Bugünkü Türkiye’de, “Türkmenli Dâvâsı”nın bir birikimi ve kazanımları mevcuttur. Türkiye, hiçbir zaman “Musul ve Kerkük” olarak beyinlere yazdığı bir dâvâdan millet olarak geri adım atamaz. Bu dâvânın siyasi ekolü de teşekkül etmiştir. Şunu iyice anlamalıyız ki “Siyâset”e dönüşmeyen fikirler, hamaset olmaktan öteye geçemez. Fikirlerin ve dâvâların er meydanı mutlaka siyasettir. İktidarın ve iktidarların bütün kıvırmalarına, hatta zaman zaman bu dâvâyı tıpkı Kıbrıs gibi feda etmek istemelerine en büyük engel şüphesiz ki millettir.
“Türkmeneli Dâvâsı” hamasî millyetçilikten, siyasî milliyetçiliğe, bugünkü Türkiye’de “Ülkücüyüm” diyen insanlar tarafından taşınmıştır. Bugünkü MHP’nin başında bulunan Sayın Devlet Bahçeli de, çocukluğundan beri ülkücü olması dolayısıyla dâvâyı kucaklamakta ve tüzel kişilik olarak sahiplenmektedir. Sayın Bahçeli’nin ölümsüz liderBaşbuğ Alparslan Türkeş’ten devraldığı bu şuur dolayısıyla parti ve Ülkü Ocakları’nın yüzünü bu tarafa döndürmesi ve yaptığı yardımlarla desteklemesi, her türlü övgünün üzerindedir. Elbette “Türkmen Dâvâsı”nı ancak milliyetçiler ve şuur sahibi insanlar bayrak yapabilecektir. Kesinlikle Türkmen kardeşlerimiz de bu işin şuurundadır. Sayın Bahçeli’nin Ata’nın partisinin başında bulunan Sayın Kılıçdaroğlu’nu da kendileri ile birlikte bu yolda görmek cidden mutluluk verici bir gelişmedir. Demek ki işbirlikçilerin gönlünü edemediği en az kırk milyon Türkiye Türkmenleri de “Türkmeneli Dâvâsı”nın haklı takipçileridir.
Bir önemli gerçek de şudur ki, Türkmeneli’nde Alevî soydaşlarımıza uygulanan tehcire, Anadolu Alevîlerinin de, azami derece tepki göstermesi şarttır. Bu sebeple gerek Bahçeli ve gerekse Kılıçdaroğlu tabanlarına çağrıda bulunmalıdır. Özellikle Telafer’e yardım sağlanmalıdır. Diğer önemli mesele de, Türkiye’de Türkmeneli Türkmen siyasetini siyasete taşıyanların, bir an evvel Sunnî-Şiî yakınlaşmasını sağlamaları elzemdir. Sayın Bahçeli, siyasetin merkezi ve ömrünün ideali olarak bu işe el koymalı ve Türkmenler arasında birliği sağlamalıdır.
Hadi Suriye Türkmenlerini üzerine bir çizgi çekerek unutturdular. Suriye diye bir meselemiz ve endişemiz de kalmadı. Gerçi 1,5 milyona yakın mülteci sokaklarımızda bunalım içerisinde dolaşıyorlar. Bunlarla ilgili herhangi bir psikolojik ve sosyal çalışma yok. Çıkan üç beş küçük hadiseye bakarak, iyice düşünmeden hemen adamları geldikleri yere postalamak istiyoruz ama bu görüş de yanlıştır. Çünkü bunların çoğu aramıza karışmış, yeni yurt tutmuş, iş kurmuş ve Türkiye’de özellikle kadınlar, bir koca bularak evlenmişlerdir. Artık bunları kovmamız da mümkün değildir. Bayır ve Bucak’tan gelen Türkmenler, Hatay bölgesinde eğer önceden gelmiş olan “Bucak Dernekleri” ve hısım akrabaları olmazsa diğerleri gibi dilencilik yapacaklar. Bunlara da iktidarı beklemeden gerek CHP ve gerekse MHP liderlerinin sahip çıkması, elbette “Türkmen Dâvâsı”na katkı sağlayacaktır.