Bizde on-onbeş yıldan beri artık her şey şirâzesinden çıkmıştır. Siyâsî iktidar herşeyin önünü açınca ülkede ilim sustu ve bilim adamları da gazaba uğramamak için başını kaldıramaz hale geldi. Geçen asırlarda bilim aracılığı ile fakat ağır ağır zerkedilen millet yaratma ve ayrıştırma politikaları günümüzde ayağa düşmüş ve tâbir yerinde ise işportalık mal hâline gelmiştir. Eskiden kendi işlerinden ve ihtisaslarından başka işlere karışmayan din adamlarımız artık dilci, tarihçi, etnolog, antropolog aklınıza ne geliyorsa her sahada uzmanlık sergiliyorlar. Siyasetçiler millet tarifi yapıyor.. Tabii kendine göre.. Yıllardan beri gazete köşelerinde bunların müritliğini yapan ve doğulu olmaktan başka tartışılmayan durumu olmayan tilmizlerde vekillik makamına kadar tırmanarak olmayan uzmanlıklarını nedense hezeyanla ortaya koyuyorlar. Ne bu telâş Allahaşkına! Yani bu güzelim ülkede sizlerden başka kahraman kalmamış mı? Konuları bilen ilim adamı kıtlığı mı var? Gerçi olsa da bu toza dumana katılmış ve âdeta yangın yerine dönmüş siyâsî ve sosyal arenada seslerini duyurmaları herhalde mümkün değildir. Tam bir 2.Meşrutiyet öncesi kapkara bulanık hava.. Her tarafta uzman adı altında “ajan” cirit atıyor.. Medyayı hiç söylemeye gerek yok.. Ticaret, siyâset, reklâm, empoze, ideoloji herşey iç içe.. Eskiden günlük gazetelerin ilk sayfasında ve tv.lerin haberlerinde reklâm olmazdı.. En azından ahlâkî sayılmazdı, şimdilerde herşey serbest..
Bugünlerde aktüel mesele Dersim.. Tunceli’nin adını hükümetimiz böyle değişitiriyor da onun için çok konuşuluyor.. Gerekçe olarak Cumhuriyet’te bura insanının mağdur olduğundan bahisle iade-i itibar kabilinden bir reform olduğu hususu ilân edildi. Gerçi Tunceli’de Cumhuriyetten memnun olmayan, öyle Atatürk ve Türklükle hesabı bulunan kimseler olduğunu düşünmek bile hatalı. İşte bayrak adam Kamer Genç.. Yıllardan beri meydanlardadır ve verdiği mücâdele takdirle izlenmektedir. Sonra Tunceli’nin Sivas-Çorum-Tokat-Amasya gibi Türk tasavvuf dünyasının en aydın inanlarının yaşadığı ve Türkçe’den başka dil bilmediği yörelerde bu dili korumanın ata yemini olduğu topraklarda bu kültürle hesabı olanın bulunduğunu da düşünemeyiz.
Ama mesele bu kadar basit değil.. Şimdi Dersim adı ile birlikte bura insanın ayrı bir millet olduğu ısrarla savunulmağa başlamıştır. Kademe kademe bakalım nereye kadar.. Hatta bu ırkın adının “Deylemî” olduğu ifâde ediliyor. Hatta Deylem ile Dersim adlarını eş tutanlar da var.. Gerçekten Tunceli’de yapılan saha çalışmalarında “Biz Deylem”den geldik diyenlerin çok olduğunu çeşitli kaynaklarda gördüm ve pek iyi dostlarım olan “Dedeler” ile de bu hususları konuştum. Yani şunu anlıyorum ki bugünkü Tunceli ahâlisinin şuur altında vatan anlamında bir Deylemli’lik bulunuyor..
Peki Deylem neresi ve bu deyim coğrafyanın dışında başka anlamlar da ihtivâ ediyor mu? Dünya ölçeğinde bilim adamlarımızdan doğu bilimci Prof.Ahmed Ateş’e göre deyim coğrafi ad ile aynı zamanda bir kavim adını da ifâde etmektedir. Tarih-i Cihangüşa yazarı Ata Melik Cüveni’ye göre de durum aynı olup coğrafi olarak saha Hazar Denizi’nin güney batı kıyısında küçük fakat oldukça dağlık bir bölgedir. Deylemler’in, İran tarihinde, özellikle mezhep hareketlerinde Oğuzlar’dan sonra en inatçı hareketlerde bulunduklarını biliyoruz. Zamanla şöhretleri de artmış ve Basra Körfezi’ne kadar uzanan Elburuz Dağları’nın en yüksek yerlerini işgal etmişlerdir. Cüveyni’ye haşiye yazanlar bir kavim adı olarak Deylem’i milat öncesine kadar götürürler.. Ama nerede Hazar kıyısında.. Dilleri hakkında çok şey bilinmiyor ama 10.Asırlar da “Şiî” öğreti ile İslâm çemberine girmişler. İlk karışmalar 8. asırdan itibaren buraya Oğuz akınları ile başlamış.. Oğuzlar’ın “Sünnî” öncüler olduğunu düşünürsek aralarındaki mücâdelerin yoğunluğunu anlayabiliriz. Şiî olmalarına rağmen en büyük düşmanları Farslar’dan sonra mezhebi sebeplerle Oğuzlar yâni Selçuki’lerdir. Çünkü Büveyhoğulları adı ile Abbasi Hılafeti’ne müdahil oldukları dönemde onları Bağdad’dan Sultan Tuğrul söküp atmıştır.. İşte Bağdad sokaklarında ilk Oğuz halayları da o zaman çekilmiştir. Tabii Selçuklular devrinde Hasan Sabbah’dan beri gelen Alamut işini biliyorsunuz.. Ateş Hoca’ya göre İsmaili fedailerinin çoğu da Deylemliler’den çıkmıştır. Yani İsmaililer’le de sıkı münâsebetleri olmasına rağmen yüzde yüz onlardan da olmamışlardır.
Kaynaklar hiçbir şekilde Deylemler’in Fars-Arap ve Kürt oluşunda birleşmiyor. Hatta özellikle Kürdoloji uzmanı V.Minorsky onların kesinlikle ne dil ne de gelenek olarak Kürt olmalarının mümkün olmadığını belirtiyor. Arap coğrafyacı Mukaddasi Kürtler, İranlılar ve Araplar’ın tersine kendilerinden olmayanlara kız vermezler; ki böyle bir şey vaki olursa kızı öldürürlerdi diyor. Minorsky’in Hudûdü’l-Âlem tercümesinde de Deylemler’in hiçbir şekilde özellikle Müslüman olmadan önce Mezopotamya ile ilgilerinin olmadığını, dolayısiyle bura kavimlerinden birisi sayılmalarının mümkün görülmediği yer almaktadır.
Evet, Deylem ile ilgili kısa ve öz ilmi malumat budur.. Yalnız معنىكلمةفيقاموسالمعاني. قاموسعربيتركي“مصطلحاتصفحة” Türkçe-Arapça bir sözlükte “عامة, دَيْلَمٌ : جيلمنالتركِ,” ifadeleri geçmektedir ki bu aynen “ Türk ırkı, Belâ, Turaçkuşu” anlamına geliyor. Bunları kimse görmüyor..
Şimdi sıkı durun adamların dilleri Arap-Fars-Türk dillerine benzemiyor. Hele çoğu İrani olan Kürt dilini hiç çağrıştırmıyor. Artık kendimizi alıştıracağız Arapça-Farsça karışımı Dersim nasıl Deylem’in diğer adı olur? Dersim’de sanıyorum hiç Kürt yok.. Tamamı Zaza.. Zazalar’ın Kürt olmadığını Minorsky bile yazıyor. Çünkü Kürmançi Kürtçenin şivesi değil Zaza lehçesinin ta kendisi.. Tunceli’de Zazalar’ın dışında çoğunluk olarak Türkmen Aleviler’i yaşıyor ki bunlar Türkçeden başka dil bilmedikleri gibi Türklüklerinden de ne kendiler ne de başkaları şüphe etmiyor.. Yani kendini bilmez ilme saygısı olmayanların Deylemli diye burada ayrı bir millet yaratmalarını kasıttan başka mânâda anlamak mümkün değildir. Yani çok iyi niyetlerle bazı Dersimliler’in “Deylem’den geldik “demeleri ile Deylem olunur mu? Kaldı ki ki 8. asırdan 17. asra kadar Anadolu ve İran birbirine insan vermiştir. Böyle olmasaydı Selçuklular’dan sonra Moğol istilâsı ile Harzemşah tazyikini, Karakoyunlular’ı, Akkkoyunlular’ı Şah İsmail’i, Kaçarlar’ı nasıl izah edeceğiz?
Bellidir ki bu Deylem işine ya bir Ermeni şapkası veya tutmazsa Kürt külâhı giydirecekler.. Büyük ihtimalle Ermeni çıkacak.. Çünkü şu Kürd işi artık doyum noktasına geldi.. Gerçi Gürcü bayrağı da açılabilir.. Ne de olsa koca Gürcistan Devlet Başkanı Şakasvili çoktan Karadeniz illerinde ikinci vatandaşlık dağıtmaya başlamış. Azizim Emir Timur ve devleti sapına kadar Türk olmasına rağmen taşıdığı İrani Tacik kültürü oyununu Karakoyunlu Karayusuf bozmuş tu.. Tunceli-Malatya-Van-Tokat-Amasya-Çorum Alevilerinin de Şahismail’den evvel en büyük ataları Karayusuf’dur, mezarı da yanılmıyorsam Erçiş’tedir.. Doğu Anadolu üzerine oynan oyunları daha evvelkiler gibi kültürümüzün şirin yüzü Aleviler bozacaktır.. Hiç korkmasınlar ülkücüler bu konuda onların yanında ve hatta fedâileri olacaktır.. Kalın sağlıcakla.