi. Bu sebeble gerek Özal ve gerekse Tayyib Bey iktidarı gibi tek partili iktidarlar zamanında her bakımdan Adana’nın çok altında bulunan il merkezlerimiz kendilerini katlarken maalesef Adana yerinde saymıştır. Özal zamanında belediyeler olağanüstü derecede güçlendirilerek gelir kaynaklarına sahip edilmelerine rağmen bizim Adana’da 25 yıldan beri belediye bütçesinden şöyle adam gibi bir yatırım görememişizdir. Efendim kanalizasyon, Çatalansuyu, hele hele rezilliğe dönüşen “Metro” gibi işleri yatırım diye kimseye yutturamazsınız. ASKİ’nin vatandaştan aldığı paralarla ve belki son iki-üç yıl içerisinde yaptığı kanalizasyon – yağmur suyu ve içme suyu yatırımlarının metre tülü Duraklı yılları 1000’e katlamıştır. Bir kerre Adana’da 30 km. çapı ile içme suyu problemi kesinlikle kalmamıştır. Belki yağmur suyu her tarafa ulaşmamıştır ama kanalizasyonsuz yer kalmamıştır. Son iki yıldan beri politik bir kişiliği olmayan ASKİ Genel Müdürü Adanalı’nın gönlünü fethetmiştir. Aytaç Durak’ın, meslekten şaibeli ortaokul öğretmeni Bayram Efendi’si de sanıyorum velinimetine kölelikten başka bir şey yapmamıştır. Şimdi de Ak-Parti İl başkanının çantasını taşıyor.
Ne yazık ki sırf Adanalı olmanın avantajını kullanan Sayın Aytaç Durak son yıllarda biraz daha iyi gördüğümüz gibi “Kendini Akıllı Başkasını Ahmak Sanan” vasat zekâlı bir adamdır. Sırf özelliği yüzünden hemşehrileri nezdinde mevcut 5 kuruşluk itibarını da kaybederek benden başka kimsenin “Rey“ vermeyeceği oldukça güvensiz bir duruma düşmüştür.
Dostumuzda Adanalı personel – müteşebbis – esnaf – sanatkar ve özellikle müteahhitlerinin o kadar alacağı vardır ki sırf hak ediş ödemeyerek batırdığı insanların çocuklarının bedduaları onu yerle bir etmeye yeterlidir. Size, canlı şâhitleri aramızda bulunan, bir Aytaç Durak portresi renklendireyim mi?
Efendim Büyükşehir Belediye Başkanı, daha ilk başkanlığında öyle bir gurur ve kibre gömülmüş ki Mâli İşler Dâire Başkanı tâlimatsız 10 lira bile ödeyemiyordu. Alacaklar birikiyor, para yok.. yok.. yok.. ASKİ’nin kasası günlük olarak Büyükşehir’e geliyor ama yine alacaklıya müteahhide para yok.. Vatandaşın alacağı pula dönmüş.. Alacağına haciz gelmiş.. Büro – ev – bark – araba gidiyor.. Alacak, geç tahsilatla borcunun faizini bile karşılamıyor.. Mâli İşler Daire Başkanı dayanamayıp bir alacaklıya para ödüyor. Seninki hemen Daire Başkanını çağırıyor ve bir sürü hakaretâmiz lâftan sonra “İstifâ Et” diyor. Vatandaş ”Efendim şu şu şu insanlar batıyor yazık değil mi” diyor.. Cevap kestirme “Bırakın Batsınlar”… Evet son yıllarda birileri battı.. İtibarını kaybetti. Başkan Durak’ın etrafında ise haksız olduğu halde haklı diyen üç-beş yağcıdan başka samimi insan kalmadı.. Arkadaşı da yok.. Çünkü onları da kapıkulu gözüyle gördüğü için makamları bile yakıştırmıyarak ihbar etmiştir. İşte Abimizin hali… Şahsen benim partim aday yaparsa ben yine rey vereceğim.. Kime.. Tabii geçen seferki gibi Partime..
Allah aşkına şu anda Aytaç Durak’ın yakınında kimler var? Seçimlerden önce belki görevine iâde edilir umudunda olup da güreşmek isteyen birkaç pehlivan olmalı! Dün baktım da halef Durak’ın televizyonu Z.Aldırmaz’a veryansın ediyor. Hatta Belediye’yi yeğen Cengiz’in idâre ettiğini işâret ederek “Davulun onun omuzunda” bulunduğunu slogan olarak spotluyordu. Allah Allah..
Sanıyorum Sayın Zihni Aldırmaz’ın Aytaç Durak’ın Belediye Başkanlığından önce onlara ait Durak İnşaat’da mimar olarak çalıştığını biliyorsunuz! Ben de şunu biliyorum ki o zamanlarda hiçbir şekilde politik beraberlikleri, yani fikirdaşlıkları da sözkonusu değildir. Çünkü 1980’den önce Muhterem AP’den ayrılan Ferruh Bozbeyli’nin Demokratik Partisi mensûbu idi; buna karşılık belki okul arkadaşları biliyordur, ama Aldırmaz’in siyâsi görüşü de belli değildi.
Turgut Özal devrinde yıldızı parlayan ve kendini Özal’dan bile çaplı sanan Sayın Aytaç Durak herhalde vukuatlı olarak Durak İnşaat’dan ayırdığı Aldırmaz’ı burada yanına bile yaklaştırmadı. Demek ki Allah ileride bir yolda yürüyeceklerini yazmış ki Z.Aldırmaz da Anavatan Partisi’nde fakat şiddetle Aytaç Durak’ın karşısında duran Ahmet Ünal – Uçar Erdal -Mustafa Tuncel – Yaşar Yenice – Coşkun Ak – Necil Topuz grubunun içinde yer aldı. İlk ANAP Seyhan ilçe Başkanlığı seçimlerini, Ersin Koçak ile giren Durak ekibi kazandı. Fakat Ahmet Ünal’ı aday gösteren ekip de fevkâlade oy topladı. Hatta bu seçimlerde Sayın Abimiz delegasyonu elinde bulunduran MHP’li gurubtan bazılarını kandırarak meşhur ”En Ucuz Delege Ülkücü Delegedir” vecizesini söyledi..
Kongreden sonra büyük siyâsi adam hüviyetini öne çıkaran Aytaç Durak, seçimi kaybeden ekibin MHP’li ileri gelenlerine kılçık atarak onlara, ”Kaybettiniz ama gelin İl Başkanlığını da size teslim edeyim” teklifini götürdü. Tabii bu ayak oyunu onu kendini “Genel Başkan” gibi görmek ve “Özal”ı beğenmemek gibi bir hastalığa sürükledi. İşte son görevden alınışı, yargılanışı, arkadaşlarını ihbar etmesi ve sanki dünyada tek dürüst kendisiymiş gibi pozlara bürünmesi o yıllarda ve zikredilen hadiselerden sonra başladı..
İlk seçimlerden sonra Abimiz yanında amcaoğlu ve E.Koçak gibi Karaisalılar’ı, ileride ne olur ne olmaz ayağına bağ olur diye ve yine yüksek siyâsı zekâsı ile tasfiye ederek büyük bir akli maharet imiş gibi İl Başkanlığı’na getirdiği yüzde yüz kendi kulu olan Rahmetli Murat Yılmaz başkanlığındaki yeni ekiple devâm etti. Murat Yılmaz belki temizliğindendir o güne kadar yaptığı hiçbir işte başarılı olamadığı için “Bavulu kapı önüne” konan, Yüreğir’in zengin topraklılarının “İç Güveğisi” idi. 12 Eylül’den önce tanırsınız, meşhur MHP’li uzman Muzaffer Badraslıoğlu’nun da bacanağı idi. Fakat Murat Abi ekibi MHP’li olmasına rağmen kendisi de okul hayatından beri hep o çevrelerle dostlukta bulunmasına karşılık hiçbir şekilde ülkücü olmamış ve hep AP’li kalmıştır. Bir iktidar partisine İl Başkanı olacağını da belki hayatta aklından geçirmemişti. İl Başkanı olduktan sonra valizi ile yeniden yuvasına dönmüş sanıyorum hayatındaki boşluğu da doldurmuştu.
Ahmet Ünal ekibine Aytaç Durak ile beraber olmamak için çok ısrar edip de bunda başarılı olamayan Av. Coşkun Ak, önce “Elvedâ” dedi. Mustafa Tuncel ise o günden itibaren Aytaç Durak’ın en sağlam taraftarı ve yegâne savunucusu olmuştu. Ahmet Ünal-Yaşar Yenice mesafeli idi. Uçar Erdal ve Necip Topuz kendi kabuklarına çekildiler. Zaman içinde ve Ahmet Ünal – Yaşar Yenice de sona doğru ters düşmüş olmasalar da herhalde Abi’den soğudular. Ünal MHP’li oldu ve Yüreğir’e başkan da seçildi.. Rahat dursaydı şimdi “Abi”nin yerindeydi ayrı mesele..
Eski arkadaş olarak son seçimlerde Aytaç Durak’ın yanında, sanıyorum Mustafa Tuncel ve Zihni Aldırmaz’dan başka yol arkadaşı kalmamıştı. Artık ekip arkadaşı ve avukatı Necip Topuz’dan Uçar Erdal’a, hatta daha evvelinden kayın birader Faruk’a kadar herkes onu terketmiştir. Neye biliyor musunuz? Sırf tutarsızlığı ve başta söylediğimiz “Herkesi ahmek sadece kendini akıllı“ sanmasından ötürü.. Ha bir de epeyce kendine benzeyen ülkücü Ali Ulukanlıgil.. Ulukanlıgil’i Aytaç Durak 80 öncesinde Hergün Gazetesi’nin Çelik İş Sendikası reklâmları ve taraftarlığından tanıyordu..
Esasında Mustafa Tuncel zeki bir adamdır. Ama politkanın gerektirdiği cambazlıklardan habersizdi.. Fakat ne de olsa “Ocak Başkanlığı” yapmış eski bir ülkücü ve Bay Durak’ın güçlü sağ koluydu. İşte bir yanda Aytaç Durak’la çok benzer yönleri olan; meselâ o da kendini akıllı başkasını ahmak sanan bir kasaba politikacısı Ulukanlıgil, bir yanda da ona hiç benzeyen tarafı olmayan “Cengaver Mustafa” kol-kola birkaç günde CHP’den adaylık için yüz bulamayan Abi’yi MHP’li yapıverdiler. Tabii olarak Zihni Aldırmaz hep bu işlerin dışında kaldı. Esâsında Zihni’nin Abi’ye yakınlığı “pamuk ipliği ile bağlılık”dı. Çünkü mimar zekâsı ve yeğen Cengiz Dinçer hocası aklı ile Aytaç’ın kendisine karşı yakınlığının samimi olmadığını biliyordu. Tabii bunda da haksız ve yanlış değildi. Çünkü Abi önceki dostları da öyle okşayarak tasfiye etmiştir.
Sayın Devlet Bahçeli Mustafa’dan ziyâde Ali’nin ballandırması ile ve biraz da Aytaç Abi’nin mazlum imajından etkilenerek onu belki tertemiz geçmişine ortak etmedi amma her zerresi şüheda kanına ile sulanmış MHP’ye kabûl etti. Canım “patron” bu kadar MHP’nin dışında mıydı? diyeceksiniz. Tabii ki değil. Aksine âilede Remzi Durak gibi her zaman MHP’de ağırlığını hissettiren biri de vardır.. Bu kişi üstelik “İslâm”ı aile hayatında yaşayan, üniversitede “ülkücülük” yapmış tefekkür sahibi bir insandır. Şu meşhur “Ferhat Olayı” da Remzi Abi ile ilgilidir ve o zaman “kim bu kişiler” diye Aytaç Abi göklere çıkmıştı. Aytaç Abi’nin “Aytaç Yalmancı”olduğunu o zamandan herkes biliyordu..
Netice olarak “Derinler”in mağduru olduğumuz için ”Derin” işlerle fazla uğraşmayalım da güyâ MHP’li Aytaç’ı tâkibe devâm edelim. Tabii olarak MHP ile işbirliği Adana’da Büyükşehirde seçimi alacaktı. Hele karşıdaki adaylar tam dişe göre olunca iş daha da kolaylaştı. Ve bütün keramet kendisindeymiş gibi Abi daha ilk günden böbürlenmeye, insanoğluna hiç yakışmayan mağrurluğa başlamıştır.. Aslında keramet kendisinde ise neden İlçe belediyelerinin kaybedildiğini hesabını vermesi gerekmez miydi? Verebildi mi? Zamanın MHP il Başkanı Ahmet Erdoğan hayatta.. Listeleri kim yapmış Aytaç Abi? Bugün bile ülkücülerin can düşmanı olan PKK sempatizanı ve solcu eski kurtları kim ilçe belediye meclislerine aday yapmış? Denizli ve Narlıca mahallesinde her sokakta birkaç evden ülkücü şehid çıkmıştır. Yani son seçimde buradan Aytaç Abi’nin aday gösterdiği Kürtçü Askeri Dağlı için mi Karaisalılar MHP’ye rey verdi? Nerede Kaşobalılar, nerede “Yunus Uzun Ruhu” Allah’dan korkmazlar..
Oh be.. Aytaç Abi Ülkücüler’le PKK’lıları MHP listelerinde altlı üstlü yazarak memleketin büyük meselesini halledecek.. ”DerinFikir”.. Ne oldu hangi seçtirdiği muhterem MHP’nin kapısını bilir? Söylesin Ahmet Erdoğan, söylesin Mustafa İzgi? Ne yazık ki vallahi ve billahi rey verdik, kendimiz ve partimizle birlikte memleketimizi de rezil ettik..
Aytaç Abi bir daha gel.. Ne olursun gel.. Hatta “Ne olursan ol gene gel”.. Başımızın üstünde yerin var.. Hatta başına bu işler gelmeseydi aklından MHP’ye Genel Başkan olmak bile geçiyordu ama.. Ama kendini başkalarına ezdirdi ve ondan sonra da ”Devlet Bey bana sahip çıkmıyor” diye tezvirât yaptı. “Beceriksizliğime, cambazlığıma ve tutarsızlığıma kurban oldum” demedi.. Geçen seçiminde İl Genel Meclisinde ve Milletvekili seçimlerinde Karaisalılar kime rey verdi? Yani akrabaların, ”Şu kutsal topraklar”ın insanları.. El cevap Ak Parti’ye.. Öyle ya kendisi de yıllarca da Akparti’li kalmadı mı? Allah aşkına şimdi çağırsalar koşa koşa gitmez mi? Güle güle Aytaç Abi.. Yaktın bizi yaktın.. Adana’yı Roma’yı ateşe veren “Neron” gibi yaktın.. Aslında seni Rahmetli Ayhan Songar ile tanıştırsaydık mutlaka ondan “Neron” raporu alırdın.. Güle güle.. Şahsen ben seni istemiyorum. Zihni bile senden iyi. İstersen yoklamacılara sor.. Pek meraklısın… Boş ver Aytaç Abi güle güle.. Daha Mustafa da yanında değil.. Sağlıcakla.