MUHTEREM geçenlerde “Siyaset utanılacak bir şey mi diye sordu…
Yaptığına bakılırsa evet, utanılacak bir şey…
İçerisine argo, küfür, yalan, talan, iftira, fesat, yolsuzluk, hırsızlık, uğursuzluk, rüşvet, nüfuz ticareti, sokak kabadayılığı, herkese her türlü hakaret ve nice edepsizlik sokulabildiğine göre tekrar ediyorum, evet utanılacak bir iş…
Siyaset öyle bir iş haline getirildi ki sürekli utanmaz ve arlanmaz tipler de üretiyor…
Acayip bir sektör (!)…
Kimsenin hakkını yemeyelim; ülkede edep üzere dimdik duran çok da siyasetçi var…
Ama baştakiler yeni siyasal statüko oluşturarak halkı, tadı tuzu edepsizlik olan malzemeyle yoğuruyor ve oyları topluyorlar. Malûm, cehalet mümbit arazi oldu, cühela da o arazinin verdiği ürün…
Edep üzere dimdik duran siyasetçinin karşısında boy gösteren yamuk kategoriye giren siyasetçi sayısı ise maalesef çoğunlukta…
Eeee cühela, hepsinin tek dayanağı ya!
* * *
CUMHURBAŞKANI seçimine bu havada gidiyoruz…
Adaylar eşit koşullarda yarışacak değiller. Biri, maddi olanak bakımından hepsinin önünde…
Kendisini, devletin parasını, aracını, personelini kullanma açısından yetkili görüyor.
Bu, “Beyt-ül mal”a el uzatmakmış, ne gam…
Elinin altında, milyarlarca liralık örtülü ödenek var; kimse çıkıp da paranın hesabını yasa gereği “Neden ve nereye kullandın” diye sorgulayamıyor…
Kul hakkı başka nasıl yenir?
Devletin tek kuruşunda saçı bitmemiş yetimin payı olduğunu bilmiyor mu? Biliyor elbet; peki o pay ne oluyor, yine deve mi!?
Mübareği havuduyla yutmaya alışmış olanlar için önemli değil; gitsin o deve, gelsin bu deve…
Edepten, ahlâktan, erdemden, namustan bahsetmekten ağzı yorulmayanlara dikkat ediniz; çoğunluğu, saydığım meziyetlerin birine bile sahip değildir…
O nedenle uyarıyorum; yarışa çok önde başlayacak olanın etrafındaki tayfaya özellikle dikkat; ha bunlar, ha çekirge sürüleri!
Başka lâfım yok; cumhur olarak başkanımızı seçerken çekirgelerden mutlaka uzak durmalıyız!
* * *
GEÇEN nisan ayında Azerbaycan’a gitmeden bir saat önce hava alanında Anayasa Mahkemesi’ni konu edinen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Twitter” ile ilgili verilen AYM kararına katılmadığını ifade etmiş ve hukukun üstünlüğüyle hukuk devleti anlayışına bağlı olmadığını “Anayasa Mahkemesi’ne saygı duymuyorum” cümlesiyle göstermişti…
Anayasa Mahkemesi’nin varlığına ve kararlarına saygı duymayan birinin Çankaya’ya çıkmaya çalışması ülkemiz için büyük talihsizlik değil midir!?
İşe bakın…
Muhteremin saygı duymadığı yüksek yargımızı, yani Anayasa Mahkememizi Avrupa Konseyi, “Örnek hukuk kurumu”seçti…
Yani, hukuku sahiplenme açısından yerli ve yabancı bütün mahkemelere örnek teşkil edeceğiz…
İftihar verici bir gelişme!
Böyle bir mahkemeye saygı duyulmaz mı…
Başkan ve üyeleri kutlanmaz mı…
Muhteremin kafasına ve gönlüne hayran olanlar, mahkemeye saygı duymak ve onu örnek mahkeme haline getirenleri kutlamak diye bir niyet taşıyamaz.
Bunların lûgatında “İyi niyet” sözcüğü yoktur…
Zaten alışık olmadıkları için iyi niyet hepsini bozar, o zaman da AKP olmaz!
* * *
İZMİR‘de görülmekte olan ve askerlerimizi hedef alan casusluk davasında tutuklu kalmadı; mahkeme içeridekilerin hepsini salıverdi…
Duruşma sürecek…
Karar ileride…
Cemaatle ortaklık sürecinde TSK’yı hedef alan ve AKP cinleri (!) tarafından kurulan kumpaslardan biri de bu casusluk davasıydı…
Davanın suç delilleri arasında fuhuş bile vardı ama fuhuşa ortak olan kadınlar ortalıkta yoktu…
Yani, eskortlar bulunamıyordu…
…………………………
Bu davanın açılması için kurulan kumpas, iktidarın en paspal ayak oyunlarından biridir.
Fuhuş fiilinin öne çıktığı davada cemaat rüzgârının esmesi de acıdır.
Cemaatin hizmetten ne anladığı, edindikleri “Kumpas üzerine kumpas” metotu sayesinde ortaya çıktı…
Bu da ülkenin hayrına önemli bir gelişmedir!