MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’un fethi nedeniyle yaptığı konuşmayı eleştirdi. Vural, “Fetih ruhundan bahsediyorsun, siyasette Bizans entrikaları çeviriyorsun” dedi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Kaçırılan çocukların kimin tarafından kaçırıldığını biliyor da müdahale etmiyorsa devlet iradesini orada PKK’ya teslim etmiş demektir” dedi.
Vural, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’un fethinin yıldönümü dolayısıyla düzenlenen etkinliklerde yaptığı konuşmaları anımsatarak, “(Biz gönüller yapmaya geldik) diye Yunus’tan dizeler okuyorsun ama her gün gönülleri kırıyorsun” diye konuştu.
“Fetih ruhundan bahsediyorsun ancak siyasette Bizans entrikaları çeviriyorsun” ifadesini kullanan Vural, “Başbakan’ın fetih ruhundan haberi yok. Fetihin adalet ruhundan hiç bahsetmedi. Sen kim Fatih kim? Sen kim fetih kim?” görüşünü öne sürdü.
Geçen yıl “PKK’nın piknik adı altında adam devşirdiğini” söylediğini ve bunda haklı çıktığını belirten Vural, “Çocuklar pikniklerde devşirilmiş, kaçırılmıştır. PKK’nın yaptıklarını görmeyen, söylediklerini duymayan bir hükümet var” dedi. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün’ün, “Güneydoğuda bazı okulların bölücü terör örgütün kontrolü altında olduğunu, PKK tarafından kaçırılan çocukların öğretmenlerin kontrolü altındayken piknikte kaçırıldığını” söylediğini aktaran Vural, “Bu acz içinde olan hükümetin ifadeleri değil midir? Okullar, bölücü örgütün kontrolüne geçerken Başbakan Erdoğan ne yapıyordu? Bütün bunlar olup biterken Başbakan İmralı’da Öcalan ile herhalde piknik yapıyordu; Arınç, İmralı yolunu kutsuyordu; Milli Eğitim Bakanı dershanelere kilit vurmakla meşguldü” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan’ın “bir filmden bahsettiğini” belirten Vural, şunları söyledi:
“Daha önce devlet nasıl soyulur konulu ‘param ve oğlum’ filmiyle bayağı bir gişe yapmıştı. Bu filmin ne olduğu konusu herkesi meraklandırdı. O kadar çok film çevirmiş ki 10 ağustostan önce yayına sürüleceğini söylediği filmin hangisi olduğunu sadece kendisi biliyor. Çünkü çeviren o. Aslında filmler piyasaya sürülmeden önce ustanın gözlüklerini takarak nasıl izlediğini de herkes biliyor. Bilumum filmleri izleyen de o. Nasıl bir film bu bilmiyorum ki soygun filmi mi aksiyon mu, miki film mi? Konusu nedir. Yani çizgi film mi, bu filmden ne kastediyor bilmiyorum ama çevirdiği filmler ortada.”
Gezi olaylarının yıldönümüyle ilgili bir soru üzerine Vural, “Gezi parkı ve Gezi’ye müdahale konusunun, toplumu ajite etmek için bir provokasyonla tırmandırıldığını müşahede ettik” dedi.
Toplumdan bu tip kutuplaşma ve çatışmalardan medet uman bir siyaset anlayışının, yıldönümü münasebetiyle aynı gerginliklerle toplumda bir kutuplaşma ve cepheleşmeyi körüklememesi gerektiğini belirten Vural, “1 Haziran’ı yeni bir tezgah, provokasyon alanı oluşturmak üzere milletin huzurunu bozacak hareketlerin gelişmesine izin verilmemeli. Gezi parkı ve sonrası AKP’nin kendi seçmen konsolidasyonunu nasıl yaptığını dikkate aldığımızda, yine bunları bir vesile kılarak böyle bir cepheleşme ve kutulaşma için araç olarak kullanma ve bir provokasyon ihtimali de yüksek. İnşallah bu tür şeyler olmaz” diye konuştu.
Anayasa Mahkemesi’nin Youtube kararını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, “Özgürlüklere sahip çıkmak gerekiyor. Dolayısıyla sosyal medya aracılığıyla vatandaşların kendini ifade edebilme hürriyetinin kısıtlanması kabul edilemez. Mahkemenin özgürlüklere sahip çıkmasını doğru buluyorum. Toptancı yaklaşımla vatandaşın bilgi edinme kanallarını tıkamak ancak diktatörlüklerde mümkündür” ifadelerini kullandı. Vural, çocukların PKK tarafından kaçırıldığı iddialarıyla ilgili sorular üzerine, şunları kaydetti:
“Bu soruların cevabını vermesi gereken hükümet aslında. Bütün bu sorular soruluyorsa sivil otoriteyi sağlayamayan bir hükümet var demektir. İmralı’yı muhatap alanlar şimdi Kandil’i muhatap alıyorlar. Meşruiyet alanını genişletiyorlar. İyi polis kötü polis yoluyla toplumda PKK terör örgütünü, Kandil’i ve İmralı’yı meşrulaştırmak amacıyla psikolojik harekatın parçalarından biri olarak görüyorum.
İmralı’dan sonra Kandil de meşru bir muhatap haline dönüştürülmüştür. Bu kabul edilemez. Bir devlet düşünün ki çocuklar kaçırılıyorsa, kaçırılançocukların kimin tarafından kaçırıldığını biliyor da müdahale etmiyorsa devlet iradesini orada PKK’ya teslim etmiş demektir Meclis Haber