Türkiye’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin Bey’e, Adana’da gösterilen ilgi, her türlü takdirin üzerindedir. Özellikle Seyhan Belediyesi’nin görünen yüzünü görmemezlikten gelmek mümkün değildir. Mahalli seçimlerde adam Avusturalya’dan Hüseyin Sözlü’ye rey vermek için gelmiş de, sanki Sözlü ve MHP’li ilçe Belediyeleri’nde CHP’lilerin heyecanı yok. Gerçi Sayın Sözlü, Ekmeleddin Bey’in yanından ayrılmamış ama bir milyon Adanalı seçmeni Ekmeleddin Bey’e kanalize görüntüsü mevcut değil. Elbette pek politize olan MHP seçmeni heyecanlı, belki Ekmeleddin Bey’den bile fazla, seçilmesini onlar istiyor. Çünkü en kötü Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Bey’dir. Türkiye ve Türklük kimliğini temsil edecek adamın “kimliksiz” olması mümkün mü? Bu zihniyette ve tıynetteki bir adamın, eğer seçilirse “fors”u nasıl içine sindireceğini şahsen merak ediyoruz! Bu devlet ile bütünleşmiş “Andımız”a dayanamayıp kaldırmakla övünen bir zihniyet, şimdi Türklüğü nasıl sahiplenecek? Bakalım “Fors”u ne hale getirecek?
Ekmeleddin Bey, Adana’ya elinde “Atatürk” posteri ile girmiş ve “Merkez Camii”nde edâ ettiği “Cuma” ile gönülleri fethetmiştir. Yabancı unsurları ve bölücülüğü bünyesine kabul etmeyen Karadeniz’in “Suğur”(Uc)’da Cumhurbaşkanı adayına nasıl tahammül ettiğinin anlaşılması mümkün değilken, Ekmeleddin Bey’in Adana’da en az Tayyip Bey’in birkaç misli insan tarafından karşılanması cidden moralleri yükseltmiştir. Ekmeleddin Bey’in arkasında devlet imkânları yok ki taşıma insanlar nakletsin! Fakat öteki adam devlet kesesinden insan topluyor. Bu hususu özellikle dikkatten kaçırmamak lazımdır. Gerçi son günlerde göstermelik olarak özel araçlarla seyahat etmeye başlamıştır ama her gittiği yerde “Başbakan” olarak karşılandığını utmamak lâzımdır. İşte demokrasiyi de getirdiği nokta budur.
Cumhuriyet Türkiye’sinde Adana’da tutan siyaset, daima ülkeye hâkim olur. Yandaş basının tevillerine aldanmayın ve vatandaşı konuşturun ki, Göğebakan’ın taziye evi kapısında izdiham yaşanmıştır. Gece mektebi eğitiminde profesör görmemiş bu adamın, Ekmeleddin Bey’in kariyerini aşağılaması karşısında o büyük insanın “Başbakanım” diye hitap etmesi, uzlaşma makamına talip bir insanın hâlâ ne derece çılgın, yılgın, saldırgan olduğunu ispata yetmez mi? Hele hele İstiklâl Marşı’nı dört mısralı “mani” gibi değerlendirip, dört satırda tek mana araması son derece hezeyan ve cehalet mahsulüdür. İstiklâl Marşı dörtlüklerden, yani Hazret’in ifade ettiği gibi “Kıt’alar”dan meydana gelmiş görülebilir; lâkin iyice dikkat ederseniz, mana bütünlüğü “iki satırı” oluşturan “beyitler”dedir. Her dörtlük iki “Beyit”ten meydana gelmektedir. Dolayısıyla bir ”kıt’a”da iki anlam varken, bir “beyit” de tek mana yüklüdür.
“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.”
Beyit değil de nedir? Takip eden ikinci beyit benzer fakat ayrı anlam taşıdığından,
”O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!” denmiştir.
İlk beyitte söz konusu “Bayrak-sancak” iken ikinci beyitte ”Millet”tir. Anlaşılan Başbakan, İstiklal Marşı şiirinin “Aruzla” yazılmış veznini, “Çaya indim taş buldum; Yüzüğü me kaş buldum; Neredeydin la sürgün; Yanıma yoldaş buldum.” gibi hece vezinli halk manileriyle karıştırmaktadır. Aruz divanlara bakınız, daima iki mısralı beyitlerden oluşur. Tabii olarak doğru dürüst eğitimi olmayan ve hayatını “Hikmetyar” gibilerin rahle-i tedrisinde geçirenlerin, bundan ileride bulunduklarını ve demagojiden başka bir iş yapmadıklarını görmek, tartmak ve ayarını bulmak şarttır.
Tayyip Bey’in “Başbakanlığı”nı beğenenler olabilir. Bu gayet normalidir; fakat freni bozulmuş bir araç gibi ülkeyi batağa, uçuruma götürdüğü de bir gerçektir. Cumhurbaşkanlığı seçimi elbette bir iktidar değişikliği değildir. Elbette verdiği tavizler karşılığında “Selefi” Arap ülkelerinde de 50-100 milyon dolarlık şahsi kredisi de vardır. Fakat onun frenini tamir ettirecek bir güç de mutlaka olmalıdır. Sırf bu sebeplerle mutlaka Ekmeleddin Bey’i denemelisiniz! Her halde generallerden iyidir ve siyaset içinde biştiği takdirde fevkalade bir devlet başkanı olacaktır.
Sağlıcakla kalın.