Devam eden seçim tartışmaları bir tarafa şimdi de ülke Cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlendi. Malum Sayın Başbakan bir defa köşke çıkmayı kafasına koymuş. AKP oyları her ne kadar 10 puan düşmüşse de hovardalığın önünü almak mümkün değil. Hele Tayyip Bey gibi bir yaradılışa sahipseniz, yani “İnadınız inat”sa mutlaka kafaya konan yapılacak demektir. Kesinlikle bu yönü ile sanki ülkede demokrasi yokmuş gibi, zatı alilerinde esneklik de mevcut değildir. Halbuki “Halk Çocukluğu”ndan Başbakanlık gibi yüksek makamlara kadar ulaşmış insanların genetiğinde böyle “Kralvari” hareket etmek gibi alışkanlıkların olmaması lâzımdır. O zaman millet olarak boyun eğmekten başka çare yok. Öyle, demokrasilerde bağırtı-çağırtı ile ne iş yapmak ne de bozmak mümkün değildir. Eh bizim alışkanlıklarımıza göre “Millet Kuzu”dur; nereye çekersen oraya gider ve gitmesi de lâzım. Yine meydanlara çıkar bir iki “Din-İman” edebiyatı ile, kendinizi biraz da mağdur gösterir, azıcık da seçim kıyağı sağlarsanız, bu iş kesede keklik demektir. Sanıyorum ki tasavvur bu. Sayın Cumhurbaşkanına ise bir makam bulmak lâzımdır ki şimdiden “Rus Modeli” veya “Bayburt Modeli” tasarlanıyor. Lâkin Meclis Başkanı bu işi sakat görüyor. Dolyısiyle geçmiş yıllardan hatırlanacağı üzere bu iş biraz milleti üzeceğe benziyor.
İktidar cephesinin bütün bu tasarılarına karşılık acaba muhalefet ne yapar? BDP’nin durumu az-çok belli ve İmralı’ya endeksli. İmralı serbest kalmak umudu ile AKP seçmenine %7 destek verebilir. Tabii olarak genellikle sol kökenli olan Kürt aydınlarının bu işe çok sıcak bakmayacağı da bir gerçek. Yani fire de verilebilir. AKP %43-45’i Tayyib Bey’in arkasına takabilir mi? Bu ince hesaplarda CHP çok önemli değil! Çünkü reylerin menşei belli. İşçi Partisi de daha şimdiden köküne kadar bu işe karşı. Devlet Bahçeli’nin beyanlarına göre şüphesiz ki MHP yönetimi de Tayyib Bey’in köşke çıkmasını istemiyor. Lâkin bu tavır yeterli midir? Kesinlikle hayır! AKP’den en kolay oy koparacak parti MHP’dir. Çünkü hâlâ bu parti içinde yüzlerce ülkücü fiilen politika yapmaktadır. MHP yönetiminin âcilen yapması gereken iş bu insanları yeniden kazanmak ve AKP kadrolarından çekecek gücü transfer etmesidir. MHP’nin böyle bir imkânı vardır ve ciddiyetle bunu kullanması gereklidir. AKP’nin Suriye ve Kürt politikaları ile yolsuzlukların millete iyice anlatılması gereklidir. Sağ seçmen bu üç meseleye de pek duyarlıdır. Peki, denilecek ki neden mahalli seçimlerde bu duyarlılığı göremedik? Cevabı basittir çünkü bu işi millete doğru dürüst anlatamadık. Özellikle medyada taraftar bulamadık. Adamların adı “İstikrar” a çıktığı için millet hırsızlık ve yolsuzluklara inandırılamamıştır. Benzer daha birçok hatalar yapılmıştır. MHP yönetiminin bunları iyi tesbit etmesi ve buna göre akılcı bir yol haritası çizmesi sonuca en az %20 tesir eder. O zaman karşıda kalan %25-30 oyla bu memlekette kimseye Cumhurbaşkanlığı yaptıralamaz. Şunu vurgulamak isteriz ki MHP fikriyatı AKP karşısında anahtar rolündedir. Yeter ki samimiyetle harekete geçirilmeye çalışılsın. Paslı anahtar ile ambar kapısı bile açılmaz. Bilenmek ve bilgilenmek ile MHP her zaman AKP tabanını kendine celbedebilir. Buna karşılık CHP bir çivi bile sökemez, ancak MHP’lilerden medet bekler.
Tabii ki CHP’nin bu konudaki gerçek fikri de çok önemlidir. Çünkü demokrasilerde muhalefet unsuru iktidar alternatifidir. İçeride ve dışarıda bir takım dengeleri gözetmesi bu bakımdan kaçınılmazdır. Zaten kendini halef sayan muhalefetin söyledikleri ile yapacakları mutlaka farklıdır. Bu sebeble zaten en az dört hizipten meydana geldiği belirtilen CHP’nin gerçek niyetlerinin bilinmesi şarttır. Daha açık söylemek gerekirse bugünkü iktidarın yanında olan güçlerin muhalefete verdiği veya vereceği mesaj nedir? Çünkü mahalli seçimlerde Ankara’da MHP tabanına göz kırpan Sayın Kılıçtaroğlu sanıyorum Kars’da sınırlarımızın öte tarafındaki “Kürdistan”dan aynı ismi vererek sözetti. İşe yaradı mı bilinmez ama bir takım çevrelere şirin görünmek için Atatürk’ün koltuğundan böyle beyanda bulunması çok yakışık değildir
Mahalli seçimlerde SP yüzde kaç oy alırsa alsın tutumu çok önemlidir. Çünkü bunların tabanları aynıdır. Kaldı ki %2’lik bir oy hiç de küçümsenecek bir rakam değildir. Bu bakımdan %1’lik BBP bile önemlidir. Bu küsürleri toplarsanız karşınıza bir parti kadar nisbet çıkar. Ne olacak? Tayyip Bey’in adaylığı kesin gibi görünüyor. Acaba bu tablo içerisinde %51’i bulabilecek mi? Yoksa ikinci turda %50’nin altında bir oyla Köşk’e çıksa da koltuğunu doldurabilecek mi?