
Sayın Başbakanımız hergün bir miktar daha saçmalamağa başladı. Şimdi de vebâline merhum Alparslan Türkeş’i ortak etmek istiyor. Tabiî ki hiçbir ülkücü ve hiçbir Türk Milliyetçisi “Kürtler”e karşı değildir. Türkeş Bey de öyledir. Yâni mâlüm ve talihsiz açıklamayı yapmakla Devlet Bey’i aklı sıra “Kürt” düşmanı yapmak istiyor. Gerçekleten öyle mi? MHP’nin başında bulunan zat aldığı ve Kasımpaşa’da büyümediği için herşeyi ile bizden olan bizim insanımıza düşmanlık eder mi? Devlet Bey, Türkeş’ten terbiye almıştır. Türkeş’den, Devlet Bey terbiye almıştır. Tayyip Bey olsa olsa Gulbettin Hikmetyar gibi binlerce Afgan Türkü’nün kanına giren sözüm ona “Fars” kalıntılardan dersini ezberlemiştir. Türkeş Bey’in fikirlerini öyle AKP’ye taşıdığı Ahmet Kutalmış’ı yanında göstererek kullanma hakkına da sahip değildir. Gerçi Atatürk’ün Cumhuriyeti’ni sulandırmaya kalkan bir zatın Türkeş Bey’i diline dolamasınının “Şark Kurnazlığı”ndan başka anlamı yoktur. Ama yine “Harp Hiledir” gibi bir uyanıklığı sahnelediği ortadadır. Hele hele Osmanlı’yı da mehaz göstermek tam bir aldatmacadır.
Başbakan’ın mâlüm saçmalığı şu geçen hafta Dıyarbakır’da söylediği “Kürdistan” meselesi. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, hatta günümüze kadar, aslında bu zaman dilimi içinde yüklenen anlama kimsenin itirazı yok ki! Yâni itiraz edilse bile baki olan kayıtları kimsenin silmesi de mümkün değildir. Önemli olan deyimi kaynaklarda anlatıldığı şekilde ifâde etmektir. Yani Sayın Başbakan’ın kafasından geçen ne olursa olsun bugün tarihin hiçbir döneminde kudurmamış olan “Kürt Irkçılı”ğı, eğer “Kürdistan” deyimine sığınmıyorsa mesele yok. Fakat “Şerefname”den “Kanunnameler”e, Başbakan’dan daha “Atatürkçü”olan Abdullah Öcalan’a kadar mâlüm tanımı hiç kimse “Kürt Milliyetçiliği” olarak ifâde etmemiştir. Anladığımız kadarı ile Öcalan tutuklu yıllarında fevkalâde okuyan bir insan. Sanıyorum meseleyi iktidar mensuplarından daha iyi bilmektedir.
Efendim geçen gün de uzun bir yazı ile ifâde ettim. Kaynaklarımızdaki “Kürdistan” ifâdesi kesinlikle “Etnitizm” ifâde etmemektedir. Zaten böyle olsa Osmanlı bile buna müsaade etmezdi. Bu ve benzer hususlarda o kadar hassasiyet vardır ki Cevdet Paşa’nın Halep valiliği sırasında bir Arap vatandaş Arap lisanı ile mahkemeye verdiği bir dilekçe yüzünden mahküm edilmiştir. Çünkü devairde “Türkçe”den başka lisan kanunen yasaktır. Şimdilerde de Beyefendi Başbakanımız çok hayran oldukları ve kendi ifâdeleri ile “Ecdâd”ın kanunlarını çoktan “Ayakları altına” almıştır. Osmanlı Kanunnameleri ve Cevdet Paşa’nın “Tezakir”inde bırakın “Kürdistan” tanımını “Ekrad-ı Türkmân” , “Ekrad-ı Etrak” ve “Etrak-ı Ekrad” deyimleri günlük lisânda ve yazışmalarda mükerreren tekrar edilmektedir. Ne demek bunlar? “Türkmen Kürdü-Türk Kürdü-Kürd Türkü”. Açıkçası böyle. Bunlarla kesinlikle belli bir topluluktan ziyâde “Ahâli-Halk-Vatandaş” kasdedilmektedir. Karşılığı “Anasır” deyimi ile de izâh edemeyiz. Bilip-bilmiyenler öyle yazıp-konuşuyor ama “Anasır” ifâdesi ile gayrimüslim unusurlar kasdedilmektedir. Hülâsa olarak nasıl “Kürt” deyimi etnik anlamda kullanılmamışsa “Kürdistan” ifâdesi de tamamen ve açıkça coğrafi deyim olarak kullanılmıştır. Meclis Başkanı’nın açıklamaya davet edildiği zabıtlarda da işin esası budur. Yani Gazi Mustafa Kemal hiçbir şekilde ve tarzda Sayın Başbakanı teyid etmemektedir. Kaldı ki bakın kaynaklara ve Osmanlı haritalarına “Kürdistan” Dıyarbakır ötesidir. Hakkari bile Milli Mücadele döneminde Nesturiler’in yurdudur. İsterseniz “Nutuk”a bakabilirsiniz. Nesturiler’in buradan kaç-kaçlarına İngilizler itiraz edip tavır kayunca Gazi’nin ne dediğini bilmem söylememe gerek var mı? Bari söyliyelim ki İngilizlerin tavırları Gazi’ye iletilince “İsterseniz Londra’ya kadar gitsin “demiştir. Dolâyısiyle bugün Hakkari’de rahat durmayan birkaç yaramaz aşiret yaşıyorsa Atatürk’ün sayesindedir. Nesturiler’in kaçışından sonra buraya inmişlerdir. İnanmayan ilk İmralı ziyâretinde Abdullah Öcalan’a dahi sorabilir. Öyle ucuz ve basit, hatta adi âlimliğin zararını yine kendileri çekecektir. Türkeş Bey’in mâlüm TV programında da ifâde ettiği gibi bugün yüzde yüz etnik mânâ ifade eden Alman-Fransız-İspanyol-Portekiz gibi millet adlarının önüne “Bağımsız-Özerk-Ayrı Dil” kavramlarını oturtmak yasaktır ve herkes Amerikalıdır.
Plânda var mı yok mu bilmiyorum ama işin en önemli cihetine gelince düşünmek bile istemiyorum ki başımıza örülmek istenen çorabın çoktan ipi kaçmıştır. Türkeş Bey’in televizyon konuşmalarını mehaz gösteren sayın Başbakanımız 17.Aralık.1997 yılında Shoov TV’de diğer söylediklerini de tekrar edbiliyorsa helâl olsun. Bu programda ”Kürtçe”nin eğitim dili olmasına tepki gösteren Rahmetli dünyanın dört bucağından örnek verdikten sonra böyle bir tutumun ülkeyi böleceğini ifâde ederek böyle bir hususun tahakkuku hâlinde “Vatanımızın bütünlüğü için gerekirse kan da dökeriz” demiştir. Dünün pusuda vatan; İttihad Terakki,Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı vatansızlar sık sık ”Bakın ülke bölünmüyor” gibi aldatmaca lâflarla kimseyi kandıramazlar. Eğer böyle bir şey olursa “Şimdi cihad zamanı değildir” gibi teranelerle en evvel onların kaçacaklarını biliyoruz. Bu işler öyle kolay işler mi? Bölündükten sonra ne halt edeceksin! Adam Kandil’den bağırmıyor mu “Şu olmazsa olmaz” diye. Dünyada en zor şey herekete geçen kitleleri durdurmaktır. İşte Afganistan, Mısır, Libya, Suriye.. Durdurun bakalım gücünüz yetiyorsa? Sayın Başbakan durmadan MHP’yi hedef gösteriyor. Bugüne kadar bu ülkede MHP ve BDP’liler arasında en küçük bir kavga bile olmamıştır. Hele hele Kürtlük ile Türklüğü çarpıştırmayı 1.Savaş’da Düvel-i Muazzama bile başaramamıştır. Yıllardır Kürtler’in arasına giren Ermeni militanlar dahi avucunu yalamıştır. Akılımıza kimsenin ihtiyacı yok ama bunu bir kişi başarabilir: Biz veya bizden görünenler. Görmüyor musunuz Başbakanı Türkeş Bey’e ve Atatürk’e sığınıyor. Şöyle veya böyle, şu veya bu telâkkilerle bu zihniyete rey veren ülkücülere yazıklar olsun. Cepheye çekilmek isteniyorsunuz. Partinizle ufak-tefek meseleleriniz varsa bunu ap-açık bölücülüğü teşvik edenlere, sırf düşüncenize inat olsun diye rey veremezsiniz! Bu zihniyete rey vermek sizi ortaya sürmek milletimize karşı en büyük saygısızlıktır. Sizden görünüp AKP’de politika yapacağınıza daha dürüst hareket ederek Ertuğrul Kürkçü gibi olun. Bizden görünenlerin yanında Selahhittin Demirtaş daha evlâdır. Din iman oyununa gelmenin de mânâsı yoktur. Kurban olsunlar İslâm’a.. Muhabbetle..