HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Irak’taki IŞİD saldırıları ile ilgili olarak, Kürtlerin de iştirak edeceği bir ordu kurulmasını tavsiye etmektedir. İlk açıklamada Bu ordunun PKK’lılardan meydana gelmesi gibi bir ima ve talebin olmaması meseleyi başka tarafa çekmeyi gerektirmiyordu; lâkin dünkü açıklamada “Neden PKK’ya silâh dağıtılmasın” gibi garip ve son zamanlarda oluşturduğu imajla çelişen tutumundan sonra adeta “Takke düşmüş kel görünmüştür”. Böyle bir teklifin içinin nasıl doldurulacağı ve ne demek istendiğini de daha il açıklamadan sonra cidden anlamak mümkün değildir. Çünkü “Cumhuriyet Devri”nde her Kürt, her Türk gibi tamamen eşit şartlarda askere alınmakta, Harp Okulu’na girmekte ve “Genel Kurmay Başkanı”,Cumhurbaşkanı, yani “Başkomutan” bile olmaktadır. Böyle bir şeyi sorgulayan ne bir kanun, ne de “Cumhuriyet” teamülü yoktur. O zaman açıkça söylenmese bile, iş kanunsuz güçlere yani “PKK”ya gelmektedir ki, bunun da itirafı yapılmıştır. Bu husus şüphesiz konuşuldukça detaylanacak ve aydınlanacaktır. Aslında söylenmek istenen bellidir. Kandildekilere uzun yıllardan beri Türk Ordusu’na karşı yaptıkları mücadeleden sonra yine Türk Ordusu’nun Fevzi Çakmak’tan sonra kullanmadığı “Mareşal” rütbesini verelim. Yani insan cidden “Bu Kürtler kudurmuş” demekten kendini alamıyor.
IŞİD mutlaka bir tehlikedir; fakat sayıca az olmakla birlikte hangi Kürt onlarla başa çıkabilecektir. Yirmi yıldan beri ABD subaylarının eğittiği “Peşmergeler” tam teslim bayrağını çekmiş iken ABD uçakları yardımlarına koşmadı mı? O zaman bu “Kürt Ordusu” kimlerden teşkil edilecektir? Şüphesiz Türk devlet yapısının parçaları olan Türkiye Kürtleri, bazılarının kendilerini aşağılamalarına karşılık bölgenin en aydın ve şuurlu kişileridir. Gerçekten gerek askeri, siyasi ve idari sahada, gerek toplumsal hayatta bölge Kürtlerinden çok daha ileri durumdadırlar. Şimdi içinde büyük ölçüde Kürt komutan ve gençlerin de bulunduğu bir milyon kişilik bir Türk Ordusu, beş bin kişilik soytarı ordusu ile baş edemiyor da, yeni bir ordu mu kurmak gerekiyormuş! Böyle bir beyan aynı zamanda Türk Ordusu’nu hiçe saymaktır. Eğer, son günlerde konuşulan, “Makam”ın Genel Kurmay’dan gizlediği bu ise bundan saçma bir şey olamaz. Sonra zaten Kuzey Irak’ta bir Kürt Ordusu var; Kandil ve boşta gezenlerde “vatanseverlik” duyguları depreşmişse bunlara katılsınlar ve hemen savaşa başlasınlar! Engel olan mı var?
Kürtlerden “Ordu” olur mu? Müstakilen olmaz çünkü bunun bin yıllık Türk-Kürt birlikteliğinde örneği yoktur. Hatta İbni Haldun’a göre Selahiddin Eyyübî onları sevmez ve “En iyi asker Türk askeridir” demiştir.
”Şerefname” yazarı Şerefhan Bitlisi (Şeref Han, Şerefname,s.27, Ant Yayınları, İstanbul 1971) ve müteaddit açıklamaları ile Abdullah Öcalan da bu kanaattedir. Tarihi tecrübelere göre elbette “Kürt” askeri “Arap” askerinden iyidir; fakat disipline olmaları ve uymaları kaydı ile. II. Abdülhamid’in “ Hamidiye Alayları” işe yaramadığı için I. Dünya Savaşı Sarıkamış Cephesi’nde İttihatçılar, “Kürt Alayları”nı kurmuş; lâkin onlar da işe yaramamış ve disipline edilememişlerdir.
Kaldı ki Türkiye Kürtlerinin militarist, yani sözüm ona askeri güçleri otuz yıldan beri Türk Ordusu ile iyi bir durumda değildir. Bunlar arasında bir birliktelik sağlamak kesinlikle mümkün değildir. Şaşmayan terazi elbette “Tarih” ölçeğidir.
Sağlıcakla kalın.