Son zamanlarda sayın başbakanımızın söylediklerin- den pek bir şey anlaşılmadığı için şu meşhur “Van Fetvası”nı bugün de irdelemeye devâm etmek istiyorum. Sanıyorum ki Van gibi bir mekanda bu sözler özellikle sarfedilmiş, bir takım yerler ve kişilere mesaj verilmek istenmiştir. Meselâ merak etmişimdir ki, Nutuk’ta da yer aldığı üzre “Sivas Kongresi” öncesinde Amerikalı gazeteci M.Kemal’den ne için ivedelikle Van’ı görmek istediğini ifâde etmiştir? Karabekir’e göre Sarıkamış’da ihânetlerinden ötürü Rus ordusu ile birlikte bugünkü Erivan’a çekilen Ermeniler’den sonra buralarda dağlar, ovalar ve köşe başlarında Türk şühedasından başka kimse kalmamıştır. Hattâ o zaman Van havalisi ve özellikle şehir merkezinde bir tane aşîret mensubu bulunmamakta olup, Amerikalı’ya kötü vaziyeti göstermemek için Gazi, Karabekir Paşa’ya “Biraz aşiret getirin” tâlimatını vermiştir.B u gerçek dolyasiyle kendisi bir Abdülhamid devri insanı olan Bediiüzzaman ölünceye kadar Van’da cemaat yapamamış faaliyetlerini güneydoğuya doğru, daha aşağılara kaydırmıştır. Tarihimize “Yalan tarih” deyip “Derviş Vahdeti” tarihi yazmaya çalışanların pek etkisi altında kalan başbakanımız işte böyle derinliği olan bir mesele için birilerine bir şeyler de söylemek istemiş olma ihtimali pek yüksektir.
Geçen yazımda biraz da dağıtarak anlatmaya çalıştım ama vallâhi ben dahi bu işi anlayabilmiş değilim! Muhatabı,sâhibi,çerçevesi,niteliği,gelmişi ve geçmişi çok muğlak olan,fakat üzerine basa basa “Siyasi Kürtçülük” ile eş görülen şu “Siyasi Türkçülük” nedir ? Meselâ devletin tehlikeli olan bu görüş mensupları ile de bir “Müzakere”si var mıdır?Yahu Allah rızası için kim bunlar? “Ortanın Solu”ndan ekmek çıkaramayınca yeniden Atatürk’e dönen CHP mi?Yoksa yıllardan beri aksak topal yürüyen,görüşleri ve amaçları belli olan MHP’liler mi? Yani “düşman”ın bir tabanı,birkaç taraftarı olmaz mı? Eğer muhatap ben veya bana benzer birkaç aydın ise ben anamdan doğduğumdan beri; sınırları, çerçevesi, mânâsı altı ve üstü ne olursa olsun “Siyasi Türkçü”yüm.. Yani insanlara fikir ve düşüncelerinden ötürü “zencir”mi vuracaksınız ! Benim veya benim gibi olanların şahsi fikirleridir size ne? Bu fikirler isteyeni bağlar istemeyeni de bağlamaz! Tabii ki son cümle tüzel kişilikler için de geçerlidir.
Anlatılmak istenenin bu olduğunu hatta aykırı görüşlerimizden ötürü bana kızacaklarını da sanmıyorum.Çünkü bugün Akislâm içinde dans eden düşünce kuruluşlarından birinde 30 sene önce verdiğim konferansta daha ileri görüşlerimiz bile pek ilgi toplamıştı.Bugün bile başbakanın “ Akâile” sinde binlerce “Türkçü”bulunmaktadır. Hatta kasıt yok ise “Siyasi Kürtçülü”ğün muhatabı olarak karşıtları ise aldıkları %50 oyun %90’ı bu adrestedir ve bu bomba elbet birgün patlayacaktır..
Ama mesele bu da değildir.. Ben iddia ediyorum ki, eğer plânlı ve projeli bir talimat yoksa Tayyib Bey çok eskiden beri ayet ve hadislerle dinde yeri olmadığı iddiaları ile “milliyet” mefhumunu yok ederek Türk Milletini kimliksizliğe götürmek isteyen malum çocukluk ve gençlik yıllarının serüvenlerini devam ettirmek kabilinden, üzerinde çok düşünülmeden edilmiş laflardır, demek bile mümkündür..
Bu durumda olsa olsa, eskiden beri Sovyet yanlılarının başına ekledikleri “Turancılık” gibi bunlar da “Irkçılığ”ı kasdetmektedirler. Ne yazık ki bizim gibi “İslâmcı” olan pek çok arkadaş da bu oynuna düşmektedir. Esâsında yerli-yabancı; fakat özellikle Arapça sözlüklere bakın “Irk” deyiminin bizim dilimizde tam karşılığı yoktur. Çünkü bir lisandaki ihtiyaçları kültürler yaratır. Kaşgarlı’ya göre bizim tarihimizde Türk kabile ve kavimleri gerçekten saymakla bitmez ve sayısını ancak ”Allah bilir” ama; Arap ve diğer kültürlerdeki gibi asalete dayalı çatışmalar, kabile asabiyeti kültür tarihimizde yaşanmamıştır. Bu sebeble ne Arapvari kabilecilik ne de Durheim’in anladığı şekilde ırk sürtüşmemiz olmamıştır. Bizdeki mücadele herşeyde daha ileri anlamında İslâm’da bile Yavuz Selim- Şah İsmail ve Özbek Ebu’l-hayr da olduğu gibi kahramanlıkta rekabettir.. İyi Arabî bir lûgata bakınız Kabail’den gelen kabile bu lisanda “Kafatası” demektir.Yani esasında Türk Milliyetçiliğinde “Irkçılık”arayanlar,başkanımız gibi bühtanda bulunanlar her şeylerini izah ettikleri Arap kültürünün Efendimiz zamanındaki aksü’l-ameline bile baksınlar.Aynada kendilerine bu aklı verenleri ve beynelmilelcileri göreceklerdir.
Bir kere Türk kültür yapısı ve devlet hayatı ırk üzerine bir politika yürütmeye müsait değildir.Çünkü Türk devlet yapılarının tamamı çok milletli olan imparatorluklar üzerine bina edilmiştir. Cumhurbaşkanlı forsundaki 16 yıldızın ifâde ettiği oluşumlar birer imparatorluktur.Fazla uzağa gitmiyelim Gazneliller bir Türk İmparatorluğu olarak bir haneden devletiydi.Yani milleti teşkil edenlerin çoğu Türk olmadığı halde kimse devlete unsurlar devleti olsun dememiştir.Hazar ve Babur İmparatorlukları da böyle olup üstelik birici de idâre eden Mûsevî idi..Tamamen Osmanlı kültür tesiri ile tanzim edilen Cumhurbaşkanlığı forsunda yer almayan; herşeyi ile Türk Şah İsmail’in Safavî İmparatorluğu ve adı bile Türk olan El-Türkiye veya Mısır Memlukluları tamamen bir hanedan devletiydi.Ne Osmanlı’dan evvel ne Osmanlı devrinde Mısır’da Türk ve Türk olmayanlar kavgası olmadığı gibi devletin Türk karekteri bugün tamamı elimizde bulunan devlet kayıtlarında sorgulanmamıştır. Osmanlı’da da böyle değil mi ?Belki Arap nüfusun sayıca fazla olduğu dönemler de olmuştur; ama Lavrens’e kadar kimse bırakınız Osmanlılığı, henedanın öyle yaratılmakla şeref duyduğu Türklüğü, isyanın bahanesi olarak ileri sürmemiştir..Vallahi kimsenin canı sıkılmasın ama bu ülke ve Türkler’in idare ettiği ülkelerde Türklüğün bölücü ve parçalayıcı bir unsur olduğunu bir zamanlar idâresinede Türklüğün yarısını barındıran Ruslar da dahil, hiçbir düşman bile ileri sürmemiştir.
Türk Milliyetçilerinin ve Atatürkçüler’in “Irkçı” olmadığını tabii ki herkes gibi muhterem başbakanımız da bilmektedir. Hasbelkader yarın reyleri düştüğü zaman en evvel sırt çevirecekleri insanlar tabiî olarak siyasi veya siyasi olmayan ”Kürtçüler”dir. İşte o zaman yine bizleri yanlarındaki dostlarımız ve kardeşlerimiz arasına davet edeceklerdir.Yani el-insaf yahu! Doğuda birileri hakikaten insanlık dışi bir muameleye tabi tutulmuşsa o insanlara Türk milliyetçileri karşı mı çıkmışlardır. Ezilen, horlanan, aşağılanan kim olursa olsun onun yanında yer almayanın “Dişi Şeytan” olduğunu başkalarından mı öğreneceğiz?
Esasında bütün korku nerede biliyor musunuz? Klâsik Türk Milliyetçileri ile ötede beride aldatılmış,gerici solun ilerisi ve berisinde kullanılmış “Atatürkçüler”in sür’atle birleşmesindedir.Bugün tabanda muazzam bir MHP-CHP kaynaşması vardır.Zaman zaman Tayyib Bey iki partinin birbirine kuyruk olduğunu ifâde ediyor ama hiç tahriklere kapılıp oyuna gelmeyin.Türk Milleti Atatürkçüdür;bu vazgeçilmez inanç onun istiklal ve hür yaşamak laik ve demokrat kalmak ülküsünün ta kendisidir.Yola devâm istikamet doğrudur…Varsın olmayan “Irkçılar, Zavallı Turancılar, Siyasi Türkçüler alınsın.. Türk Milliyetçilerinin böyle “Siyasi”,yani paravana ve laçka olmuş ithamlarla zerre kadar ilgisi yoktur.Biz tertemiz Müslüman ve o derece de tertemiz Türk milliyetperverleriyiz. Sağlıcakla kalın.