MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, gündemde öne çıkan ve çokça tartışılan konuları değerlendirdi.
Dün öğle saatlerinden sonra gündemi hareketlendiren 150’si muhalif gazetecilerden oluşmak üzere 400 kişiye cadı avı operasyonu yapılacağı iddiasını, ‘Çok vahim sonuçlar doğurur. 17-25 aralık yolsuzluğunu, ayıplı hallerini gizleme çabası’ olarak değerlendiren Yalçın, çözüm süreciyle ilgili de ülkenin bölünmenin eşiğine geldiğini ancak buna rağmen hükümetin 7 Haziran’daki seçim sürecine kadar kapalı kapılar ardında anlaşmalar yaptığını ve bu anlaşmayı seçimden sonra uygulamaya koyacağını belirtti..
Semih Yalçın VIP torpil listesiyle ilgili ise; ‘Birkaç istisna hariç AKP yöneticilerinin tümü bu tür yolsuzluk ve bataklığın tam içerisindedirler. Kendilerinden olmayana hayat hakkı tanımıyorlar. İleride herşeyi, hep birlikte göreceğiz’ dedi.
İşte Semih Yalçın’ın o çarpıcı açıklamaları:
400 KİŞİYE OPERASYON İDDİASI
Çok Vahim Sonuçlar Doğurur
İktidar bu denli büyük bir olayın arkasında yer almış olamaz diye düşünüyorum. Yani bu kadarı da fazla. Dikkat ederseniz 400 kişinin tutuklanmasından bahsediliyor. Bunlar Afrika’daki ilkel kabilelerde bile olmaz. Burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hukukun üstünlüğüne inanan bir devletiz. Böyle bir yapı içerisinde sallapati sokaktaki insanı cadı avı avlar gibi avlamak mesnetsiz, dayanaksız çıkışlar yapmak çok tehlikeli bir hadise.. Dolayısıyla bu denli bir hadisenin olmayacağı yönünde kanaat bildirmek isterim. O kadar vahim sonuçlar doğurur ki bunun başı sonu mutlaka düşünülecektir.
ERDOĞAN NE YAPARSA YAPSIN GÜNAH YA DA YANLIŞ OLMAZ ALGISI OLUŞTURDURLAR
17-25 Aralık yolsuzluk süreciyle birlikte hemen arkasından kendi ayıplı hallerini gizleme adına toplumun üzerine gitmek suretiyle yolsuzluklarını ve yanlışlarını saklamaya gayret ettiler. Bunu yaparken de toplum üzerinde yine gerek basın, gerek medya hatta siyasiler üzerinde korku imparatorluğu oluşturarak kendilerine günahsız bir alan oluşturdular. Yani iktidar, başta Recep Tayyip Erdoğan ne yaparsa yapsın bu yanlış olmaz bu günah ya da haram olarak nitelendirilemez, bunun bir hikmeti vardır şeklinde bir algı yerleştirmeye çalıştılar. Maalesef bunda da başarılı oldular. Bugünkü gelinen nokta onu gösteriyor.
ERDOĞAN BUGÜN KENDİ VESAYETİNİ KURDU
Meydanlarda toplum karşısına geçerek, bunu inkar ederek çıkardıkları yasalarla birlikte yolsuzluk sürecini kendi lehlerine desteklediler. Hatırlarsanız emniyet teşkilatıyla ilgili yasalar ve uygulamalar, HSYK ile ilgili yasalar, yer değiştirmeler ve uygulamalar hep bu fikre hizmet etti ve bugüne geldik. Vesayetten çokça bahsederek iktidarda kalan Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi bugün kendi vesayetlerini oluşturmuşlardır.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Ülke Bölünmenin Eşiğine Geldi
Terör örgütü uzantılı bir partinin Eş Genel Başkanı bu milleti de hükümeti de çok rahat bir şekilde terörle tehdit edebiliyor çatışmayla ve hiçbir girişimde bulunulmuyor. Bu ülkede hakimlerin ve savcıların olduğu kanaatindeydik ama her birisi bir köşeye sinmiş, meydana gelen olayları gariban bir vatandaş gibi seyrediyorlar. Çözüm sürecinin 2009’dan itibaren bir işe yaramayacağını en üst ve en sert bir şekilde ifade eden bir siyasi partiyiz. Bunun beyhude olduğunu, ülkeyi parçalamaya götürdüğünü ısrarla ifade ettik ve geldiğimiz noktada maalesef haklı çıktık. Ülkenin geldiği durum çok net ifade ediyorum bölünmenin eşiğindedir.
İMRALI NEYİ TALEP EDERSE MECLİSE O GETİRİLİYOR
Yeni yol haritası denilen hadise iktidarın İmralı’dan aldığı talimatlardan ibarettir. Hani son günlerde çokça ve sıklıkla bahsedilen üst akıl iktidar için, HDP için, akiller için İmralı’daki terörist başıdır. Üçüncü göz de bu süreci destekleyen Amerika Birleşik Devletleri ve yanındaki koalisyon güçleridir. Ülkeyi bunlar yönetiyorlar. İktidarı bunlar çekip çeviriyorlar. Bunlar ne isterlerse, ne talimat verirlerse o kanunlar çıkabiliyor. İmralı neyi talep ederse Meclis’e o getiriliyor. Türkiye’nin hali bu.
O BÖLGELER TERÖR ÖRGÜTÜYLE KAPALI KAPILAR ARDINDA BÖLÜŞÜLDÜ
Sivas’ın ötesine gidemezsiniz diye çıkış yapan bir Başbakan’ın Sivas’ın ötesiyle ilgili terör örgütüyle bir pazarlık yaptığı artık açıktır. Buralar terör örgütüyle o kapalı kapılar ardında bölüşülmüştür. HDP’li bir üye özerklikten bahsedebiliyor. Her ne kadar sonradan kıvırdıysa da daha öncesinden bu yol haritasında özerklik de var diyebiliyor. Biz belki o tutanakları detaylı olarak bilemiyoruz ancak, belirtileri Oslo’daki sızan bilgiler, İmralı tutanaklarının sızdırılması ve bu şahısların ifadeleri ülkenin bölünmeye doğru götürüldüğünü gösteriyor. 7 Haziran’dan sonra mevcut iktidar başta kalırsa bu işin sonu bölünmedir. Allah göstermesin veya çatışmadır. Oraya doğru sürüklendiriliyoruz.
7 HAZİRAN’A KADAR SÜREÇ KAPALI GİDECEK SONRA İSE…
Taslakta herşey var, nedir o herşey; İmralı tutanaklarından sızan PKK’nın statü elde etmesi.. Anayasa’nın değişmesi suretiyle ikinci bir dil veya ona benzer veya Türk isminin çıkarılması.. Bunlar statü elde etmektir. Bu var. Bununla da yetinecekleri kanaatinde değiliz. Bunun arkasından özerklik de var, onun arkasından gelebilecek bir bağımsızlık da var. Bu yasada eminim ki örtülü ya da açık genel af da var. Ne kadar inkar ederlerse etsinler bunların olduğunu muhataplarından çok net bir şekilde işitebiliyoruz. Hükümet neden bugünlerde inkar ediyor; 7 Haziran’a kadar bu sürecin kapalı gitmesini istiyor. Bu sebeple süreç mevzuunu 7 Haziran sonrasına bırakmaya çalışıyor. PKK ve onun uzantıları HDP de 7 Haziran’dan önce bunu noktalamak suretiyle bir merci kazanma çabası içerisindeler. Şu andaki yarış, şu anda birbirini tutmayan açıklamalar ve ifadeler bu durumun göstergesidir.
AKP DÖNEMİNDE ÖCALAN DA KANDİL DE GÜÇLENDİ
AKP döneminde terör başı maalesef güçlenmiştir. Siyasi bir figür haline gelmiştir. Sadece Öcalan değil, Kandil’i de güçlendirdiler. PKK’yı da silahları bırakıyor teraneleriyle yeniden silahlandırdılar. Artık sadece dağlarda değil, şehirlerde de PKK var. Daha da önemlisi Kobani üzerinden, ABD desteğiyle PKK silahlandırılmış ve olgulaştırılmıştır.
VIP TORPİL
Birkaç İstisna Hariç AKP Yöneticilerinin Tümü Yolsuzluk Ve Bataklığın Tam İçinde
Bizce malum olan bir hususun basına düşmesidir adam kayırma hadisesi. Birkaç istisna hariç AKP yöneticilerinin tümü bu tür yolsuzluk ve bataklığın tam içerisindedirler. 17-25 Aralık yolsuzluğunu gerçekleştiren bir zihniyetin, böyle bir adam kayırmacılığının peşinde olmamasını düşünemeyiz. Kendi insanlarını kayırıp usulsüz bir şekilde atama yaparak devlet memuru haline getirmelerinin yanında aşırı bir partizanlık zihniyetiyle bütün devlet kadrolarını kendi lehlerinde ıslah etmek peşindeler ve bunu 12 yıl sonunda da başardılar. Kendilerinden olmayanlara hayat hakkı tanımıyorlar. Ondan sonra da utanmadan çıkıp milli iradeden bahsedebiliyorlar. Böyle bir zihniyet içerisinde olan insanların mutlak surette 7 Haziran’da alaşağı edilmesi lazım. Aksi taktirde ülke ayağımızın altından gidiyor.
İLERİDE HERŞEY ORTAYA ÇIKACAK
Bu gördüğümüz yüz bunun altında ileride çok daha tehlikeli şeyler çıkacak. İleride göreceksiniz ne tür haltlar yediklerini, nasıl hırsızlık peşinde olduklarını hep birlikte müşahade edeceğiz.
Davutoğlu da şu anda Cumhurbaşkanı’nın kötü bir kopyası. Sıkıştıklarında hemen dini hususlara giriyorlar. Bu mağduriyet dilenciliğidir. Bunda geçmişte yol aldılar, mesafe aldıkları için sıkıştıklarında ya gündem değiştirirler ya da mağduriyet dilenciliğine soyunuyorlar.