Safter TANIK
Suarez; 1977 Haziran’ında, kurucu meclisin belirlenmesi amacıyla seçime gitti, seçimi kazanmakla birlikte mecliste çoğunluğu sağlayamadı.
Etnik Siyasi Partilerin Zaferi
Haziran 1977 seçimlerinde, kazançlı çıkan ise; Bask Milliyetçi Partisi, Demokratik Katalonya Birliği Partisi gibi etnik siyasi partiler oldu.
İspanyol Sosyalist İşçi Partisi’nin Desteği İle Güven Oyu Alması
Suarez; İspanyol Sosyalist İşçi Partisi’nin desteği ile güvenoyu alabildi. Bu nedenle İspanya’nın birçok bölgesinde; özerklik isteyen grupların baskısına, ETA örgütünün tehdidine maruz kaldı. Bu arada yeni anayasayı hazırladı.
Yeni Anayasa’nın Kabulü
Yeni Anayasa, 31 Ekim 1978’de; Cortes Meclisi’nde, 6 Aralık 1978’de de; halk oylamasında kabul edildi.
Yeni Anayasa
Yeni Anayasa, İspanya’nın 1812 Kraliyet Anayasası’nı esas almış. Bu anayasa ile millet tanımında; kültür temeline dayalı millet tanımından, vatandaşlık temeline dayalı millet tanımına, devlet yönetiminde de; merkezi yönetimden, bölgesel yönetime geçildi.
İspanya yerine, İspanyol sözcüğü kullanılarak bir üst kimlik vurgusu yapılmış, İspanya halkları da alt kimlik olarak tanımlanmış.
Yeni Anayasa; bölgesel yönetimi öngörürken, bölgelere; tam ve sınırlı özerklik olmak üzere iki seçenek sundu. Her bölgede; ulusal dilin yanı sıra, farklı bir dili de resmi dil yaptı.
Devletin üniter yapısını korumak için de, “Tek Millet, Tek Devlet, Tek Bayrak” vurgusu yapılmış.
İnsan haklarında; uluslararası insan hakları sözleşmesinin temel alınması hükme bağlanmış, cinsel yönelim ve soy ayrımcılığı ile işkence yasaklanmış, ölüm cezası kaldırılmış, şiddet eylemlerine polisiye tedbirler ve toplumsal tepkiler ile karşı çıkılması önerilmiş.
Sosyolojik Gerçeklere Ters Düşen Bir Anayasa
İspanya’nın yeni anayasası; ülke ve millet bütünlüğü düşünülerek hazırlanmış bir anayasa. Ancak; bu anayasa, sosyolojik gerçeklere ters düşüyordu. Vatandaşlık temeline dayalı millet tanımı; tutmadı, bölgesel yönetim modeli de; zaman içinde alt kimliği üst kimliğe dönüştüren, bölgeler arası ekonomik-sosyal-kültürel-siyasal farklılıkları çoğaltan bir model oldu.
Parti İçi Huzursuzluk
Yeni anayasanın bekleneni vermemesi; Parti içi huzursuzluğa, Parti içindeki huzursuzluk da; ayrışmaya yol açtı.
Suarez; Parti içindeki huzursuzluğa son vermek, ayrışmaya yol açan kişileri de tasfiye etmek için 1979’da seçime gitti.
1979 seçimlerini kazanmasına rağmen, mecliste çoğunluğu sağlayamadı.
Bölgesel Yönetimde İlk Tavizi Vermesi
Mecliste çoğunluğu sağlayamaması; yine İspanyol Sosyalist İşçi Partisi’nin desteğine başvurmasına neden oldu.
İspanyol Sosyalist İşçi Partisi ise; “ Endülüs’te, tam özerk bir bölgesel yönetimin kurulmasını” istiyordu.
Şartını kabul ederek, İspanyol Sosyalist İşçi Partisi’nin desteği ile meclisten güvenoyu alabildi.
Parti İçi Huzursuzluğun Ayyuka Çıkması
Seçimler; Parti’si içindeki huzursuzluğu gideremedi.
Partisi’nin büyük bir kısmı muhafazakârlardan oluşuyordu, bunlar daha fazla bir açılımı tehlikeli buluyor, sosyal demokrat kanadı ise İspanyol Sosyalist İşçi Partisi ile birlikte hareket ediyordu.
Yetmez! Daha Fazla Özgürlük
Parti’si içinde ayyuka çıkan huzursuzluk ve ayrışma; ETA ve GRAPO örgütlerinin, durumdan vazife çıkararak “daha fazla özgürlük” istemi ile eylemlerini artırmasına neden oldu.
Başarısız Bir Askeri Darbe Teşebbüsü
Siyasi ortam; aynı zamanda, öteden beri hükümete karşı diş bileyen bir grup askerin de cesaretlenerek harekete geçmesini sağladı.
23 Şubat 1981
Akşam, saat; 18.30’da, Yarbay Antonio Tejero önderliğinde, 200 adet jandarma eri parlamentoyu basarak işgal eder.
Baskının lideri, Yarbay Antonio Tejero; kendisine karşı çıkan Suarez ve Mellado’ya havaya ateş ederek karşılık verir, kürsünün başına geçer ve gelişmeleri bekler.
Darbe haberinden hemen sonra, Valencia’daki Tank Generali ve 3.Garnizon komutanı Jaime Milans del Bosch; ayaklanmaya katılır, bölgesinde sıkıyönetim ilan eder, silah arkadaşlarını da isyana davet eder.
Madrid’deki stratejik noktaları ele geçirecek olan General Torres Rojas ise bir türlü harekete geçemez.
Saat, 22.00’de; Katalonya bölge komutanı olan General Jordi Pujol, yaptığı bir radyo konuşması ile darbeye karşı tavır alır.
Gece; 01.00’de, darbecilere yakın bir isim olan General Alfonso Armada; devreye girer, taraflar arasında bir uzlaşma sağlamaya çalışır.
Gece, 01.14’de; Kral, başkomutan üniformasıyla televizyondaki canlı yayına çıkarak darbecilerin teslim olmasını ister.
Sabah, 05.00’te; Tank Generali Jaime Milans del Bosch, öğle saatlerinde de Yarbay Antonio Tejero teslim olur.
Teslim olan Tejero ve del Bosch, yargılanarak 30 yıl hapis cezasına çarptırılır.
Boşanma Yasasının Hükümeti Düşürmesi
1981’de, boşanmanın serbest bırakılması hakkındaki yasa tasarısı; bunca gelişmeye rağmen sessiz kalan muhafazakâr milletvekillerinin, büyük bir gürültü koparmasına neden oldu.
Görevinin Sona Ermesi
Suarez; hem başbakanlık, hem de parti başkanlığından İstifa etti, siyaseti bırakmayarak Demokratik ve Sosyal Merkez Partisi’ni kurdu, yerine ise Leopoldo Calvo Sotelo geldi.
İspanya’nın NATO’ya Girmesi
Bu hengâmede, İspanya’nın; NATO’ya girmesi kabul edildi, bunu protesto eden sosyal demokratlar da Demokratik Merkez Birliği Partisi’nden ayrıldı.
İki Merkez Sağ Partinin Hezimete Uğraması
Leopoldo Calvo Sotelo; seçime gitmek zorunda kaldı, 1982 seçimlerinde; hezimete uğradı, Adolfo Suarez’in yeni partisi Demokratik ve Sosyal Merkez Partisi de aynı kaderi paylaştı.
Liberal Sosyalist Bir Başbakan
1982 seçimlerinde; İspanyol Sosyalist İşçi Partisi, büyük bir başarı göstererek mecliste tek başına çoğunluğu sağladı. Felipe Gonzalez de 40 yaşında, Avrupa’nın en genç hükümet başkanı olarak göreve başladı.
Felipe Gonzalez
1942’de, İspanya’nın Endülüs Bölgesi’nin Sevilla şehrinde, bir celebin oğlu olarak doğmuş.
Beş kardeş içinde, sadece kendisi yüksek öğrenin görebilmiş.
Sevilla Üniversitesi’nde; inşaat mühendisliği öğrenimi görürken, Hukuk Fakültesi’ne geçmiş.
Öğrencilik yıllarında, sosyalist harekete katılmış.
1964’te, illegal İspanyol Sosyalist İşçi Partisi’ne üye olmuş, işçi hakları davalarında avukat olarak görev almış.
1965’te Madrid’e giderek, partide etkin bir konuma gelmiş.
1974’te, Fransa’nın Suresnes şehrinde yapılan parti kongresinde, partinin genel sekreterliğine seçilmiş.
Seçim Başarısının Sırrı
Suarez; kendinden bekleneni vermişti, yeni bir söylemi yoktu, kendisine umut bağlayan milliyetçiler, daha sonra da muhafazakârlar partiden ayrıldı, sosyal demokratlar ise yuvaya döndü.
Felipe Gonzalez ise; Suarez gibi pragmatik ve reformist olmakla birlikte genç, halka çekici gelen, umut veren bir özelliğe sahipti. Bunun yanı sıra; Marksizm’i ret ederek partisini geleneksel sosyal demokrat çizgiye çekti, Demokratik Merkez Birliği Partisi’ndeki sosyal demokratları partisine kazandırdı. Bu nedenle de partiye üye olmak için gerekli olan İspanyol İşçi Sendikalarına üye olma şartını kaldırdı. Ayrıca “değişim” adlı seçim kampanyası da çok etkili oldu.
Başbakanlığının İlk Yılları
Başbakanlığının ilk yıllarında; İspanya’nın NATO üyeliğini askıya aldı, ekonomik kalkınmada özel sektöre ağırlık verdi, devletin ekonomik aktivitesini de enflasyonla mücadele ve altyapı yatırımları ile sınırladı.
Oportünist-Revizyonist Olmakla Suçlanması
Ekonomik kalkınmada; özel sektöre ağırlık vermesi, devletin ekonomik aktivitesini; enflasyonla mücadele ve altyapı yatırımları ile sınırlaması partisinin altyapısını oluşturan UGT (İspanyol İşçi Sendikaları) tarafından sağa sapma olarak değerlendirildi.
Terör ve Anarşi İle Mücadelede Aciz Kalınması
Yeni Anayasa; terör ve anarşiye bir çözüm getirmedi, ETA ve GRAPO örgütleri; feshine giderek silahlarını bırakacakları yerde, yeni talepler ile eylemlerini tırmandırdılar. Bu da; terör ve anarşi ile mücadelede, yeni bir metodu akla getirdi.
GAL (Anti-Terör Özgürlük Örgütü)
1983’te, GAL isimli bir örgüt; ETA ve aşırı solcu örgütlere karşı, İspanya ve özellikle Fransa’nın Bask Bölgesi’nde bir dizi silahlı-bombalı eyleme girişti.
GAL örgütüne mensup bir kişinin; silahlı eylem sonrasında, Fransız polisi tarafından yakalanması ve itirafı, İspanya ile Fransa hükümetlerini karşı karşıya getirdi. Bununla birlikte olay, hükümetler arası görüşme sonrasında da örtbas edildi.
Suarez’i Sollaması
Gonzalez;bölgesel yönetimlere, ekonomik-sosyal-kültürel-politik alanda geniş yetkiler verdi, NATO’ya olan bakışını değiştirdi, İspanya’nın; “Avrupa Birliği’ne alınmasını” istedi.
AB’ne Giriş İle İlgili Hazırlık Çalışmaları
KİT’leri verimli kılmak ve rekabete hazır hale getirmek için, KİT’lerin yeniden yapılandırılmasına gidildi.
Şirket birleşmeleri ve millileştirmelerle Endesa (elektrik), Repsol (petrol-gaz), Telefonica (telekomünikasyon), Argentaria (ülkenin 3. büyük bankası) gibi güçlü gruplar oluşturuldu, bunlar için ciddi yatırımlar yapıldı, altın hisse gibi özelleştirmede bile devletin etkinliğinin devam edeceği koruyucu tedbirler alındı.
Demir-çelik-alüminyum şirketleri hisseleri halka arz edildi, otomobil üreticisi SEAT; Wolkswagen’e, kamyon üreticisi Enasa; Iveco’ya satıldı.
İspanya’nın AB’ne Girmesi
1986’da, İspanya; yapılan halk oylaması sonucu, Avrupa Birliği’ne girdi.
İkinci Kez Başbakan Olması
Gonzalez; 1986 seçimlerini, AB rüzgârını arkasına alarak tek başına kazandı ve ikinci kez başbakan oldu. Ancak; bu sefer, yıllarca başını ağrıtacak olan bir dava ile karşı, karşıya kalacaktı.
GAL Davası
1987’de; El Mundo Gazetesi’ne, GAL örgütünün faaliyeti ve şeması ile ilgili olarak gelen belgeler hükümeti karıştırdı.
Belgeler, o kadar ciddi görünüyormuş ki; örgüt şemasında, bir numara dışında tüm isimler varmış. Bunun üzerine, örgüt hakkında; dava açılmış, tutuklamalar olmuş, hükümet de içinde bulunmakla suçlanmış. Hükümet ise; ısrarla, GAL örgütü ile bir bağlantısı olmadığını söylemiş.
Bu arada; ilginç bir gelişme olmuş, örgüt; silahlı eylemlerini sonlandırırken, Fransa; İspanya’nın Bask Bölgesi’nden gelen mültecilere baskı yapmaya ve arananları İspanyol makamlarına teslim etmeye başlamış. Bunun sonucu olarak da ETA ve GRAPO örgütü büyük bir darbe almış.
Fransa’nın, ETA ve GRAPO örgütüne bir desteği var mı?
ETA ve GRAPO; Fransa’nın Bask Bölgesi’ni, bir üs olarak kullanmış. İspanya; bu konuda Fransa’yı birçok kez uyarmış, ancak bir netice alamamış. Fransa; bölgenin dağlık ve kontrolsüz olduğunu ileri sürerek o zamana kadar da, bir duyarlılık göstermemiş.
Üçüncü Kez Başbakan Olması
Gonzalez; özelleştirme çalışmalarını başlatmış ise de, önemli bir özelleştirme yapmadı. Buna rağmen; başta altyapısını oluşturan UGT (İspanyol İşçi Sendikaları) olmak üzere, işçi sendikalarının genel greve giden tepkisine maruz kaldı. Bunun üzerine, 1989’da; seçime gitti, sosyalist tabandan gelen eleştirilere rağmen, 1989 seçimlerini; tek başına kazanarak üçüncü kez başbakan oldu.
İnişe Geçmesi
Partisi; 1990’dan itibaren, büyük şehirlerde oy kaybetmeye başladı. 1991’deki I. Körfez Savaşı’nda, A.B.D.’ne destek vermesi ise sosyalist tabanda yoğun bir eleştiri konusu oldu.
Dördüncü Kez Başbakan Olması
1993 seçimlerinde, Partisi; birinci parti olarak çıktı ise de, mecliste çoğunluğu sağlayamadı. Katalonya ve Bask Bölge’sindeki milliyetçi partilerin desteği ile güvenoyu alabildi.
14 Yıllık İktidarının Sona Ermesi
1996’da, mali ve ekonomik sıkıntılar ile rüşvet skandalları sonucu seçime gitmek zorunda kaldı. 1996 seçimlerini kaybederken, 14 yıllık iktidarını da Halk Partisi lideri Jose Maria Aznar’a devretmek zorunda kaldı.
Gonzalez, neden kaybetti?
Nasıl ki, Adolfo Suarez; sağı dizayn etmiş, klasik sağ politikalarına aykırı inanılmaz işler yapmış ise, Felipe Gonzalez de; solu dizayn etmiş, klasik sol politikalar dışına çıkmış, yapacağını yapmış, söyleyeceğini söylemişti.
Aznar,neden kazandı?
Aznar, seçim kampanyasında; rüşvet-yolsuzluk-adam kayırma ve hukuksuzluğu sık-sık dile getirdi, hükümeti; GAL örgütü ile ilişkili olmakla, hatta daha da ileri giderek Felipe Gonzalez’i illegal örgüt liderliği ile suçladı, bunların tek-tek hesabını soracağını taahhüt etti. Bu propaganda; iktidardan memnun olmayanlar üzerinde etkili olurken, bunların Halk Partisi’ne de yönelmesini sağladı.
Yeni Bir Vizyon ve Misyon Adamı
Not; devamı, “İspanya’nın Demokratik Açılımı ile Mali Kriz Süreci” -4-‘de