Ali Bademci
Şüphesiz ki her siyasî hareketin, sosyolojik olarak hitap ettiği bir ana unsur vardır; günümüzde buna“taban” adı verilmektedir. Bu taban, dinî görüşler etrafında birleşirse teokratik, ana kültür unsurlarına itibar ediyorsa milliyetçilik, etnisteye dayanıyorsa ırkçılık, muassır ideolojilerden kaynaklanıyorsa buna “sınıf”adıverilir. Bazen bu tabanlar açıklanmayan ancak hissedilen sosyal kavramların etkisi altında da kalabilir; bazen de hem ideolojik hem de başka eğilimler de taşıyabilir.
Osmanlı, imparatorluk olması dolayısıyla bir unsurlar devletiydi; fakat hânedanTürk’tü. Bu sebeble Fransız İhtilâli gibi derin bir sosyolojik rüzgârda bile unsurlar“Türk” adını genel olarak itici bulmadılar. Hattâ İttihat Terakki devrinde belki de mecbûriyetler dolayısıyla “Turan” adı “Türk” adına tercih edilerek ifrata gittiği zamanda bile Dürzî Şekip Arslan, Moskova’da Enver Paşa’nın yanından ayrılmadı.
“Cumhuriyet” Milli Mücâdele’nin olmasa bile, Mustafa Kemâl’in ideolojisi idi. Devlet ve halk bu kavram adı altında teşlkilâtlandı; bu zamanda da “Türk” adı sâdece tabanda değil tavan da bile itiraz görmedi. Ne zaman din ve sınıf ideolojileri siyâsete soyunduysa, işte o zaman, asırlardan beri kültür ve üst kimlik ifâdesi olan “Türk” deyimi ırk olarak algılanmaya başladı. Dinî görüşler, milliyeti İslâm’ın yasakladığını ileri sürerken sınıf ideolojileri, tam bir Sovyet görüşüne uyarak “Pantürkzm”in tehlikelerinde birleştiler. Hâlbuki böyle bir şey yoktu ve Atatürk döneminin ancak binde biri kadar bir Türklük ifâdesi ile yetiniliyordu.
İşte MHP böyle bir ortamda ortaya çıktı ve çıktığı gün “Türk Irkından” olanların partisi gibi bir yaftaya oturtuldu. Gerçekte ne böyle bir beyan ve ne de eğilim vardı. Çünkü netice itibariyle MHP’yi ortaya koyanlar da, bir imparatorluk çocuğu veya o zamanda, o topraklarda doğmuşlardı.
Bir kere herşeyden evvel etnisite denilen şey, şahısların kendileri ile ilgili tamamen bir şahıs veya aile târifinden başka bir şey değildi. Bir siyasî, hareket veya partinin, böyle bir sosyal olguya göre teşkilâtlanması kesinlikle mümkün değildir. Zamanımızda bu görüşlerle ortaya çıkanların görülen ve gösterilen etnisiteye mensûbiyetlerini ispat etmek bir yana, iddia etmek bile kolay bir iş değildir. Esâsen böyle bir etnik taban bile bulmak mümkün değildir.
Zamanımızda herşey kültür ve sosyolojiye endekslidir. Toplumların mensûbiyeti bile ancak bu mıkyasla ölçlüp değerlendirilebilir. Siyaset ve realite ayrı ayrı şeylerdir. Siyaset herzaman yanıltıcı olduğu halde realite kalıcıdır.
Dün MHP’de “Çerkez” paranoyasını anlattım. Edhem için itirazlar var; işte tehlikeli olan budur, yoksa mefhum değil. Bir paranoya da “Yörüklük-Avşarlık” gibi paradigmalar.Yani böyle olursan ne olacak? Bu tip işler insanlara bir ayrıcalık kazandırmaz, rahatsızlık alâmetleridr. Elbette her şeyi ile “Türk” olmak ayrıcalıktır ve bunun da çeşitli yollarla, izafet teorileri hiçbir şekilde ispatı gerekmez.
Bütün bunlardan anlıyoruz ki, MHP bir etnisite ve bunun şubeleri mensuplarının partisi değildir. Hiçbir şekilde de, ne gelmişinde ne de geçmişinde böyle bir eğilim ve anlatım mevcut değildir. MHP, insanların milliyet yarışında, Türk olmasını bilen ve buna inananların partisidir. Biyoloji bitkisel bir bilimdir sosyolojiye katiyyetletle uygulanamaz.
Muhabbetle.