Ali BADEMCİ
İyi bir Sarıkamış uzmanı olmadığımı biliyorum. Çünkü âcizane bu idealin ömrümce hep ötesini çalıştım. Esasında, Dünya Savaşı’nda Kafkas harekâtı, Türk Ordusu’nun 93 Harbi (18777-1878 Türk-Osmanlı Savaşı)’nin rövanşı idi. Çünkü Kars, Batum, Ardahan Emir Timur’dan sonra, belki ilk olarak Anadolu’dan ayrılıyor, İran Türklüğü yerine Moskof’a bağlanıyordu. Bu sebeple, bu sene 100. yıldönümünde zaferden hezimete dönüşen Sarıkamış hâfızalarımızda tazeleniyor. Bu harekâtın kahramanı olması gerekirken sorumlusu olarak karalanan Enver Paşa’nın şahsında, Türk düşmanlığına kadar gidilmesi, hazin bir tablodur. Enver Paşa biyografisini yazan bir ağabeyimizin de ifâde ettiği gibi, özel hayatında Naciye’ye aşkı öne çıkan Enver Paşa ona sevdalı, fakat Türklüğe gözü kara sevdalı idi.
93 Harbine 57.000 asker, 9 top ile girmişiz. Buna karşılık Rus Ordusu 125.000 asker 189 topa sâhiptir. Bu sebeple ağır bir hezimet almışız ki, Sarıkamışbunun yanında solda sıfır kalır. Sonradan müdâhil olan ve devam eden Trablusgarp Savaşı’nı yarım bırakarak gelen İttihatçılara rağmen II. Abdülhamid’in iflâsa götürdüğü ordumuz, Avrupa topraklarımızın %85’ine tekabül eden 1.000.000 km2, 5 milyon ile ifade edilen 1/5 nüfus ve dolayısıyla 1/5 arazi kaybına sebep olmuştur.
İşte ilk dünya savaşına böyle bir asabiyetle dâhil olunmuştur. Esasında kaybedilmiş bir savaşa girilmiştir. Doğrulayıcı yüzlerce ifâde vardır ama iliklerine kadar Enver Paşa düşmanı olan ve onun hataları yüzünden kaybedilen Sarıkamış’ın komutanlarından Ali İhsan Paşa bile, savaşa girilmeseydi yine imparatorluğun dağılacağı kanaatindedir. Sarıkamış’ın içinde bulunan Ziya Yergök bile aynı görüştedir. İslâmcı yazar Ziya Nur, devleti Enver’in batırdığı şeklindeki iddiaları “…mesnetsiz, içi boş ve kof..” görüşler olarak değerlendiriyor.
Sarıkamış öncesinde millet ne durumdaydı?, diye sorarsanız, meşhur “Marş, marş ileri; haydi arkadaş, göğsünü ger Kafkaslar’ı aş” marşını hatırlayınız. Yani devletin sivil ve askeri, aydınlar ile düşünen insanlar, milletten yeteri kadar kamuoyu arkalanmıştı. Şimdi baykuşlar gibi hariçten gazel okumak kolaydır. Alman taraftarlığımıza gelince, o zamanın Avrupa’sında Almanlardan başka Türkiye’den toprak talebi olmayan ülke maalesef yoktu. Söylendiği gibi, özellikle Kafkas Cephesi savaşları için muazzam bir hazırlık vardı. Muhalif ve hain Köprülülü Şerif’e göre, 190.000 asker 60.000 hayvan ile en güçlü kuvvetlerimiz 3. Ordu’da toplanmıştı. Sadece ortada hareket eden Köprülü’nün de içinde bulunduğu Ahmet Fevzi Paşa’nın 9. Kolordu’sunun 173.000 mevcudu bulunuyordu. İlk yayınlanma talihsizliğine rağmen yine Şerif’e göre, Enver Paşa çok derli toplu ve akıllı bir komutandı.
1914 yılında Doğu Anadolu’da, 5.279.000 kişi yaşıyordu. Yılın başında hazır olan ve 3 Kasım’da hareket eden 3.Ordu mevcudu 120.000, Rus ordusu ise 80.000 kişidir. Rusların en güçlü birlikleri Kazak Alayları idi. Savaşın sonuna doğru dengeleri alt-üst eden ve tamamen Türklerden müteşekkil 2. Türkistan Kolordusu, savaştan kaçan Cephe Komutanı Nikolsky yerine girmiştir. Sarıkamış harekâtının en büyük handikapı erzak yetersizliği ve o günün tabiat şartlarıdır. Daha savaş başlamadan ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa, bu işi beceremeyeceğini beyan ederek affını istemiş, 18 Aralık’ta da istifa etmiştir.. Bunun üzerine Başkomutan vekili sıfatıyla Enver Paşa cepheye gelerek bizzat komutanlığı üstlenmiştir. Kolordu komutanları ile İzzet Paşa arasında derin bir geçimsizlik vardı. Bütün bu nahoş görüntülere rağmen Rus Ordusunun morali çok bozuktur. 12 Aralık günü cepheyi ziyaret eden Çar Nikola, tam bir skandal olacak tarzda ölümden dönmüştür. Ruslar sürekli olarak trenlerle Sarıkamış’a en iyi birliklerini yığıyorlardı. Erzak, haberleşme ve nakliye sıkıntısı yoktur. Meskûn Ermeni halk ve çetecilerinden de azami ölçüde destek sağlıyorlardı. 34 yıldan beri buraları fevkalade imar ettikleri de bir gerçek. Bizim ordu ise hâlâ keçi yollarını kullanmaktadır. Elde doğru-dürüst askeri haritalar yoktur. Mesafeler eldeki bilgilerle örtüşmüyor. Her şeye rağmen Ordumuzun mevcudu 75.000’i tüfekli olmak üzere 118.660 er, 73 adet makineli tüfek. 6 gurup halinde tamamı tüfekli Rus Ordusuise 100.000 civarında.
22 Aralık 1914 günü başlayan savaş emrini, bizzat Enver Paşa vermiştir. 10. Kolordu Damat Hafız Hakkı Paşa komutasında Oltu üzerinden Kosar tariki ile Allahuekber Dağları’ndan, 9. Kolordu Köprüköy ve Horasan üzerinden Azap-Kütek-Çatak hizasından Sarıkamış’a ineceklerdir. Köprülü ve Azaplı Muharebeleri büyük bir zaferle lehimizde sonuçlanmıştır. İkinci gün cepheden kaçan Rusların bütün ağırlıkları Kürt Alayları tarafından beri çekilmiş, 3000 esir alınmıştır. Kuşatma başarı ile sürmektedir. Âdeta karşıdan hiç tepki yoktur. Enver Paşa, ordunun göbeğinde iki günde 62 km. yol kat etmiş ve Sarıkamış önlerine gelinmiştir. Fakat diğer kuvvetler ile muhaberemiz tamamen kesilmiştir. 10. Kolordu ve Hafız Hakkı’dan hiç haber yoktur. Kendisine gönderilen çevirme emirlerini de dinlemeyerek cepheyi Göle ve Kars istikametinde genişletmiş ve yolu uzatmış; bir türlü Sarıkamış’a intikal edememektedir. Diğer birliklerimiz hareketi ağırlaştırmış fakat yine de Sarıkamış’a 2 km. kalmıştır. Ordumuz varoşları döğmektedir. 25 Aralık’ta Enver Paşa çıldırmak üzeredir. Bir an önce Ruslar takviye almadan Sarıkamış’a girilmesinde şiddetle ısrar ediyor. Arif Baytın kendisine verilen Başkomutanlık emrini dinlemeyerek Orduyu Sarıkamış yerine Kızılkilise’ye sevk etmiştir. Bu sebeple sabah bizim ordu yerine Rus Türkistan birlikleri girmeye başlamış ve Sarıkamış’ta 3000 asker ile meydan savaşına girilmiştir. Rus tarihçileri de bu görüştedir. Rusların Enver Paşa’sı General Nikolsky ise çoktan Tiflis’te votka yudumlamaya başlamıştır. Zaten beceriksizliği ve Enver Paşa karşısındaki dirayetsizliği yüzünden savaştan sonra yargılanmış ve ordudan kovulmuştur. Sarıkamış’a çekilen Rus kuvvetlerine 2.Türkistan Kolordusu yavaş yavaş girmiş ve Hafız Hakkı’nın Allahuekber’de donan askerleri de yetişmeyince şekil değişmiştir. Türk askeri 1905 rakımlı tepede son yüz yılda ilk defa Moskof’u geri püskürtmüştür. Esasında Ruslar, Başkomutanları gibi hiçbir ciddi savaşa girmemişlerdir.
29 Aralık’ta, son kılıçlar çekilirken öğleye doğru bozulan hava sabah saatlerinde gayet açıktı. Allahuekber’den 26.000 mevcutlu Hafız Hakkı’nın X. Kolordu’su tamamen savaş dışı kalmış ve donarak Allah’a teslim olmuş veya çok azı kurtarılabilmiştir. Donanların en az %20 olduğu tahmin ediliyor.
Köprülü Şerif’in ise kurtulan askeri 3200 civarındadır. Şartlar ne olursa Sarıkamış’a girilmiş, Rusların gayet mamur olan kışlaları ele geçirilmiştir. Sarıkamış içinde asker sayımız, 30 Aralık’ta 1000 kişiye düşmüştür. Ruslar bile galip geldiklerini söylemezken, yıllardan beri savaşın ilk günlerinde Avrupa basınına servis edilen Türklerin 90.000 kaybı yalan, uydurma ve yanıltmadır. Zamanın en iyi savaş tarihçisi Rus Muratov zayiatımızı 20.000 olarak açıklarken, bizim dönme, devşirme ve kahpe neşriyatımız şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaktadır. Rus tarihçilerine göre Köprülülü Şerif, Arif Baytın, İhsan Paşa ihanet etmişlerdir. Bizim kaynaklarımızdaki hâkim fikir de budur. Nikolsky yerine cephe komutanı olarak tayin edilen General Yudeniç’e göre Türk kaybı 23.000, Rus kaybı ise 18.000’dir.Yine bir Rus kaynağına göre, kayıpları 29.000 ölü 3000 esir, Türklerin kaybı ise 23.000 ölü 7000 esirdir. Türk Genelkurmayı, zayiatımızı sanırım 23.687 olarak ifâde ediyor ki, rakamlar tutuyor. İmam Mustafa Molla, 300 kişi ile defin işlemi yaptıklarını, şehitleri uzun hendeklere 300-500-800 olarak defnettiklerini ve sayının 12.000 olduğunu belirtiyor.
Kitaplarımızda “Türkistan’da Osmanlı Zabitleri” diye ayrı bölüm vardır. Sibirya başta olmak üzere çoğuKrasnovodsk’a sürülen 7000 esirimizin aydın olanlarının birçoğu, burada Alman subayları ve Türkistanlı sürgünlerle bir arada kalarak harikalar yarattılar. Ruslar savaştan çekildikten sonra bunlar Türk ülkelerine dağılarak etkinlikler yaptılar ve mahalli istiklâl hareketlerine katıldılar. Her şeyde bir hayır vardır ki, bunların bilahare Basmacılar’a katılmasıyla ilerideki Enver Paşa efsanesi ortaya çıkmıştır. Böyle elzem bir notu da ifade ettikten sonra aşağıya Enver Paşa’nın pek meşhur Sarıkamış vasiyetini alıyorum ve Sarıkamış’ın mübarek şehitlerine rahmet diliyorum:
“9.ve 10.Kolordu, muvaffakiyetle hareketi yaptı, düşmana taarruz edildi, fakat mağlup edilemedi. Şimdi 11’inci Kolordu ve Süvari Fırkası’nı bekliyorum. Gelir de yetişirse, düşmanı bozacağım, fakat onlar gelmeden düşman zayıflamış kıtalarımıza taarruz eder ve taarruz da muvaffak olursa, o vakit ordu mahvolmuş demektir. Şimdiye kadar asker ve zabitler, hiç kusursuz harbettiler. Her manevrayı yaptılar. Eğer Allah yardım ederse, muvaffakiyet kat’idir. Eğer muvaffak olamazsam sor neferimle beraber öleceğim. Bu halde vasiyetim: Ben vazifemi yaptığımı sanıyorum ve öyle ölüyorum. Düşmana sonuna kadar karşı koyunuz, Herhalde sonunda muvaffak olacağız. Ben hareketime nedamet etmeden kalben müsterih olarak ölüyorum. Yaşasın dinim, vatanım, Padişahım! Eğer geride kalanlarıma yardım etmek isterseniz, refikam Sultan Efendi hazretlerinin tahsisatı kâfi değildir kendisinin müreffehen yaşaması için hiç olmazsa, Başkomutanlık tahsisatımın kendi tahsisatına ilave ve ebeveynimin temin-i refahı ile, rahmet-i ilahiyyeye mazhariyetim için birkaç hayır yapılmasını rica eder ve tealisine çalışmaktan başka bir maksat beslemediğim din ve milletimin tealisine dua eder, tanıyanlara selam ederim. Yaşasın Müslümanlık ve Osmanlılık ve Osmanlıların Padişahı Sultanı Mehmed Han. Servet namına bir şeyim yoktur. Mamafih ne varsa refikam Sultan Efendi Hazretleri’ne bırakıyorum. Enver.”
Huzurlu olun.