TBMM İdare Amiri ve MHP Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “AKP, seçim öncesi kaos peşinde. Davutoğlu, İmralı’dan Kandil’e kadar olan kirli ittifakı açıklamalıdır” dedi. Uzunırmak, “BDP ile müşterek adım atabiliriz” diyen bizzat Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan, “Cumhurbaşkanı Gül’ün de şantaj kaseti vardı. Benimle ilgili de Genelkurmay Başkanı’nın da şantaj kasetleri vardı” diyor. Erdoğan, bu şantaj kasetlerine nasıl ulaştığını açıklamalıdır ” dedi.
Uzunırmak, ” Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çevresinde veya ailesinde veya başka bir noktada, döviz kotasyonlarında, acaba Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları öncesinde ve sonrasında yüksek miktarda döviz alıp satanlar var mıdır ” diye sordu.
TÜRKİYE KAOSA SÜRÜKLENİYOR
Ali Uzunırmak’ın açıklaması şöyle: “Türkiye, çok yoğun bir gündemle bir kaosa doğru sürüklenmektedir. Bu da en öncelikli sorumluluk siyasetçiye düşmektedir. Üslup ve usulün içeriğin önüne geçtiği bir Türkiye doğru mantık kurulamaz ve doğru siyaset inşa edilemez. Siyasetçinin bu sorumluluk içinde olması gerekir.
ÖZGECAN, SÜLEYMAN ŞAH, FIRAT, MALATYA’DAKİ ŞEHİTLERİMİZ
Gene kadın cinayetleriyle karşı karşıyayız. Özgecan’la başlayan, geçmişten beri süregelen acımız, Fırat Çakıroğlu gencimiz ile devam etmiş. Suriye’deki Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun yer değişikliği ve Malatya’daki kaza ile devam etmiştir. Bugün bir başka acıyla Türkiye gündemine uyanmış bulunuyoruz.
TEPEDEN TIRNAĞA, YALANCILIK, İFTİRACILIK
Bütün gelişmeler karşısında en yüksek mesuliyet iktidara düşmektedir. Devletin yürütme erkine sahip olan insanlar en büyük sorumluluğu idrak etmesi gereken kesimdir. Ama gelin görün ki, bu yetkiyi paylaşanlar, tepeden tırnağa, yalancılık, iftiracılık ve münafıklık kumpanyası durumuna düşmüşlerdir.
EN BÜYÜK ADALETSİZLİK, EN BÜYÜK ZULÜM
Böyle bir Türkiye, yönetilebilir bir Türkiye olamaz. Ele geçirdikleri güçle, baskıyla, kanaat değişikliğini temin etmeye çalışmak, yalanla, iftirayla, kanaat etkilemeye çalışmak, en büyük adaletsizliktir, en büyük zulümdür.
AKP, SEÇİM ÖNCESİ KAOS PEŞİNDE
Grup toplantısında, Sayın Başbakan, seçim öncesinde kaos çıkarmak için belli ittifaklardan bahsederek bir takım görüşler ifade etmektedir.
Sayın Davutoğlu, “6-7 Ekim’de devlet nerede diyen Devlet Bahçeli’nin, şimdi BDP ile nasıl bir koalisyon, ittifak içine girdiğini MHP’li seçmenlerimize anlatacağız. Anlatacağız ki, bir daha istismarla aldatılmasınlar. MHP’nin BDP ile kirli ittifak içinde” olduğunu söylüyor.
DAVUTOĞLU’NDA BİRAZ UTANMA YÜZ KIZARMA VAR İSE…
Sayın Davutoğlu’na biz belgeyle cevap vereceğiz. Eğer biraz utanma, yüz kızarma, ahlak değerleri var ise, MHP’nin geçmişinden bu günü hiçbir kirli ittifak içinde olmadığını, Türk milletinin aleyhinde hiç bir girişimde olmadığını ve bir çok mensubunun da şehit olduğunu ve vatan millet uğranda her şeyi göze alabildiğini, tarih boyunca dik duruşunu sergilediğini ve sergilemeye devam edeceğini kendisinin bilmesi lazım.
“BDP İLE MÜŞTEREK ADIM ATABİLİRİZ” DİYEN ERDOĞAN’IN TA KENDİSİDİR
Erdoğan, 8 Şubat 2014’de Başbakan idi. Sayın Davutoğlu da kabine üyesiydi. Erdoğan, bilhassa kendi yandaş gazetecileriyle beraber olduğu bir anda şunu söylemiştir:
ERDOĞAN, 330’U YAKALAMAK ADINA BDP İLE ANLAŞMAK İSTİYORDU
Şimdi BDP ile anayasal değişiklik yapmaya sayımız yetmiyor. Ama geçen gün söyledim referandum noktasında yani 330’u yakalamak adına anlaşabilirsek onlarla da müşterek adım atabiliriz.
AKP-PKK’NIN 10 MADDELİK ANLAŞMASINI DEMİRTAŞ AÇIKLADI!
Peki, O günden bugüne ne geldi? O günden bu güne, dün CNN Türk tarafsız bölge programında Selahattin Demirtaş’ın hükümetin anlaştığı 10 maddelik taslak metin gündeme geldi. Aylardır varlığı yokluğu tartışılan. Şimdi Sayın Davutoğlu, bunları doğru değerlendirmeli.
DAVUTOĞLU, İMRALI’DAN KANDİL’E KADAR OLAN KİRLİ İTTİFAKI AÇIKLAMAZSA MÜFTERİDİR
Kirli ittifakların, kirli pazarlıkların halk iradesinden TBMM iradesinden kaçırılarak, nerelerde İmralı’dan Kandil’e varıncaya kadar, nerelerde kurulduğunu, bu kirli ittifakların neler olduğunu, devletin yürütme erki Davutoğlu’nun elinde olduğuna göre, nerelerde bir kirli ittifak olduğunu açıklamasını rica ediyorum, istirham ediyorum. Eğer devletin bütün istihbarat ve bilgi kaynaklarına sahip olduğu halde, realist, kararlı, belgeli bilgili, bunları açıklayamıyorsa, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının müfteri olmasını içimize sindiremeyeceğimizi ifade etmek istiyorum.
TÜRKİYE, YÖNETİLEBİLİRLİĞİNİ SÜRDÜREMEZ DURUMA GİDİYOR
Türkiye, yetki kargaşası içerisinde ve istismarı içerisinde yönetilebilirliğini adeta sürdüremez duruma doğru gitmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları yetkisini ahlaki değerleri ve eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde devam etmektedir.
ERDOĞAN, ŞANTAJ KASETLERİNİ AÇIKLASIN
Sayın Cumhurbaşkanı’na buradan seslenmek istiyorum. Elimizde kendi beyanları ile kendisine sesleniyorum. Sayın cumhurbaşkanı, 22/4/2014’de, “Cumhurbaşkanın da şantaj kaseti vardı. Benimle ilgili de Genelkurmay Başkanı’nın da şantaj kasetleri vardı” diyor. Yani zamanın Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün kendisinin ve halen Genelkurmay Başkanı Özel’in şantaj kasetleri var diyor bazılarının elinde diyor.
ERDOĞAN, BU ŞANTAJ KASETLERİNE NASIL ULAŞTI ACABA?
Acaba Sayın Cumhurbaşkanı bu şantaj kasetlerine nasıl ulaşmış? veya bu şantaj kasetleriyle muhatabı olduğu kişilere mi şantaj yapıyor?
CUMHURBAŞKANI, ŞANTAJ KASETLERİYLE İLGİLİ NE GİBİ İŞLEM YAPTI?
Bu önemli bir konudur. Sayın Cumhurbaşkanı bu şantaj kasetleriyle ilgili ne gibi işlem yapmıştır? Bunların içeriği nedir? Bu şantaj kasetlerinin sahipleri veya muhataplarıyla ilgili ne gibi işlem yapmıştır? Bu içerikler doğrultusunda? Sayın Cumhurbaşkanı bunları açıklamalıdır.
MİT MÜSTEŞARI CUMHURBAŞKANI’NIN DEĞİL DEVLETİN SIR KÜPÜDÜR
Sayın Cumhurbaşkanı, “Hakan Fidan benim sır küpümdür” diyor. 12 Nisan 2012. Hakan Fidan Cumhurbaşkanı’nın sır küpü olamaz. Devlet, kurum ve kurallarla yönetiliyorsa, Hakan Fidan MİT Müsteşarı olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sır küpüdür.
BU DEVLET SENİN AİLEN DEĞİL!
Sayın Cumhurbaşkanı, 30-05-2007 Dolmabahçe görüşmelerinde, devrin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıtla görüşüyor. “Böyle bir görüşme asla açıklanamaz. Bu sadece ikimizin arasında. Allah’tan başka bilen yok” diyor. Bu devlet senin ailen değil sayın Cumhurbaşkanı. Demokrasilerde, Genelkurmay Başkanı ile, Allahtan başka kimsenin bilmeyeceği bir şey olmaz. Devlet yönetimi bunu kaldırmaz.
ŞİMDİ “KUMPAS” DEDİĞİN ERGENEKON’A, ESKİDEN “SAVCISIYIM” DİYORDU
Sayın Cumhurbaşkanı, eğer devletin kurumların nizamına Genelkurmay’a bu kadar sahip çıkıyorsa, o zaman, Temmuz 2008’de Türk ordusuna karşı sonradan “kumpas” dediği Ergenekon operasyonuyla ilgili “evet ben bu davanın savcısıyım” demeyecekti. Devletin kurumlarını devletin kurumsal yapısı içerisinde hukuk kuralları içinde koruyacak ve kollayacaktı.
ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI OLURKEN, “TARAFSIZLIKLA, ŞEREFİM ÜZERİNE ANT İÇERİM!” DEDİ
Bütün bu tartışmaların içinde en önemli nokta:
Elimizde, belki vatandaşımızda çok söyleniyor, işte gündeme getiriliyor ama yemin metninin içeriğini vatandaşımız bilmiyor olabilir. Elimizde, Cumhurbaşkanının TBMM Kürsüsünde yaptığı yemin metni var. Bu yemin metninin en son bağlayıcı kısmı şöyle:
“Türkiye cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi, tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma, Büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
YA ŞEREFİNİ KORUYACAK, YADA BUGÜNKÜ TERCİHİNE DEVAM EDECEK!
Recep Tayyip Erdoğan, yeminine sadık kalarak, ya şerefini koruyacak, yada bugünkü tercihini yaparak sürdürmeye devam edecektir!
DEVLETİN BEKASI, AKP’NİN BEKASINDAN ÖNEMLİDİR
Sayın Cumhurbaşkanı ,seçildiği makam itibariyle şunu bilmelidir ki; artık devletin başıdır. Devletin bekası partisinin bekasından önemlidir.
Bugünkü tavrını sürdürdüğünde, partisinin bekasını düşünmeye devam ettiğinde, devletinin bekasına zarar verdiğinin farkında olmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı cumhurun başkanlığıdır. İktidarıyla, muhalefetiyle, muhtarıyla, profesörüyle valisiyle, köylüsüyle, işçisiyle bütün cumhurun başkanıdır.
DEVLETİN BEKASI GÜNDEN GÜNE TEHLİKEYE GİDİYOR
Eğer sayın Cumhurbaşkanı partisinin bekasını düşünürse, devletinin bekasının günden güne tehlikeye gittiğinin farkında olmalıdır.
Bu bilinç ile bu halka hizmet etmeye, yeminine sadık kalmaya, ben tekrar hem bir milletvekili olarak ve vatandaş olarak çağrıda bulunuyorum. Ülkemiz günden güne yönetilemez bir noktaya doğru gitmektedir.
MERKEZ BANKASI BAŞKANI DOĞRU BİLDİĞİNİ YAPMAYA DEVAM ETMELİ
Bakın Cumhurbaşkanı’nın, Merkez Bankası’yla ilgili yaptığı açıklamalar, başka alanlarda yaptığı açıklamalar, uluslararası sermaye gruplarından Türkiye içerisindeki, borsayla, dövizle oynayan bir takım gruplara varıncaya kadar, Türk halkına çok büyük yükümlülükler getirmektedir.
DÖVİZLE BORÇLANMIŞ ŞİRKETLERE ZARAR
Doların, belli bir sent kazanması karşılığında, Türk şirketlerinin, Türk parası kazanıp, dövizle borçlanmış şirketlerinin, çok büyük zararlara ve yükümlülüklere girdiğinin Cumhurbaşkanı farkında olmalıdır.
ERDOĞAN’IN ÇEVRESİNDE DÖVİZ ALIP SATANLAR VAR MI, VARSA KİMLER?
Bir şeyi tavsiye ediyorum, çevresinde veya ailesinde veya başka bir noktada, döviz kotasyonlarında, acaba Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları öncesinde ve sonrasında acaba yüksek miktarda döviz alıp satanlar var mıdır? Bunların da hem kendisi hem de ekonomi yöneticileri tarafından takip edilmesini istirham ediyorum. “