Ali Bademci
Daha Suriye’de olayların ilk başlamasından itibaren ülkemize yönelik bir mülteci akını olmuştur; rakamların 1,5 milyonu geçtiği ilgililer tarafından ifâde edilmiştir. Gelenlerin çoğu da hanım ve yaşlılardan oluşmaktadır. Mülteci olarak kabul edilenler, Adana’dan başlamak üzere Güney ve Güneydoğu illerimizde kurulan kamplarda misafir edilmekte, büyük bir kısmı da, kendi imkânları ile zar-zor ayakta durmaktadır. Varlıklı mülteciler ise büyük şehirlerimizin otellerinde kalmaktadırlar. Hatta sırf bu sıkışıklıktan ötürü ülkemizde bir hayli apart otel açılmıştır. İşin insani boyutu elbette BM kararlarına uyarak bu insanları kabul etmek doğrultusunda olduğu gibi, insani teamüller de bunu gerektirmektedir.
Başlangıçta MHP Hatay Vekili bu mültecilerden şikayet etmiş, şimdi ise ana muhalefet partisi aynı karşıtlığı yüksek sesle dile getirir olmuştur. Kuvvetle tahmin ederiz ki, bu mültecilerin en az yarısı gelinlik yaşta kızlardır. Özellikle kendi imkânları ile ayakta duran Sünni Arap kızlarının, ülkemizde evlilik yaptıklarını duymaktayız. Muhalefet, mültecilere verilecek vatandaşlık belgelerinin kendi aleyhlerine oya dönüşeceğini düşünedursun özellikle demografik dengesizliklerin bulunduğu bu bölgelerde, çok değil on yıl sonra nüfus rakamlarını nasıl oluşacağını şimdiden hesap etmek lâzımdır. Hatta evlenen hanımlar veya beylerin çocuklarının da terörist olacağını kim söyleyebilir?
İşin diğer ciheti ise Suriye’den gelen mültecilerin, evvelki etnik durumlarıdır. Çünkü Türkiye’den ayrıldıktan sonra Suriye rejimleri bağnaz Arap milliyetçiliğinin laboratuvarı olmuş, insanlara ana dilini konuşmak yasaklanmıştır. Bu sebeple şimdi Türkmen olarak gelenlerin durumunu elbette bahis konusu etmeye gerek yoktur. Çünkü bunların ana lisanı zaten Türkçedir ve ikinci lisan olarak Arapça konuşmaktadırlar. Fakat özellikle Halep-İglib-Hama-Humus ve Cezire bölgelerinde Arapça konuşmaktadırlar. Mültecilerden Türkmen asıllı olanların, birkaç gün içerisinde Türkçe konuşmaya intibak etmelerinin sebebi budur. Bunlara Carablus-Suriyeli uzman Hüsnü Mahalli,Türk Araplar demektedir. Elbette bunlardan otellerde konaklayacak kadar durumu iyi olanlar bulunmamaktadır. Hatay ve Gaziantep sokaklarında kırık Türkçe ile sigara satmaktadırlar.
Şimdi hem Atatürkçü geçinip hem de, bu insanların misafirliğine karşı mı çıkacağız? Sırf hükümete karşı olmak için bu insanların mağduriyeti ile oynamanın hiçbir anlamı yoktur. Türkmenler arasında özellikle eli silâh tutan gençlerden kimse bulunmamaktadır. Gelenler çocuk, kadın ihtiyarlardır. Kamplarda ve sokaklarda bu hususu müşahede etmemek mümkün değildir; bunların eli silâh tutan erleri Suriye’de evlerinin namus bekçiliğini yapmaktadır.
Türkiye’nin otellerinde bey hayatı yaşayan Arap asıllılar ise, Suriye’nin rantını yiyen toprak ağası Araplardır. Bunların, Suriye’de kalan mal ve mülkleri ise son yıllarda Türkmenlerin elinden alınmıştır. Gönül ister ki hiç dönmezler de, Türkmenler eski mülklerine kavuşurlar. El-Cezire ve Carablus Kürtleri için de aynı hususlar geçerlidir. Muhalefet olarak bu jenosidi dile getirmek gibi milli görev varken, mülteciler ile ilgili devlet politikalarına karşı çıkmanın ihânetten ve bilgisizlikten başka anlamı yoktur.
Mülteciler arasında Halepli Türkmen’in az olmasının sebebi elbette Osmanlı’dan gelen kısmen muhafaza edilen tapulardır. Halep Ovası yüzlerce Türkmen köyü ile birlikte tamamen Türkmenlerin yurdudur. Lütfen Ötüken Yayınları’ndan çıkan Suriye’de Türkmenler ve Bayır Bucak çalışmamızı edinerek yerinde yapılan müşahedelere dayanılarak yazılanlara bakınız. İlgisiz ve bilgisizce zaten yeteri kadar ezilmiş olan insanlar ile uğraşmanın hiçbir manası yoktur!
Son bir ay içerisinde Aynel Arap’ta, üç beş Kürt eziliyor diye 40 insanının hayatına mal olan gösteriler yapılıyor da, Suriye Türkmenleri’nin nazarımızda hiç mi değeri yoktur? Bir Türk olarak en büyük hayır, bu insanları bölgelerinde ziyaret edip onlara maddî bakımdan yardım etmektir. Türk Ocakları Genel Merkezi’nin yardım kampanyaları, sanıyorum Ramazan’dan beri devam etmektedir. Hele, bu insanlara oturma belgesi verilirse âile yapılarını mahallin Kürt eşkıyalarının zulmüne bırakmadan korumak-kollamak ve onlara istihdam sağlamak ırkımıza karşı temel görevlerimizdendir.
Muhabbetle.