Ergun KAFTANCI
ÖĞRENCİLER de sokakta, öğretmenler de…
Herkes hak arıyor!
Bu iktidar, hukuku guguk haline getirdi. Burhan Kuzu gibi hukukçu mensupları bile, efendi hazretlerinin hışmına uğramamak için hak ve adaletin hukuk değil gukuk yoluyla sağlanmasına rıza gösterir oldu…
Sokaklar bu anlayışa karşı çıkanlarla tıklım tıklım; hak, hukuk ve adalet isteyen yurttaşlar çareyi protestoda arıyor…
Daha iki gün önce öğretmenler, laik eğitimi ortadan kaldırıp yerine gerici eğitim anlayışını ikame etmeye çalışan iktidarı protesto etmek üzere sokaklardaydı.
Yüzlerce öğretmen ellerinde Türk Bayrakları olduğu halde meydanları doldurdu. Öğretmenlere yurttaşlar da destek verdi. Bir basın açıklaması yapacaklardı ama olmadı. Çünkü polis yine orantısız güç kullanarak anayasal hakkını kullanan eğitimcilerin üzerine çullandı. Kadın- erkek ayrımı yapmadan yakaladıkları öğretmenleri yerlerde sürüklediler, tekmelediler, yumrukladılar. Yakaladıklarına kelepçe vurarak götürdüler…
Hak, hukuk ve adalet arayan öğretmenler de böylece fişlenmiş oldu.
Yurttaşın anayasal haklarını kabullenmeyen, o hakların kullanılmasına izine vermeyen bir siyasal iradenin egemen olduğu ülkede “Demokrasi vardır” denilebilir mi…
Hukukun ve yasaların egemen olduğu ileri sürülebilir mi!?
Kulağımıza hoş gelen özgürlük, eşitlik, hukuk, bağımsızlık gibi, demokratik değerler manzumesini oluşturan sözcükler, bizde maalesef kağıt üzerinde kalır, asla uygulanmazlar…
Oysa anayasanın 26. ve 34. maddeleri, düşünceyi yaymanın ve izin almaksızın toplantı yapmanın mümkün olduğunu söylemektedir.
Bırakınız bu maddelerin uygulanmalarını, yazıyla ve çizgiyle uyarı mahiyetinde olsa dahi özgürlük, bağımsızlık, eşitlik ve hukuk gibi değerlerin dillendirilmelerine izin verilmez.
İktidar, yazarların ve gazetecilerin yakalarına neden yapışıyor; çünkü üstlendiği kepazelik sınırını da aşan işlerin halka duyurulmasından korkuyor…
Yazarı ve gazeteciyi o nedenle hedef alıyor.
Bu suretle bütün yamuk işlerin, basına çullanıldığında gizli kalacağını sanıyor.
…………………….
Kepazelikleri önleyip ülke olarak AB’ye girmeye çalışmak yerine “Almazsan alma, sanki biz de aranıza girmeye hevesliyiz” diyerek kabadayılık taslıyoruz. Elbet de ülkemizin bu topluluğa katılması şart değil. Ancak topluluğa mensup ülkelerle tek tek hasmane tutum içerisine girmemiz de akıllı işi değil…
Ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan AB üyeleriyle ayrı ayrı ilişkilerimiz vardır ve bunların devam ettirilmesi ülkemizin yararınadır. AB kavramı ve oluşumuyla bağdaşmasak bile üye ülkelerle bire bir ilişkilerimizi sürdürmek zorundayız.
AB’ye kabadayılık beslemek yerine, birliğe girme talebimizi geri çekiyoruz dememiz lâzım. İktidar bari bu delikanlılığı göstersin.
…………………………
Toplumda maddi ve manevi sıkıntıyı en fazla kadınlar çekiyor.
Genel işsizlik ortalaması yüzde 12 civarında. Bu yüzde 12’nin büyük bölümünü iş arayan ve bulamayan kadınlar oluşturuyor.
İktidarın istihdam yaratmak ve kadınlara iş bulmak gibi bir sorunu olmadığı, göstergede tanık olduğumuz oran artışıyla gayet net ve açık anlaşılıyor.
Siyasal iradeyle yandaşı kişi ve kuruluşların kadın varlığına bakışı da artık gizli değil. Softa anlayış kadını hâlâ yanında değil de arkasında yürütüyor.
Kadın gülemez, kadın hamile olarak sokağa çıkamaz, kadın denize giremez, kadın süslenemez, kadın çalışamaz, kadın evde oturmalı, çocuklarına ve erkeğine bakmalı, doğurmalı, bir kez daha doğurmalı en az üç çocuk sahibi olmalı…
Çalışmak kadının neyine; Anadolu’da hâlâ “Kız çocuğu okumasa da olur” düşüncesi yaygın; küçük yaşta evlenmek, yakın akrabayla ev kurmak, kaç-göç hayatı yaşamak, hamakat erbabı erkek milleti tarafından kadının kaderi haline getiriliyor…
Kadının kaderi, ekonomik özgürlüğünü elde edemediği için başkasının koruması altında gücü olmadan yaşamayı kabullenmek olmamalı…
…………………………
Kadınların yapacağı ilk ve tek iş, mutlaka sandığa gitmek ve bir daha AKP’ye, fotokopi sadrazama, hukuk düşmanlarına, teröristle el ele aynı çuvala girenlere oy vermemek.
Sonuç getirecek, herkese “Ohh be dünya varmış” dedirtecek ve insan olduğumuzu hatırlatacak tek iş budur; kadınlar mutlaka sandığa gitmeli, karizma hayranlığına son verip demokrasiden yana oy kullanmalı…
Bakın o zaman ülkede ne AKP kalıyor ne de sorun!