Ergun KAFTANCI
BASINDA işten çıkarmalar sürüyor. Sonuncusu, iktidarın borazanı haline getirilen TRT’de yaşandı ve spor servisinde çalışan sunucu Murat Bereket kovuldu…
Açıklama yaparsın “Sapına kadar Beşiktaşlıyım” dersin olur biter. Devreye adam sokmanın ne âlemi var birader…
Bu olayda ne şikâyetçi olan Sinan Engin’e kızılır, ne de aracılık yapmaya bayılan Rasim Ozan adındaki fenomen tipe…
Medya mensubu kovmayı siyasal yapıdaki ağalarından öğrendiği anlışılan Nasuhi Güngör hariç!
* * *
SOMA‘da üç bine yakın madenci, telefonlarına atılan iletilerle işten çıkarıldı.
Böylece aileleriyle birlikte, onbeş binden fazla insan bu kış kıyamet gününde aç kalmaya mahkûm edildi. Aç ve işsiz insan ne yapar; toplanıp tepki koydular. İşvereni ve verdiği sözleri tutmayan hükûmetle çaresizliğe çözüm bulmayan devleti topa tuttular…
Polis de talimat üzerine birkaç madenciyi gözaltına aldı…
…………………………
Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi bu bölgede de Avrupa Birliği’ne odaklanmış tarım politikamız yüzünden insanlar ne mısır ekebiliyor, ne pamuk, ne de tütün; sanayide ham madde olacak ürünlerin tarımı da yapılamıyor. Bu nedenle maden işçisi olmayı seçen yöre halkı, işsiz kaldığında ekmeğini çıkaracak iş alanı bulamıyor…
Gelsin sefalet…
Beri yanda Ak Saray…
Debdebe, şaşaa ve rant paylaşımı…
Bilmiyorsanız şimdi öğrenin diye yazıyorum; Beştepe sakini mutlu olsun diye sarayda her sabah yüzlerce vazoya taze çiçekler konuyor. Çiçeklere ödenecek aylık henüz belli değil; çiçekçiler “Ayda en az 50-70 bin lira çiçek parası ödenecektir” diyor.
“Ödenecek meblağ 100 bini geçer” diyenler de var..
Kaç yüz bin acaba…
Tayyip’in sarayına ait gider kaleminde olan elektrik, su, doğalgaz, ısınma, benzin, motorin hariç sadece mutfağı için harcanacak para bile işsiz bırakılan madenci yurttaşlarımıza ilaç gibi gelebilirdi…
“Millete ait” denilmesine rağmen kapıları milletin yüzüne kapatılan sarayın masrafı bile, aç ve işsiz bırakılan madencilerle ailelerine can simidi olabilirdi…
Yaşanan bu ve benzeri sosyal faciaların, müsrifliği saptanmış büyüklerimiz (!) yüzünden giderek artacağının işaretleri ise peyderpey ortaya çıkıyor.
Bu acı gelişmeler karşısında vurdumduymaz bir iktidarla, sarayda gününü gün eden bir eli yağda, bir eli balda olanların sadre şifa olacak girişimlerini ise bu saatten sonra bekleyen de yok…
Saç kesildi, AKP’nin keli çoktan ortaya çıktı. Bu iktidarı inşâllah, fakirliğe mahkûm edilen halkımızın ahı götürecektir!
* * *
AÇILIM dediler olmadı; eve dönüş dediler tutmadı…
Mücadele edemediler, müzakere dediler, sıkıştılar onu üstlendiler…
Ardından ıkına sıkına “Çözüm süreci” ne geldiler…
Hâlâ ıkınıp sıkınıyorlar ve bu süreci herkese yedirmeye çalışıyorlar…
AKP iktidarı ne Tayyip Bey’in, ne de Ahmet Bey’in döneminde bölücü terör örgütünü masada dize getirebilmiştir.
Aksine iktidar dize gelmiştir…
İşte kanıtı; İmralı, Güneydoğu’da kamu düzenini ele geçiren örgütle siyasal destekçisi HDP, iktidara bahara kadar müsaade etti ve yeni bir taslak dayattı…
Hemen söyleyim, bu tasarı PKK’ya meşruiyet kazandıracak önerilerle dolu. Anayasanın ve yasaların Kürt varlığını da kapsayan hükümlerle yeniden hazırlanmasından tutun Meclis’in yeniden yapılandırılmasına kadar sıralanan istekler, 66 maddeden oluşan bu dayatma belgesinde yer alıyor.
Taslak iktidara, müzakere süreci taslağı adı altında ya verildi, ya verilecek…
Bu taslak üzerine anlaşma olmazsa?
Söylentiler farklı…
İmralı’daki cani “Savaş kaçınılmaz olur” mealinde laflar etmiş…
Bu yöndeki hazırlıklarını da “Silah bırakmamız uzlaşma tarihine kadar mümkün değil, uzlaşma olduğunda silahsızlanma ve eylemsizlik çağrılarımız olacak” cümlesiyle noktalamış…
Terör sorununa “Kürt sorunu” diyerek hedef şaşırtan AKP iktidarı bakalım ülkeyi, yediği bu nanenin sancısından kurtarabilecek mi, yoksa sorunun çözümü için işi yine güvenlik güçlerine mi bırakacak!?
!