Bizim Başbakanın artık işlerine akıl erdirilemez olmuştur. Tam Turgut Özal’ın bayy pass sonrası ruh hali. Maşallah her konuda uzmanlar gibi laf ediyor. Allah aşkına Hasan Sabbah ile Hocaefendi hareketi arasında ne gibi münasebet var. Bir kere biri kültürel ve inanç siyaseti, diğeri sadace inanç ve militarizm üzerine kuruludur. Yani “Hocaefendi” hareketi ülkenin ve dünyanın birçok yerinde, Başbakan’ın da Selçuklular’ı işaret ederek sui’kast imasında bulunması, doğrusu bizim bilmediğimiz birşeylerin gündemde olduğunu mu haber veriyor ? Yoksa Başbakan “Haşhaşiler”den habersiz mi?
“Haşhaşiler”konusunda bugün adam gibi yayınlar ve çalışmalar var. Farhat Daftaray dünyaca ünlü bir uzman.. Çalışması “İsmalilik” adı altıntında Türkçeye çevrilmiş. Yerli kaynaklardan Abdülbaki Gölpınarlı’ya iyice bakmak lazım. Siz o Arabî kaynakları boşverin.. İşleri güçleri kendi ırklarından olmayanlara kin kusmak.. Sanırım bizim dinî camianın itibar ettiği bilgiler de buralara dayanıyor.. Halbuki “Haşhaşilik” veya “İsmalilik”dini bir hareket olmaktan çok siyasi ve kültürel bir harekettir. Ama bizim “Sünnî Araplık”da din ile siyaset ve Arap kabileciliği iç- içe saklandığı için bu yüzünü nedense göremeyiz. Onun için Arap kaynakları oldukça sakattır. Daftaray kendilerinden biri ve tarafsız bir bilim adamı. Abdülbaki Hoca’ya ise söylenecek hiçbirşey yoktur.
Şahsen sayın Başbakan’ın söylediklerine bir mana veremedim. ”Haşhaşilik” 11.yüzyılda Hasan Sabbah tarafından kurulmuş “Müfrit Şii” kaynaklı bir tarikat. Bir ölçüde siyasi anlamda olmasa da Selçuklular’ın “Müfrit Sünni”liğinin karşılığı. Belki bu “İfrat” kelimesini tenkid edeceksiniz ama özellikle Sultan Tuğrul ve hatta daha aşırı şekilde Alparslan böyle değil mi? Bunlar hiç namazdan kalkmazlarmış? Hele Alparslan o derece “İmam-ı Azam”a bağlanmış ki “Şafiler”i bile sevmezmiş. Bunlar bizim kaynaklarda yazılıdır. Tam olmasa da tabii olarak “Haşhaşiler”de Selçuklu’ya tepki vardır.. Bunun birçoğu sır bu sebeplerle katledilmiştir.
Farslar’ın “Mütekeyyifat” dediği “Haşhaş” biz de hep “Esrar”ı çağrıştırır. Yani Hasan Sabbah taraftarlarının böyle nitelendirilmesine rağman öyle oldukları da söylenemez. Hazar Denizi kenarında erişilmesi güç olan bir dağın tepesindeki “Alamut”da önce bir kale devleti kurmuşlar ve sonradan bu iş İran’ın birçok yerine ve özellikle Suriye’ya yayılmıştır. Bugün İsmaliliğin penceresi “Şark”a açıktır.. Suriye’de sanmam ki taraftarı kalsın. Çünkü yakın zamandan beri “Nusayri” dedikleri “Arap Aleviliği” olarak belki nitelendirilebilecek hareketle bunların zerre kadar ilgisi yoktur. Bir kere “İsmalilik” belli ırka bağlı değildir. Zaten Sabbah’ın da milliyeti pek bilinmez. Lakin bizim Hülagü’nun tarihten sildiği “Alamut” efsanesi içinde sadece “Suikast” değil kültür de ağırlıklı olarak vardır. N. Tusi Alamut’un ortadan kaldırılmasından sonra buranın dünyaca ünlü kütüphanesinde çalışmış ve bize ürünlerini nakletmiştir.
“Hocaefendi” inanış dünyası “Bediiüzzaman” üzerine kuruludur. Zaten Fethullah Hoca’nın da Said Nursi’nin son talebelerinden olduğu bilinir. Hareketin kültürüel boyutunun “Türklük” motifleri üzerine kurulu olduğu legal çalışmalardan görülmektedir. Siyasi hele hele illegal boyutu üzerinde peşin bir hükümde bulunmak mümkün değildir. Çok çok 1.Meşrutiyet öncesi adı Said-i Kürdi olan malum şahsın menşenin “Kürd” olmasına karşılık, ”Hocaefendi” mayası iyi olması gereken bir “Türk”tür. Fakat vitrinde “Türklük” eğilimleri görülse de açıklanmış fikriyatında böyle berrak fikirler yoktur. Sanırım daha ziyade “İmparatorluk” düşüncesinden kaynanlanan hafif bir “Anasır” siyaseti seziliyor. Bu noktadan hareketle acaba bir “Padişah” veya “Sultan”mı olmak istiyor diye düşünülüyor ama belki aklından geçiyor.. Amerikan’nın rızası ve iknası şartı vardır ki buna da “Hocaefendi” ömrünün yeteceğini sanmıyorum. Zaten başka bir başka “Hocaefendi” de ancak yıllar sonra olgunlaşır. Gerçi siyaset uzun soluklu iş derler lakin çok uzak hedeflerin bir adı da “Hülya”dır..
Bütün bu izahlardan sonra “Hocaefendi” bir “Hasan Sabbah” olabilir mi? Hiç böyle bir şey mümkün mü? Sonra bugünkü dünyada böyle bir şeye kim müsaade eder? Öyle şartlar var mı? Hoca’ya kaleyi nerede bulacaksınız? Velhasıl Sayın Başbakan daha evvel fetva makamı ilan ettiği Hocaefendi’yi şimdi “Sabbah”ın koltuğuna oturtması çok gülünçtür. Hele hele dünyaya sükûnet ve diyalog çağrısı yapan “Hocaefendi” hareketinin tereörist bir hareket olarak olarak nitelendirilmesi eşyanın tabiatına aykırıdır. Kaldı ki bir türlü “Türk”adını ağzına almayan bir Tayyip Bey’e karşı “Gülen” hareketinin hiç olmasa kültür açısından “Türklüğü”özendirici çalışmalarını takdirle karşılamamak mümkün müdür?
Çamur atmaya gerek yok “Hocaefendi” hareketinin görünen yüzünde Başbakan’ı doğrulayıcı en ufak bir emare yoktur. Şahsen görünmeyen kısımlar için de tahminde bulunmak çok anlamlı değildir. Devletin bütün imkanları AKP’nin elindededir, madem “Sabbah” kadar tehlikeli bir “terörist” örgütle karşı karşıyayız o zaman bu tehlikelerin açıklanması gereklidir. Öyle oy ve boy hesapları ile bir takım insanları ipe çekmek devlet ciddiyeti ile bağdaşmaz. Bellidir ki bu hareket önce kendilerine toplu oy sağlarken şimdi karşı karşıya kalmışlardır. Asabiyetteki doz yüksekliğimnin de sebebi budur. ”Hocaefendi”cephesinin bu talihsiz “Haşhaşi” benzetmesinin altında kalabileceğini sanmıyorum. Hoş kalın..