MHP’li Sinan Ogan, Şeffaflık Paketi açıklayan Başbakan Ahmet Davutoğlu’na PKK ile yaptıkları pazarlıkları açıklama çağrısında bulundu.
Yolsuzlukları Soruşturma Komisyonunda AKP’li vekillerin oylarıyla 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonu nedeniyle istifa etmek zorunda kalan 4 Bakan’ın aklanması sonrası Başbakan Ahmet Davutuoğlu “Kamuda Şeffaflık Paketi” açıklamıştı.
Mal bildirimini 5 yıldan 2 yıla indiren düzenlemeleri getiren bu Şeffaflık Paketi, Saray’ın da tepkisini çekmiş ve Hürriyet’in haberine göre Erdoğan, Davutoğlu’nu “Şeffaflık Paketi’nin şimdi sırası değil” sözleriyle uyardığı iddia edilmişti.
MHP Milletvekili Sinan Ogan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na bir çağrıda bulundu.
Ogan, “Madem Şeffaflık Paketi açıklıyorsunuz, o zaman PKK ile yapılan pazarlıkları da açıklayın” dedi.
Hatırlanacağı üzere terör örgütü PKK, isteklerini yerine getirtmek için sık sık “Müzakare Taslağını açıklarım” diye Hükümeti tehdit şeklinde açıklamalar yaptığı biliniyor.
MHP’li Sinan Ogan’ın açıklamalarından ilgili bölüm;
MADEM ŞEFFAFLIK OLACAK PKK’YLA YAPILAN PAZARLIKLARI DA AÇIKLAYIN
Şeffaflık konusunda AKP’nın öğreneceği şey çoktur. İki yıldır mecliste bütçe görüşmeleri Sayıştay raporu olmadan yapılıyor. Kamu İhale Yasası, tam 134 kez değişmiş. İmar konusu, şeffaflık paketinin üzerinde durulan bir başka noktası; ama bugüne kadar AKP’nin rant temelli imar politikası hem şehirlerde estetik bırakmadı hem de birçok yerde doğal afetler karşısında korunmasız kaldı. Bir başka nokta ise çözüm süreci. AKP, İmralı’daki bebek katiliyle pazarlıkları, teröristin ne isteyip hükümetin ne verdiğini yahut ne vadettiğini, ülkenin geleceğini ülkeden saklıyor. Madem kamu yönetiminde şeffaflık hakim olacak o zaman PKK ile yapılan pazarlıkların da Türk milletine açıklanması gerekmektedir.
SİNAN OĞAN: “AKP SEÇİMLERİ KAYBETMEMEK İÇİN OYUN OYNAYABİLİR”
MHP Milletvekili Sinan Oğan, AKP’yle ilgili gündemde çokça tartışılan konulara değinerek, Türkiye’de çeşitli alanlarda gelinen hukuksuzluğu gözler önüne serdi.
SİNAN OĞAN: “AKP SEÇİMLERİ KAYBETMEMEK İÇİN OYUN OYNAYABİLİR”
MHP Milletvekili Sinan Oğan, Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası 4 eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmemesi için uğraşılan çabalardan, VIP atamalara, seçim hilelerine ve PKK’yla yapılan gizli pazarlıklara kadar birçok konuda AKP’yi eleştirerek yaşanan adaletsizlikleri sıraladı.
17-25 Aralık sonrası polis ve savcıların oradan oraya sürülmesinin AKP’nin suçluluk psikolojisinin tezahürü olduğunu belirten Oğan, iktidar döneminde hukukun içinin boşaltıldığını söyledi.
VIP atamaları utanç verici olarak değerlendiren Oğan, İslamcı söylemlerle iktidara gelenlerin hırsızlıkla anılmasının en büyük zararı İslamiyete verdiğini belirtti.
Oğan önümüzdeki seçimlerle ilgili de çarpıcı açıklamalar yaparak, AKP’nin milli iradenin gasp edilmesi için çeşitli oyunlar oynayabileceğini, seçimleri kaybettiği taktirde de, bunun darbe olduğunu savunup, sonuçları tanımayabilecekleriniifade etti.
İŞTE O AÇIKLAMALAR:
POLİSLERİN, SAVCILARIN SÜRÜLMESİ AKP’NİN SUÇLULUK PSİKOLOJİSİNİN TEZAHÜRÜ
Kamuda “şeffaflık” adı altında çıkartılan düzenlemelerle AKP’nin yolsuzlukla mücadele ettiği imajı yaratılmaya çalışıyor; ama bu konuda AKP’nin sicili yeterince “karanlık”.
Yolsuzlukla suçlanan dört bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi için meclis soruşturma komisyonunda yapılan oylamada 9 AKP’li milletvekilinin de ret oyu kullanması ortada AKP’nin gizlediği şeylerin olduğuna delalettir.
Öte yandan, bu soruşturmayı yapan polislerin, savcıların oradan oraya sürülmesi AKP’nin suçluluk psikolojisinin tezahürüdür. 17-25 Aralık operasyonunda görüldüğü üzere verilen takipsizlik kararı ve meclis soruşturma komisyonunun delil karartmaya yönelik girişimleri AKP’nin bu lekeden kaçmak isteyişinin bir kanıtıdır.
AKP’Lİ BAKANLARA CEHENNEME GİDİN DEMİYORUZ, YÜCE DİVAN’A GİDİN
Gelin birlikte verilere bakalım; Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2014 Yolsuzluk Algısı Endeksi’nde Türkiye, en büyük düşüşü yaşayan ülkedir. Bu gidişatın kırılmasının tek yolu 4 Eski Bakan’ın hukuktan saklanması değil, aklanmasıdır. Biz, AKP’li bakanlara cehenneme gidin filan demiyoruz, Yüce Divan’a gidin, aklanın diyoruz. MHP’li Koray Aydın’a yolsuzluk iddiaları yöneltildiğinde kendisi Yüce Divan’a gitmiş ve AKP döneminde de aklanmıştı. AKP’li bakanları Yüce Divan’dan kaçırmak, hayatları boyunca kendilerinin şüphe altında bırakılmalarına sebep olacağından, onlara yapılacak en büyük kötülük olacaktır.
SAMİMİYETLERİ TBMM GENEL KURULU’NDA YAPILACAK OYLAMAYLA GÖRÜLECEKTİR
AKP Hükümetinin üzerine 17-25 Aralık Operasyonları ve ortaya çıkan tapelerle bir leke sürülmüştür, gelinen noktada da Yüce Divan yolu kapatılmaya çalışılmaktadır. İlk olarak söylemek isterim ki, değil 400 gün 400 yıl da geçse bundan arınmaları zor görünmektedir. AKP’nin samimiyet testi bu yasa değil kendilerine yöneltilen iddiaların muhataplarının Yüce Divan’da yargılanmasıdır. Dolayısıyla AKP’nin samimiyeti TBMM Genel Kurulu’nda yapılacak oylama ile görülecektir.
MADEM ŞEFFAFLIK OLACAK PKK’YLA YAPILAN PAZARLIKLARI DA AÇIKLAYIN
Şeffaflık konusunda AKP’nın öğreneceği şey çoktur. İki yıldır mecliste bütçe görüşmeleri Sayıştay raporu olmadan yapılıyor. Kamu İhale Yasası, tam 134 kez değişmiş. İmar konusu, şeffaflık paketinin üzerinde durulan bir başka noktası; ama bugüne kadar AKP’nin rant temelli imar politikası hem şehirlerde estetik bırakmadı hem de birçok yerde doğal afetler karşısında korunmasız kaldı. Bir başka nokta ise çözüm süreci. AKP, İmralı’daki bebek katiliyle pazarlıkları, teröristin ne isteyip hükümetin ne verdiğini yahut ne vadettiğini, ülkenin geleceğini ülkeden saklıyor. Madem kamu yönetiminde şeffaflık hakim olacak o zaman PKK ile yapılan pazarlıkların da Türk milletine açıklanması gerekmektedir.
AKP DÖNEMİNDE HUKUKUN İÇİ BOŞALTILMIŞTIR
Her şeyin ötesinde asıl önemli olan durum ise yasaların yapımından çok bu yasaların uygulanmasıdır. AKP döneminde hukukun içi boşaltılmıştır. En iyi yasayı da yapsanız bunu uygulamadıktan sonra elde edeceğiniz şey sıfırdır. Şu güne kadar da AKP’nin ucu kendisine dokunan noktalarda adaleti eğip büktüğünü defalarca gördük. Bu nedenle sözde “şeffaflık” adına atılan bu adım, hep gördüğümüz ve bu yasadan sonra da göreceğimiz gibi yine bir göz boyama hamlesi olmaktan öteye maalesef gidemeyecektir.
VIP TORPİL
ADALETSİZ ATAMALAR UTANÇ VERİCİ BİR DURUM
Türkiye’de aileler yiyecekleri lokmadan kesip çocuklarını KPSS kurslarına yolluyorlar, birçok genç bu nedenle büyük stres, aileler ise maddi külfet altında. Dahası, bu sınavdan yeterli puanı almak da çözüm değil. Mülakat aşamasında eğer AKP’li bir milletvekilinden torpil bulunamıyorsa, adayın işe girmesi çok zor görünüyor. Bu ülkede atanamayan öğretmenlerin intihar ettiğine AKP döneminde üzülerek şahit olduk. Atanamayan, eğitimini aldığı mesleği icra edemeyen genç nesillerimiz yapmak istemedikleri işleri yapmaya zorunlu bırakılıyor. İşte, bir yanda manzara böyleyken öte yanda bu adaletsiz atamaların yapılması utanç verici bir durumdur. Bu duruma kişisel olarak bakıldığında tek özelliği AKP yandaşlığı olan kimselerin atandığı, bu kadrolara gerçek anlamda uygun kimselerin hakkının yenildiği görülüyor. Bunun yanında ise devlette profesyonel kadroların yerini yaptıkları işle alakası olmayan yandaşların alması, bürokratik işlemlerde aksamaları beraberinde getirmekte ve devletin çalışmasını sekteye uğratmaktadır.
SİSTEM TAMAMEN ADALETSİZLİĞE GÖMÜLMÜŞ DURUMDA
İşin diğer boyutunda ise daha sistemsel bir sıkıntı ile karşılaşmaktayız. KPSS sorularının çalınmasından tutun, akraba kayırmayı daha da ileri götürüp dini kılıflara sarma çabalarına varana kadar, sistem tamamen adaletsizliğe gömülmüş durumda. Bunu bir marifet gören bu zihniyet, devlet ciddiyetini zayıflattığı gibiAKP’nin devleti kendi çiftliği gibi gören bakış açısını teşvik ederek güçlendirmektedir. Soruna neresinden bakılırsa bakılsın bu çok vahim bir durumdur ve her türlü, AKP’nin elinde patlamaktadır.
İSLAMCI SÖYLEMLERLE İKİDARA GELENLERİN HIRSIZLIKLA ANILMASI İSLAMİYET’E EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR
Maalesef ki, Bakara suresini makaraya çekmekten utanmayanlar, zorda kaldıklarında da ayetleri örnek göstererek yaptıklarına bir kılıf bulmaya çalışıyorlar. Öncelikle, şunu belirtmek gerekmektedir, İslam, haklının, mazlumun hakkını savunan bir dindir, hırsızlıkla veya yolsuzlukla İslam’ın yan yana getirilmesi AKP’yi aklamaz, İslam’a kara çalar. Dünyada maalesef yüce dinimiz İslam’ın IŞİD ve diğer radikal terör örgütleri ile terörizmle beraber anıldığı kötü bir süreçten geçiyoruz. Türkiye’de ise İslamcı söylemlerle iktidara gelenlerin hırsızlıkla beraber anılması, İslamiyet’e yapılan en büyük kötülüktür.
SEÇİM HİLESİ
MİLLİ İRADENİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL AKP’NİN KENDİSİDİR
AKP, her sıkıştığında “milli irade” diyor; ama bu gibi iddialar gün yüzüne çıktığında aslında milli iradenin önündeki en büyük engelin AKP’nin kendisi olduğu rahatça görülmektedir. Söz konusu AKP’li eski çalışanın iddialarından önce zaten bu konu hakkında birçok şikayet ve endişe bulunmaktaydı.
Ben bununla ilgili olarak 2013 yılında “Yüksek Seçim Kurulu bünyesinde SEÇSİS adıyla hayata geçirilen Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü Sistemi’nde yapılan hile iddiaları ve sistemde yaşanan sıkıntılarla ilgili MHP’li 20 milletvekili arkadaşımın imzasıyla meclise bir araştırma önergesi sundum; ama hala konuyla ilgili somut bir şey yapılmadı.
Burada tabii ki şu noktayı atlamamak lazımdır; sadece sandık başı görevlileri değil oy kullanmaya giden birçok vatandaşımız baskı altında tutulmuştur.Taşeron şirketlerde çalışan işçilere, AKP’ye oy vermedikleri takdirde işten çıkarılacaklarına yönelik tehditler savrulmaktadır. Bunlar yeni ortaya çıkmış hadiseler değildir. Kamuda da benzer örnekleri biliyoruz. Birçok MHP’li bürokrat büyük baskı altında kalmış, haksız yere görevden alınarak pasif görevlere çekilmiştir. Yine MHP’li iş insanlarının fişlendiğine yönelik iddialar, baskının sadece sandık başında değil her yerde olduğunu göstermektedir.
ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMLERDE MİLLİ İRADENİN GASP EDİLMESİNE İLİŞKİN ÇEŞİTLİ OYUNLAR OYNANABİLİR
Önümüzdeki seçimlerde daha ciddi ve tehlikeli bir süreç bizi bekliyor çünkü gittikçe hukuk tanımaz bir iktidar haline dönüşmektedir. Davutoğlu’nun kişisel özellikleri partiyi taşımaya yetmemektedir ve şu anda AKP’nin düşüş trendinde olduğu belirtilmelidir. Seçimlerde oylarındaki gerilemeyi hazmedilemediğinde milli iradenin gasp edilmesine ilişkin çeşitli oyunlar oynanabilir. Bunun yanında, kendilerine yönelen her tehdidi “darbe” olarak yaftalayan bu anlayış önümüzdekiseçimlerde de kaybettikleri takdirde Yüksek Seçim Kurulu’nun darbe yaptığından bahsedip geçerli sonuçları tanımıyoruz bile diyebilir. Bunları önlemek için bütün siyasi partilerin seçimin her aşamasında sandık güvenliğine özel bir hassasiyet göstermesi gerekmektedir. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk milletinin oyunun verdiği adrese teslimi için elimizden geleni yapacağız.