Ergun KAFTANCI
HAKAN Fidan‘ın MİT‘i bırakmasına onay vermediğini söyleyen Erdoğan‘ın bunu, “Ben açık sözlüyüm” diyerek ilan etmiş olmasına bakmayın; bu ülkede artık Tayyip Bey‘den habersiz ve izin almadan sinek uçamıyor sinek; Fidan, MİT’ten parlamentoya hür iradesiyle nasıl gitsin?
Soru şu; icazet almadan gitmiş olabilir mi?
Uzun süre Tayyip Bey’in “Sır küpü” olacak ya da iktidarın “Karakutusu” olmayı kabulleneceksin, sonra da hür iradeni onca yüke ve Erdoğan’a rağmen kullanacaksın, bu mümkün mü?
AKP’den aday olmak o kadar kolay mı?
Adım gibi eminim ki Fidan‘ın parlamento sevdasının ardında Tayyip Bey’in onayı vardır ve Hakan Bey, Ahmet Davutoğlu‘nun yerine başbakan olarak düşünülmektedir.
…………………………
Hakkında soruşturma yapılmasını yasaklayan ve son dakikada çıkarılan
yasanın hükmü, bana sorarsanız artık Fidan’ı kapsamıyor.
Herhangi bir savcı harekete geçebilir ve Hakan Bey’i ifade vermek üzere davet edebilir mi onu bilemiyorum…
Makul şüphe uygulaması buna cevaz verebilir mi, onu da kestiemiyorum!
Hatırlayacaksınız; İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekilliği, KCK adı altındaki soruşturma kapsamında -7 Şubat 2012– MİT Müsteşarı Hakan Fidan‘ı, eski Müsteşar Emre Taner‘i ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş‘i ifade vermeye çağırmıştı. Adı geçenler ifadeye gitmemiş, Tayyip Bey’in talimatıyla çıkarılan yasayla bunların ve öteki MİT mensuplarının yargılanması başbakanın iznine bağlanmıştı.
Bu yasanın hükümleri, bu eşhas için geçerli mi, değil mi bir kez daha irdelenmeli!
* * *
TÜRBANA özgürlük yanlısı ve Mustafa Kemal Atatürk karşıtı söylemleri olan birine destek amacıyla yayınlanan bildirinin altına imza atan üye, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na seçildi.
Yalnız imza atmamıştı; Anayasa Mahkemesi’ne de “Darbeci” demişti…
Nihayet o mahkemenin başına getirildi…
Zühtü Arslan öğretim üyesiydi, oradan Anayasa Mahkemesi üyeliğine atandı. Atamayı yapan da hâlâ devlete aitHuber Köşkü‘nde oturan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘dü. Bu nedenle profesör Arslan’a AKP tandanslı hukukçu diye bakanlar olacaktır. Umarız iktidar partisi, yargının bağımsızlığına gölge düşürme alışkanlığını Arslan’ın üzerinden sürdürmeye kalkışmaz…
……………………….
Yargıtay’da da seçim yapıldı ve Erdoğan hakkında açılan “Akbil davası” nı beraatle sonuçlandıran yargıç İsmail Rüştü Cirit başkanlığa getirildi.
Cirit hakkında da AKP’ye yakın değerlendirmesi yapılıyor. Yargı bağımsız diyebilmemiz için, hükümlerin olduğu kadar mensuplarının da bağımsız hareket etmeleri ve adalet anlayışını zedelemeyen kararlar vermeleri gerekiyor.
Gerek Arslan, gerek Cirit, gerek diğer yargı mensupları tarafsız olmaya inşallah özen gösterirler.
* * *
30 MİLYONA yakın insan yoksulluk sınırında…
İşsiz yurttaş sayısı 7 milyona yaklaştı; bu rakamın sadece 3.5 milyonu kayıtlı işsiz, diğerleri kayıt olmadan iş arayanlar…
Nüfusumuz 77 milyon, 22 milyon yurttaş açlık sınırında; hepsi ancak asgari ücretin de altında gelir elde edebiliyor.
Tablo bu; bu tablonun arkasını çevirip baktığınızda baldırı çıplak olarak tanınan tiplerin 12 yıldan bu yana trilyonerler olarak karşınıza çıktığını görürsünüz…
Çoğu TOKİ’den nemalanmış inşaatçı…
Aralarında, teeddüp ederek söylüyorum, “Milletin a…. koyacağız” diyen küfürbaz sapık bile var…
Not almışım, demişim ki “Bunlara yol veren iktidar, ekonomiyi inşaat sektörünü ayakta tutarak güçlendirme politikası uyguluyor ama koşullar sektörü sarsacak noktaya geldi”
Yanılmadığımı görüyorum…
Yurttaş artık ev, daire, hatta iş yeri için betona para yatırmaz oldu, sektörden çatırtı sesleri geliyor…
Nedeni de malûm; para kıpırdak oldu, dolayısıyla ekonomi istikrarsız ve kimse yarına güvenmiyor…
İktidar “Betona tapan” bir ekonominin peşinde, bakalım nereye kadar koşacak; yakında tıknefes olursa şaşırmam.
* * *
TORUNUM, “Dede bal tutan parmağını yalar ne demek” diye sordu. Anlattım; “Bal satanlar için söylenmiş bir deyiş” dedim…
Zekâ küpü mübarek; “17-25 Aralık tarihlerini darbe ilan edenler de mi bal tuttu” diye sordu; “Evet”diyemedim…
IQ’sü yüksek çocuğun…
“Onlar da bal tuttu” deseydim yüzde yüz, “Onlar balcı mıydı” diye soracak sonra da ekleyecekti:
–Peki neden bir parmaklarını değil de on parmaklarını yalıyorlar?
Verecek cevap bulamayacak ve belki de “Bal küpünü avuçladıkları için” diyemeyecektim!