Belen Hatay’ın 1990’larda ilçe olmuş en önemli merkezlerinden biridir.10 köy ve 7 mahalleden ibâret olan bu ilçenin sanırım 30.000 civârında nüfûsu vardır ve yazın yaylıklarla birlikte bu rakam iki katına kadar çıkmaktadır.Yaylalık, diyorum çünkü Belen merkezi 500 rakımlı olmasına rağmen belki dünyanın en engin yaylasıdır.Yazın kavurucu sıcaklığında burada terlemeden uyuyabilirsiniz.İlçe tamamen Türkmenler’le meskûndur. Belki yine “Bu işi neden öne çıkarıyorsunuz”diyenler olacaktır ama artık yetmiştir, “aman aman alınmasınlar” diye Türklüğümüzü ifâdedenimtinâ ede ede aslımızı unuttuk. Hattâ bizim yiğitliğe özenen bazı delikanlılarımız bu coğrafyanın sahte kabadayılarına özenerek bizim de “aslınımız bilmem nereden gelmedir”diye sırıtmağa başlamışlardır. Birgün Hatay’ı kucaklayan Amanos ve Kurt Dağları’nın Türkmenleri’ni yazacağım;ama Belen’de şu anda bile Türk’ün dışında kimse yaşamaz.İlçe merkezi silme Avşar,köyler ise çoğunlukla kendinlerine “Aydınlı”diyen bu milletin asli ve kurucu unsuru“Yörükler”dir. Hiçbir zaman işgâl görmemiş bu dağlarda birkaç zamandan beri “Peşmerge”bozuntusu,hattâ yediği ekmeğe tüküren insan müsveddelerinin dolaştığına ve asker şehid ettiğine bakmayın.Serhad ve nâmus bekçiliği yapan daha yüzünde yeni tüy bitmiş askerleri kalleşçe avlamak ancak “peşmerge” bozuntularına yakışır.Türk askerinin kendilerine dokunulmadığı müddetçe Hakkari’de çocuklara öyle çikolata dağıtmalarını gösteriş falan da saymayın.Bu iş bu coğrafyada 1000 yıldan beri aynı durumdadır.Kardeşliği bozan evvelâ marksist şimdilerde de İsrail köpekleridir.
1.Cihan Harbi ve Hatay Milli Mücâdelesi’nde de işgâl görmediğini ifâde ettiğimiz Belen 1832’de Anadolu’ya girmek isteyen Kavalalı İbrahim Paşa’nın önünde ordudan önce set çekmiştir.Bir çırpıda Hama-Humus ve Halep ile birlikte tekmil Suriye’yi kolayca elegeçiren Arnavut asıllı ayrılıkçı çocuğu İbrahim karşısında maalesef orduyu iyi idare edemeyen ve Belen’in işgal görmemiş Türkmenleri ile yeterli irtibat sağlayamayan Komutan Ağa Hüseyin Paşa ihânet tarihimizin kara sayfalarından olan Belen Savaşı’nı kaybetmiş; Kavalalı güruhu da açılan yoldan Kütahya’ya kadar bir mânâda elini kolunu sallayarak gitmiştir.
Mutlaka Belen’in aydınları çok eski olmayan bu hâdiseleri bilmektedir.Onlara Hatay’ın Kurtuluş destanını hiç anlatmak istemiyorum.Evvela Antakya-Kırıkhan sonra da Belen ve Yayladağı Türklüğü’nün eğilmeyen dik duruşu ile Dörtyol-Erzin takviyesi sonucu Gavur Dağları’na kadar Akdeniz’i kucaklayan toprakları vatan topraklarına katlamaları başlıbaşına bir destandır. OsmanlıKanunnameleri’nin”Yörük la-mekândır, ta’yini toprak olmaz, herkan dedilerse gezerler” artık eskimiş bir yasa olduğu “Yörükân”ın kaynağı kabul edilen Bozoklar, Üçoklar, Avşarlar, Döğerler, Harbendeliler, Ağaçeriler, Varsaklar ,Kınıklar, Bayındırlar, Beğdililer ,Bayatlar’ın çetin mücâdeleleri sonu ıspatlanmıştır. İsterseniz tek tek aşiret ve oymakları da sayayım, hattââileleri de ortaya koyayım. Gerçi bugünkü kanunî soyadlarınızı bırakıp önceki âile, boy, cemaat adlarını şöyle bir sorup sual ederseniz kendinizi mutlak bir asâletin içinde bulacaksınız. Bilkiniz ki geçmişi olmayanın geleceği de olmaz. Bu işleri hafife ala ala ne hallere düştüğünüzü “nâsihat” dinlemezseniz yeni “Kavalalılar” ile yüz yüze olacağınızı unutmayın. İbrahimyolunda devlet düşmanı olan kahpelerin kapınız önünde fırsat kolladığını da akıldan çıkarmayın.
“Kısa kes.Ne diyeceksen de” diye düşünenlere gelince. Sözlerimin il muhatabı “İslâmla aldatılanMüslümanlara”dır. Maalesef böyle edebiyata herkesin karnı doymuştur ama “YörükanTaifesi”nin hâlâ oyunun içinde olduğunu üzülerek görüyorum. Düşünemiyorum ki sizin adınızı bile ağzına almaktan imtinâ eden ve bugünlerde Dıyarbakır’da “Büyük Oyun”nun orta perdesini aralayacak Sayın Başbakan’ın partisinin içinde ne işiniz var? Yâni sıradan tenkitler ile beni kandıramazsınız!Yapılan bir çok şey çoğunluk iktidarı olmanın icaplarındandır. Ülkede devlete ait satılmadık bir karış emlâk ve yatırım kalmamıştır. Bankalarımız ve özelleştirme adı altında haraç-mezat satılan kamu iktisâdî kuruluşlarının satışından elde edilen üç beş kuruş da sizin hâneye girdiyse ne oldu? Yabancılara toprak satışlarının %85’i AKP döneminde yapılmıştır.Bunun çoğu da 2008’den sonradır. Turistik amaçlarla satılan Muğla ve Antalya illerinden sonra 3 milyon 800 bin 575 metrekare arsa satışı ile Hatay İli üçüncü sıradadır. 2008 rakamlarına göre Türkiye çapında bu satışların 2 milyar 370 milyon 800 bin 295 TL olmuştur. Yabancılara toprak satışı önceden %5 iken sanıyorum şimdilerde %10’a çıkarılmıştır. Demek ki en az 80 milyon metrekare vatan toprağının satılması hedeflenmektedir.
Dağınız taşınız satılmıştır da haberiniz yoktur. Antakya tarafında bu kap-kaç daha fazladır. Bugün Harbiye’yi çıkınca zavallı Türkmen çobanlarının otlakları vatandaşların bilmediği kişiler tarafından “sadece tapu”olarak yüksek paralarla satın alınmıştır. Gizli elleri elbet devlet biliyor; lâkin sizler hâlâ bu işleri yapanlara iyi gözle bakabiliyor musunuz!
Bizim “Hatay Yörükleri”nden neden Antalyalılar gibi tutkunluk olmadığının izâhını yanlış düşüncelerimiz ve kararlarımızda arayacağız. Özellikle “Belen Aydınlıları” bir oy bile saptırmadan MHP’ye vermek zorundadır. Şuveyâ bu telâkkilerden vazgeçmelisiniz!Ne istiyorsunuz da omuyor? Şöyle bir birleşin, kucaklaşın ki yanlış gördüğünüz işleri ortadan kaldırmak için hakkınız olsun. Ben biliyorum ki Belen’in ve özellikle de “Aydınlılar” ınoturduğu, yaylacılardan üç- beş faydalandığı Halil Bey Mahallesinde çamurdan geçilmezdi. Daha 1995’lerde bir damla su bulunmaz bu ihtiyaç derelerden traktörlerle bedeli mukabili sağlanırdı. Şimdi sokaklar tertemiz parke taşı, herkesin musluklarından temiz içme suyu akıyor. AKP’li belediyeler gibi iktidarın avantası ile değil sizin çocuklarınızın bile en az 20 yıl ödeyeceği İller bankası kredisi ile genel kanalizasyon çalışması devâmediyor. Tabii bir seçim öncesi AKP’nin sözüm ona “Ülkücü AkislamcıBelediyesi” zamanında mahallelere vatandaşın kendi parası ile döşediği Q100 mm. İnce pis su boruları da sökülüp atılacak. Ovadan su getirmek için her su abonesinden toplanan 200 lira para ise o dönem buharlaşan sizin çocuklarının ekmek parasıdır.
“Yörükler” bumlletin aslî unsuru olarak yine de AKP diyeniniz varmı? Vallâhi çok ayıp olur? Sahi Sayın Başbakan vatan toprağımızda kendilerinin Musevî tarikatından olduğunu söylediği Barzani ile ne işivar? Size neye gelmiyor? Nasıl olsa “Din iman ayağına kandırıyorum” diyor değil mi? Yâni onlar İslâmcı da MHP din düşmanı mı? Aradaki fark MHP istismar peşinde değil, gerçekİslâmcı.. Yâni yalan mı söylüyoruz ?Tıpkı dış düşmanlarımız gibi “Mesele” diye diye ülkenin sahiplerini ikinci duruma bunlar düşürmedi mi? Geçmişte ülkücülere karşı olan Çetin Altan’ların çocukları bile ülkede bir “Türk Meselesi” oluşturulduğunu ve yeniden “Milli Mücâdele” yıllarına döndüğümüzü yazıyorlar. Tarihçiler,”Bir takım insanlar kimliklerini ifâde edecek diye biz Türklüğümüzü fedâ mı edelim,” diye haykırıyorlar. Biz bu yetişkin insanlardan daha mı akıllıyız?”. ”Galiba MHP son çare” sözlerine kulak verelim. Kalın sağlıcakla “Taife-i Yörükan”..