Ali BADEMCİ
Rıza Aydın’ı siz tanımazsınız! O şimdi yaşı kemâle dayanmış bir Alevî dedesi. Birçoklarına karşılık “Kızılbaş” olarak adlandırılmayı çok seviyor. Adana’da bizden sonra gelen kuşaklar onu “Sıvaslı”olarak bilir ve tanır. Aynı zamanda Pir Sultan Derneği’nin yöneticilerinden. Derler ya”Şeyh Uçmaz Mürid Uçurur”.. diye.. Ben de bugün bu ilginç kişiliği “Uçurayım” dedim. Nasıl olsa tarihimiz ve kültürümüz “Uçan ve Kaçanlar”la dolu değil mi? Bir kere adını tıpkı Atatürk’ün babası gibi 12.İmamdan alan Rıza Aydın tam bir Türk. Bizim ölçülerimizde bir Müslüman olduğu söylenemez. Lâkin kitabı ve defteri olmayan kültür dinimiz “Şamanlık” ve “Kam”lığa kendisini yakıştırabiliriz. Gençliği Marksist-Leninist–Komünist militan. Alimallah 1980’den önce eline geçsek bizi havaya uçuracak, cesedimizi de bir köşeye atacak.İşte size her ülkücü gibi köşe başında yatan bir Anadolu insanı daha.. Ne de olsa kardeşi kardeşe kırdırmışlar.. Lânetliler..
Rıza Aydın Adana’da ikâmet eden bir Şarkışlalı.. 1953 yılında orada doğmuş.. Baba tarafı “Dede” .. ”Acırlı” Türkmen boyundan.. Anne tarafı da sanırım aynı ve kökleri Şah İsmail’e kadar çıkıyormuş.. Annenin resmini gördüm çok heybetli bir kadın.. Ama nedense her Türk kadını gibi çok akıllı çocuk doğurmamış.. Savaşçı yetiştirmiş, lâkin hiçbir şekilde “Kaatil” olduğunu sanmıyorum.
Rıza Adana’nın meşhur “Borsa Lisesi”nden iyi bir “Dev-Yolcu” olarak mezun olmuş. 12 Eylül’de “Gizli örgüt kurmak” suçundan 5 yıl ceza yemiş ve içerde bu sefer “Troçkist”olmuş. Tahliye olmaya yakın Kenan Evren için protesto eylemlerine katılmış ve bütün ısrarlara rağmen “Pişmanlık” beyanında bulunmadığı için 1 yıl hapis daha yemiş ve onu da yatmış çıkmış.. Vukuatlı adam.. 1980 öncesi bomba imal ederken elinde patlatmış ve bir elini kaybedince “Çolak”olmuş.. Bu arada at yok – avrat yok kabilinden “Sünni” bir hanımla evlenmiş ve onunla da geçinemeyince boşanmış.. Şimdi “rahipler” gibi bekâr kendini “Dedeliğe-Dervişliğe” vermiş ve ilim peşinde.. Bana güzel yazılar atar, okurum.. Bunlar çeşitli gazete ve dergilerde “Dolu-dolu”olduğu için hep yayınlanmış..
“Şarkışlalı Kızılbaş Rıza”yı geçen yıl Adana Kitap Fuarında tanıdım.. Kitap imzalattı ve uzun görüşmeler yaptık.. O gün-bugün yakın görüşürürüz.. Hatır için bile bir kere “Cumaa”ya götüremedim. Anladım ki biraz “Ateistlik” de var.. Hergün bir torba eski kitapla gelir.. Oku,oku bitmez.. Walter Hınz’ın “Ümmül Kitabı”nı onun vasıtası ile tanıdım. Önemli bir Alevî kaynak.. Şah Tahmasb’ın “Tezkiresi”ni de öyle.. Hele Safevi Komutanlarından vaftiz edilerek Hiristiyan olan “Don Juan” adlı hatıra kitabı modern tarihçilerin kullanmayı ihmâl ettiği bir belge demeti.. ”Ebu Bakri Tıhranı, Hasanı Rumlu” başlıbaşına birinci kaynak.. Mürsel Öztürk’ün eksik tercümelerini de onunu ikazı ile öğrendim.. Osman Turan’ın eski harflerle çevrisini karşılaştırdığım da buna canlı şahid oldum ki.. Mürsel’in bahanesi dahi trajik.. Adeta saray tarihçiliği.. Önemli yerler kırpılmış.. En son Hüseyin Hüsameddin’in “Amasya Tarihi”ni “PDF” olarak temin etti ki bu bir şaheser.. Fotokapiden kitap yaptırmış.. 8 Cild 27 lira.. Her tarihçinin ve kültür erbabının baş ucu eseri.. Adı ile çok ilgili değil.. Tavsiye ederim bu kısma takılmayın.
Şimdi “Kızılbaş Rıza” gelir bu yazıdan haberi yok.. Bakalım bugün çantasında ne var.. Bazı hususlar için “Osmanlı Kanunnameleri”ni görmesini tenbih etmiştim. Adam ev ödevi gibi çalışmış sanırım bulduklarını eski-yeni yazı demeden getirir.. Ah bir de benim önümde şu “İflas Etmiş İdeolojileri” göklere çıkarıp karnımı ağırtmasa iyi olur ama duramaz ki.. MHP’ye oy vermeye de çok rızalığı yok. Kötü sakalılara kafayı takmış.. Herifler gebermiş cesetleri ona kalmış.. Ne işe yarayacaksa.. ”Orhun Yazıtları”nı kavradı.. H.Namık Orkun’un “Türkçülüğün Tarihini” tavsiye ettim ama kendisinde evvelce varmış.. Ali Şir Nevai’yi bilmiyor.. Fakat Alp-Er Tunga’nın farkında.. Mutezile’ye yakın görüşleri olan “Emir Timur”u Alevî sanıyor.. ”Biz Ehli Sünnet Velcemaatız” dediği halde. Fakat Emir’in dünyasına intisab etmiş..
Geçen bana bir “Nüfus Hüviyet Cüzdan” fotokopisi gönderdi.. Amanın “Dini” sütununda “İslâm”, ”mezhebi” sütununda ise “Türk” yazıyor. İlginç değil mi? Başka böyle kimlikler de bulmuş ama henüz getirmedi.. Hele bir getirsin de öyle bir yazı yazayım.. Kimlikler 1931-1939 dönemine ait.. Bilenlere sordum ”Acaba o zaman öyle miydi” diye.. Doyurucu cevap alamadım.. Olgunlaşsın yazalım.. Belki sayın Bardakçı’ya da gönderirim.. ,Fazla okuyucuya ulaşsın..
Evet işte böyle.. Gerçekten ”Şeyh Uçmuyor Ama Müridleri Uçuruyor”. Ondan büyük olduğum için “Müridi” sayılamam.. Çünkü “Komünist”değilim.. Asla “Ateist”olamam.. Hatta “Şaman” da olamam.. Fakat “Komünistlik” gibi kötü huyları olamasa onu seven bir adamım.. Türkçülüğü ve kültür dostluğuna doyum olmayan bir adam.. Şah İsmail kadar da heyacanlı.. Haydar’ı doğrattırmamak kaydı ile Özbek Muhammed Şeybani’nin de kafasını kestirmeyip, ”Şarap” kadehi yaptırmayacağız.. Hadi eksikliklerimizi giderip birbirimizi tanıyalım.. Kesinlikle “Mustafa Kemal”de birleşelim.. Sağlıcakla kalın…