Ali BADEMCİ
Pek yanlış olarak “Türkistan”denildiği zaman hep aklımıza “Orta Asya”gelir de ,”Orta Asya”denildiği zaman “Türkistan” gelmez. Gerçi biraz da doğrudur çünkü “Orta Asya”da yeralmayan “Doğu Türkistan” gibi büyük nüfus ve yurt buranın bir hayli dışındadır. Bunun gibi Kazak bozkırları da “Türkistan” olduğu halde “Orta Asya”değildir. Bu sebeble bu “Orta Asya” deyimi biraz da Türklük çağrışımlarını önlemek için icad edilmiştir.Özellikle Sovyetler devrinde “Türkistan” deyimi yerine tamamen coğrafi bir mefhum olan “Orta Asya” adını kullanmışlardır ki Avrupalı şarkiyatçılar da öyledir. ”Doğu Türkistan”adını ise bugünkü Çin egemenliği ağzına dahi almamakta onun yerine “Sinkiang” gibi bir başka vatanı çağrıştıran deyimi kullanmaktadır.Hatta burası “Ergenekon”un arka bahçesi ve Türk ırkının dünyaya açıldığı ilk pencere olmasına ve 40 milyon Uygur’u sinesinde barındırmasına rağmen.
Türklüğün umumi merkezi Anadolu ve İstanbul’dur.Burada sadece 1000 yıllık Osmanlı meskukatı değil bütün Türkler’in malı olan eserler orijinal hali ile muhafaza edilmekte ve Türklüğün Türkistan’dan taşıdığı kültür Anadolu’nın her yerinde kendini göstermektedir. Tabii Anadolu’dan sonra en önemli siyasi ve kültürel varlıklarımız İran ve Turan’dadır. Turan’da Buhara-Semerkand-Taşkend-Kaşgar-Delhi-Kazan –Kırım’da bulunmaktadır. Buhara evvela Türk Moğolları sonra da Sovyetler devrinde tahrib edildi. Kazan ve Kırım da öyle.. Tebriz’de iyi bir etten duvar var lâkin taşrası mahvedilmiştir. Sanıyorum Hindistan ve Kaşgar da öyledir.
Bugünkü Türkistan’da tarih yeniden yazılıyor.Özellikle Özbekistan’da muazzam bir “Yazım”kültürü inkişaf etmiş. Hatta âile şecerelerini ve hatıralarını eskiden olduğu gibi para ile yazan “Yazıcılar”bir meslek gurubu oluşturmuş. Yeterli olmasa da Avrupa’yı takip ediyorlar. Türkiye’de çıkan eserleri görüyorlar.20.yüzyıl devlet arşivi bizim gibi “Anti Sovyetçiler”e kapalı.. Fakat halkın zoru ile Türkiye’den öğrenilen meselâ “Basmacılar”bizim gibi ders kitaplarına kadar girmiş. Fakat “Enver Paşa”bahsi yok.. Geçen yüzyılda “Selçuklular”ı bilmiyorlardı.. Şimdilerde “Müfredat”da yer alıyor. Miliiyetçiliğin terennümü serbest lâkin yazılması hâlâ “Faşizm” diye nitelendiriliyor. Çok doğrulayıcı bilgiler alamıyorum,hatta birbirini tutmuyor ama %25 insan Türklüğün farkında.. Tabii olarak Türkiye’de bu oran siyasete yansımasa da “Atatürkçülük”sebebiyle bir hayli yüksek. Kötü niyetli azınlık bir ayrılıkçı gurubun dışında Türklüğün önünde eğilmeyen yok.
Özbekistan’da Taşkend eski fikri ve sosyal erozyonun etkisi altında. Sovyetler’den önceki “Moğol” rüzgarı durmuşsa da onun yerine dile-kültüre-hayat tarzına “Rusluk”iyice sinmiş. Sanırım Moskova ve Ukrayna gibi “Votka”sız sofraya oturan yok.İslâmi inançlar tel ipliği ile bağlı.. Bizim “Âlime”, kendilerinin”Alîme”si “Olima”ya çevrilivermiş. Düşün ki aklına gelsin. Aşağı yukarı bütün şahıs adları böyle Rus fonetiğine göre tanzim edilmiş. Taşra tabii olarak eskiden olduğu gibi Taşkend gibi değil. Fergana Vadisi’nde hala Karahanlı Türkçesi’ne yakın bir lehçe kullanılıyor. İslâmi inançlar tarikat boyutlarında.. Hatta bana ifâde edildiğine göre “Basmacılık” Ahmed Yesevi’nin görüşleri ile yeni bir ekol yaratmış. Özellikle Namangan ve Margılan ciddi kültür merkezleri.Yazyavan gibi bir kasabada iptidai şartlarda basılsa da yayımlanan kitaplar bana kadar ulaşmıştır. Özellikle Margılan ve taşrası sanki “Bozkurtlar Yuvası”…
Bütün tarihi güzelliklerine rağmen Buhara ve Semerkand ölüm uykusunda.Her taraf “Tacik” kültürü kokuyor.Ne yazık ki 1000 yılda buraları bir İstanbul yapamamışız.Canlı Türk kültürü yerine cesede dönmüş İrani-Tacik kültür hakimiyeti sebebi ile sanki kendinizi “Fars Körfezi”nde sanırsınız.Buhara Emareti tarihe karıştığı halde Mangıtlar ve hatta Karluklar’ın bile günlük hayatta “Tacikçe” konuştuğu ifâde ediliyor.Çok evlilik gibi Farisi inançlar yüksek yerlerde hala geçerli imiş..Başka şeyleri söylemeye gerek yok.Semerkand içi de böyle..Değişen bir şey yok…Fakat taşrası olan Cizzak ve Kaşkaderya öyle değil..Türk kültürü fukaralıkla birlikte ve İslâm’la el-ele dimdik ayakta..
Bütün bunlara karşılık bir zamanların Hıyve Hanlığı toprakları olan eski Harezm ve Karalkapistan’da Ebu’l Gazi’nin Türklüğü ve Türkmenliği ile “Orda’nın Kongratlık”ı yaşıyor.Hatta eski Kongrat yeni Karakalpak dünyası Türk Irkı’nın en güzel insanlarını yetiştirmeye devam ediyor.Velhasıl bugünkü Türkistan’da Türklük Harezm ve Fergana’da en asil şekli ile karşımızda durmaya devam ediyor.
Her görenin mutlaka bilmesi gereken bütün bu bilgileri verdiğime göre oraları görüp değerlendirdiğimi sanabilirsiniz.Gerçekte öyle değildir.Bunlar benim ezberlerimdir.Özellikle Fergana’da bütün köyleri sanırım eksiksiz sayabilirim.1950’den önceki aileleri de öyle..Stalin’dan sonra gerçi canlarına okumuşlar veya Afganistan’a kaçırmışlardır ama yine de lâzım olur diye bildiklerimi unutamıyorum.Muhammed Salih bizim dünyada..Sefer Bekcan gibi Avrupa’da birçok mülteci var..Almanya-Fransa-Belçika-İsviçre ve İngiltere’de dil ve tarih hocaları var..Kendileri ile sık sık görüşüyoruz..Dünyamız genişliyor..
Özbekistan’da da iyi dostlarımız var.. Tarihçi Prof.Kahramon Recebof, yazar ve gazeteci Nabican Bakiyev.. Güzel edebiyatçılardan İsacan Sultanov, Bahtiyor Resulov, Bahtiyor Abdukarimov, Gaybullah Babayar, Hurşid Davron… Avrupa’da Dilci Olima Nabiyeva, Muğla’da Türk lehçeleri hocası Jolibov Eltenazarof.. Sağlam dostlardır.. kendi sahalarında dolu ve bilgili insanlar.. Pek değerli Kırgız dostlarımız da.. Orada da kültür boyutunda Türklük fevkalade ölçülerde.. Kazakistan’da öyle..Türkmenistan’ı hiç bilmiyorum.. Bugünlük de bu kadar.. Sağlıcakla kalın.