Ali Bademci
Türkçülüğün ve ülkücülüğün duayen isimlerinden Prof. Mustafa Kafalı siyaset yapar mı? Allah uzun ömür versin, yaşı 81’e girmiştir. Geçtiğimiz Cumartesi günü evinde ziyaret ettiğimiz Hoca’yı yatak içinde, elinde bizim gibi çömezlerin kıymetsiz eserlerini tetkik ederek küçük televizyonunun haberlerini seyrederken gördük. Eşi Sevgi Kafalı ise epeyce bir zamandan beri, yatağından kalkamayacak derecede bilinmeyen bir rahatsızlıkla boğuşmaktadır. Ortalıkta dolaştığına göre Hoca siyaset yapacakmış; böyle bir şey kabil mi? Yaşı, başı buna müsait mi, değilse bu haberler nereden çıkmaktadır? Şunu kesinlikle ifâde etmemiz gereklidir ki, bu tip haberler maksatlı insanlar tarafından çıkarılmakta ve MHP’ye yönelik kullanılmaktadır.
Bilindiği üzere, doğru veya yanlış bir kararla Hoca, geçtiğimiz Türk Ocakları Kurultayı’nda Umumi Reisliğe aday olmuştur. Listesi malumdur ki, MHP yönetimi ile problemi olan arkadaşlarımızdan meydana geliyordu. Esasında karşı listede olan Hoca’nın eski öğrencilerinin de, MHP ile organik bağları olduğu söylenemez. Fakat Türkçülük ve Ülkücülüğün en kolay telâffuz edildiği mekânın Türk Ocakları olduğu hususunun bilhassa hakkını vermek lâzımdır. Bu şartlar altında şahsen bulunduğumuz Türk Ocakları Kurultayı’nda bu yönü ile bir hizip çekişmesi olduğunu kimse söyleyemez. Hatta listelere bakılacak olursa emekli oldukları için daha rahat bir biçimde Kafalıların MHP’liliği daha açık ve nettir.
Açık söyleyelim, bugünkü MHP yönetimi ile Sayın Sadi Somuncuoğlu’nun bir takım meseleleri olduğu söylenmektedir. Zaman zaman yazdığımız gibi bunun da gerçek yüzü hakkında sağlam bilgiler ve işaretler yoktur. Olsa da şahıslara münhasırdır ve en azından camiada yaygınlığı yoktur. Sayın Somuncuoğlu çevresinden Prof. İskender Öksüz ve Prof. Ahmet Bican Ercilasun var diye Hoca’nın politikaya soyunduğunu söylemek çok büyük bir yanlışlıktır. Kaldı ki, bu insanlarda mutlaka ülkücülük çemberinin içindedir ve geçmişlerini inkâr edecek halleri olmadığı gibi o kişilikte de değillerdir.
Meselenin bir önemli tarafı da, Hoca’nın eşi Sevgi Kafalı’dır. Elbette Sevgi Hanım’ın Türkçülüğü ve Ülkücülüğüne bir şey söyleyemeyiz. Hatta böyle bir hususun uzun boylu izahına da ihtiyaç yoktur. Burada en önemli husus karı-koca iki Kafalı’yı birbirine karıştırmaktadır. Çünkü Sevgi Kafalı, durumu ve tutumu ne olursa ülkücüler ile mesafesiz bir yakınlıktadır. Herkesin ayrı baş çektiği ve ne için olduğu pek anlaşılmayan bir kişilik ispatının arenası olan Ankara’da, Bayan Kafalı’nın parti iç meselelerini bildiğinden de çok emin değiliz. Fakat çok sevdiği bilgisayar başında akşama kadar bir takım arkadaş ve insanlarla görüşmeyi ve mücadele ettiğini bilince de, Mustafa Kafalı’dan çok farklı bir zaman geçirme peşinde olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz. Bu bakımdan sanal medyada Sevgi Kafalı’nın hareketleri ile Mustafa Kafalı’nın siyaset yapacağına ve bir takım ayak oyunlarına girdiğine inanmak mümkün değildir.
Hareketin her zamankinden fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır. Böyle bir dönemde bir takım dedikodular ile uğraşmak hiç de hoş değildir. Hele adı ortada dolaşan insanlar bundan habersiz ise aynı zamanda da gıybettir ve günahtır. Her ülkücü mutlaka siyasi hareketinin emrindedir. Böyle çarpık işlerden tedirgin olamayacak kadar ülkücülüğün olgunluğu vardır. Mutlaka da bu işleri yapanları çevremizden uzaklaştırmalıyız. 81 yaşında, birtakım sağlık problemleri olan ve hepimiz üzerinde emeği bulunan Kafalı Hoca’yı mutlaka çarpık işlerin içinde göstermemeliyiz.
Sağlıcakla kalın.