YEREL seçimden önce İstanbul’a belediye başkanı olmak amacıyla yola çıkan adaylar, gittikleri her yerde ve katıldıkları her toplantıda kentin trafik sorununa çözüm bulacaklarını söylediler…
Adaylardan Kadir Topbaş yeniden seçildi…
Lakin trafik sorununa çözüm filan bulunmuş değil…
Oysa “Bu sorunu ortadan kaldıracağız” diyenlerin başında da o geliyor…
Trafik hâlâ, eski hamam eski tas, yoğunlukta üzerine yok; bu yoğunluk da halkı bunaltıyor, çileden çıkarıyor…
………………………..
Pazartesi sabahı Boğaziçi Köprüsü‘nün halini görecektiniz; internetten seyrettim, bir kıt’adan diğerine insan aktı…
Hem de sel gibi…
Nedenini tahmin edeceksiniz, trafik kazası…
Köprünün Avrupa ucunda ve Çağlayan’a yakın bir yerde meydana gelen kaza trafiğin durmasına neden oldu -İneklikten ya da öküzlükten kurtulamamış olan gazeteciler “Trafik kazası gerçekleştiği için” diye yazabilirler, aman dikkat-…
Yollar kitlendi…
İnsanlar işlerine ya da okullarına gidecek ya; herkes yapılacak tek şeyi yaptı yürümeye başladı…
Ana arterlerinden birinde yaşanan tıkanıklık kentte hayatı durduruyorsa o kentte trafik sorununu değil bir Kadir Topbaş, bin Kadir Topbaş bir araya gelse çözemez…
Peki çözüm ne?
Aklıma gelmiyor…
İstanbul’u gökdelenlerle dolduran çıkarcı -rantçı– zihniyet sahipleri yüzünden, kentin çevresindeki insanlar her gün gelerek İstanbul’u yığılma merkezi haline getirirse ve bu da sürerse, ne bu metropole iltica engellenebili
Gayet doğaldır; böyle bir yük, elbet trafiği de kitler, kente kıtlık da getirir, asayiş sorunununa da neden olur!
………………………
Filanca dizinin sevilen (!) jönüyle fişmekanca sunucu hanımın yakında evleneceklerine dair haberleri gazetelerin birinci sayfalarında hem de iri puntolarla yayınlamak ya da ekranlardan yansıtmak modası sürerken, yazımda basit gibi görünen fakat önemi büyük trafik sorununa değinmem, herhalde şaşırtıcı olmayacaktır…
Bu trafik insana ehliyetini yedirir, hatta aklını oynatmasına bile yol açar!
* * *
-ERDOĞAN otokrat…
-Hükûmet darbe iddiasını mutlaka kanıtlamak zorundadır…
-Artık askerin vesayeti söz konusu değil…
-Anayasa Mahkemesi vesayet altında iddiası kabul edilemez…
-Muhalefetin bir yargı mensubunu aday göstermesi kötü bir fikir sayılmaz…
-Erdoğan, Batı’yı dış politikada memnun edip içeride bildiğini okumak istiyor…
…………………………
Bütün bunları ve daha fazlasını biz söylemiyoruz; söyleyen Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Lideri Hannes Swoboda…
Kimse “Boş ver, adam zaten sosyalist, tabii AKP’ye karşı çıkar” filan diye düşünmesin. Swoboda AB Parlamentosunda sözüne önem verilen etkin bir siyasetçi…
…………………………
Hannes Swoboda sadece bunları söylemekle kalmıyor, cemaat konusundan AB üyeliğimize kadar her konudaki görüşlerini saklamadan açıklıyor…
Ona göre de Erdoğan her ithamını ve yaptığı suçlamayı kanıtlamak zorunda. Bunu yapmadığı için söyledikleri her söz havada kalıyor ve iftiradan öteye gidemiyor; puan kaybı da bundan…
Nitekim Gülen’in hizmet hareketini, yani cemaati dışlarken bir hukuk devletinin başındaki insan olarak yapmaması gerekenleri yaptı ve objektif bir inceleme ve denetleme yapmadı, yaptırmadı…
Swoboda Başbakanımızın kendine özgü kriterlere sahip olduğundan bahsederek “Onunla yarış o bakımdan kolay”değil diyor…
“Daha önce söylediklerimizi dikkate almadı, bunları da almayacak” diyen Hannes Woboda saptamalarını da gizlememeye özen gösterdi ve düşüncelerini açık ve net olarak ifade etti; işte biri:
-Kendi çizgisi, kendi yolu var ve sadece o yolda yürümekten caymıyor, siyasal sistemi de ona göre düzenlemekten kurtulamıyor.
…………………………
Değerli okurlar, Bay Hannes Swoboda konuşmasıyla Erdoğan’ın ve AKP’nin politikalarını çürütmüş sayılmaz…
Sadece, muhafazakâr demokrat olduğunu iddia eden ama öyle olduğu konusunda insanları ikna edemeyen bir siyasal anlayışın bu ilkelerde dahi samimi olmadığını nakletmiş oluyor.
“Türkiye büyük mücadeleler içerisinde ama yanlış yolda” diyerek örnek de veriyor ve “Böyle büyük bir ülkeyi üniter devlet sınırları içerisinde tutmak zor, hele AKP’nin izlediği politikalarla tamamen imkansız” diyor…
Tabii bütün bunlar onun görüşleri…
Swoboda son olarak şunu da söylüyor:
-Sizin için AB üyeliği çok uzak…
Bakalım bu değerlendirmeye karşı tavrımız nasıl olacak ve Swoboda’ya ne yanıt vereceğiz…
Biliyorsunuz ama ben bir kez daha hatırlatayım; Başbakan Erdoğan, “Doğrucu Davutlar”ı pek sevmez!
* * *
ŞİMDİ gelelim Prof. Heather Gerken‘e…
Anayasa uzmanı…
Radikal gazetesinden Ezgi Başaran kendisiyle röportaj yapmış…
Kadıncağız demiş ki:
-Anayasa Mahkemesi güçlü fakat yanlış yapan bir siyasetçinin karşısında duracak kurumdur. Bu tür mahkemeler hakları korumak için vardır…
Uzatacak değilim; gazetenin internet sayfasında haberi bulabilirsiniz; okuyun, ilginç değerlendirmeler var.
Yalnız şunu da ekleyim; profesör hanım MİT yasamızı külliyen reddediyor ve “Böyle bir yasanın düzenlenmesi şok edici, Meclis’ten geçmesi ise daha şok edici” diyor…
Bayan Gerken‘e göre bu yasa Türkiye’de hayatı değiştirecek, tersine çevirecek ve ülkeyi başka bir yönde yürütecek…
Bunun bizi nasıl bir rejime sürükleyeceğini ise “Tahmin edin” diyerek yanıtsız bırakıyor…
Hadi bakalım tahmin edelim!