MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli twitter sayfasından önemli açıklamalarda bulundu.
Bu akşam öncelikle şunu belirteyim, siz değerli takipçilerimin paylaşımlarını, yorumlarını, hatta eleştirilerini dikkatle izliyor, okuyorum.
Samimi ve içten mesajları çok önemsiyor, sıcak temenni ve görüşlere katılıyor, parlak fikir ve mizah içeren kanaatleri çok beğeniyorum.
Bilhassa muhitimizde dolaşan, Twitter’in kuytuluklarında pusuya yatıp iftira gibi yağan ak trollere nefes aldırmayan kardeşlerimi kutluyorum
Manen aklanması, madden düzlüğe çıkması mümkün olmayan maskeli vicdanlar her yerde keşif yapıyor ve keyif içinde geziyor.
Mahvımızı isteyen her türlü ihanetle birlikte, cehalet-gaflet-bölücülük tehdidi zemin ve zaman tanımadan huzurumuzu darp ediyor.
Cahilliğin hüküm sürdüğü bir ortamda, din adına sahteciler, Allah adına zalimler, ecdat adına nankörler, demokrasi adına demagoglar türer.
Yalan ve yolsuzluk nöbetini aksatmadan sürdürenler, her doğruyu yok saymayı görev sayanlar ne ahlak tanır, ne de izan ve insanlık bilir.
Vaziyet ortadır; vicdanları lağvedilmiş, vizyonları laçkalaşmış, varoluş gayeleri lekelenmiş vesayetçiler geleceğimizi karalıyor.
Yeni diyorlar, geçmişe saldırıyorlar. Yeni diyorlar, değerlerimizi ölüme terk ediyorlar. Yeni diyorlar, tarih kadar eski ihanete sapıyorlar.
Çankaya Köşkü’nden sökülen Cumhurbaşkanlığı forsunu otomobil bagajlarında taşımak yenilikse, bırakın biz eski kalalım.
Altı aylık ısınma bedelinin dahi 10 trilyon olduğu söylenen haram saray yenilikse, bırakın biz eskide yaşayalım.
Hırsızları darbe beşiğinde sallayıp, paralel emziğiyle beslemek ve korumak yenilikse, bırakın biz eskiye göçelim.
Kandil’e kriptolu telefon hediye edip şehitlerin kanlısı, milletimizin hasmı teröristlerle diyalog kurmak yenilikse, bırakın eskide duralım.
Oturmuş, teamülleri yerleşmiş parlamenter sistemi yıkmak ve başkanlık kılıfıyla diktatörlüğe geçmek yenilikse, bırakın eskiden bakalım.
Cizre’ye devlet giremezken, PKK’nın halay çekmesi, Kobani üzerinden sözde zafer edebiyatı kurgulanması yenilikse, biz eskiye koşalım.
12 yaşındaki çocukların ölümlerinden nemalanmak, sübyanların arkasına saklanmak ve buna da çözüm demek yenilikse, biz eskide buluşalım.
“Çok başlılık ayaklarımıza pranga vurmaktır, güç tek elde toplanmalıdır, sistem değişmelidir”; bunları söyleyenler halt etmiştir.
Merhum şairimiz Akif şöyle der: “Eski, eski olduğu için atılmaz, eğer kötü ise atılır. Yeni, yeni olduğu için alınmaz, eğer iyi ise alınır.”
Kötü olan ne varsa iyiliğin pelerinini takmış, iyinin gölgesine yatmıştır.
İyinin olduğu yerde hak ve adalet vardır; iyi soluk alıyorsa zulüm gözünü yumuyordur. İyi varsa helal ve huzur egemendir.
Emsalsiz bir kültürün varisi olan milletimize tepeden bakanlar, kibir olup, gıybet olup, inkarcı olup her emanetimizi öğütüyorlar.
Çıkar uğruna, inanmadığı ne varsa müdafaa edenler, aklını ve kalbini kiraya verip de millikten muaf olanlar adamım diye öğünüyor.
Kök yerinden oynadı mı dalın gücü kalır mı? Milli şuur kapanır ve milli hafıza solunum cihazına bağlanırsa millet yaşar mı?
Hayatı kavramamış bir hakikat ıssız sokaktaki lambalar gibidir. Geleceği kuşatmamış yüreklilik biraz sonra sönecek gaz lambasına benzer.
Zamanın gerçekten ihtiyaç duyduğu şeyin ne olduğunu özümsemiş bir akıl ve onu doğru yolda götürmeye yarayan cesaret canlıysa, mesele yoktur.
Ümitsizliğin kıyısında dolaşanlar, yüreklerindeki iman doğrultusunda mücadeleden kaçmadıkça kurtuluş fidesi kurumayacaktır.
Ölümden daha beter bir çöküş olan umutsuzluğa kapılmadıkça yalancı pehlivanların hükmü mutlaka sonlanacaktır.
Merhum Akif diyor ya; “Şudur benim cihanda en beğendiğim meslek, sözün odun gibi olsun, hakikat olsun tek.”