Ergun KAFTANCI
DEĞERLİ meslektaşımız Rahmi Turan geçen başyazısında “Büyük Şef’lik hevesi kursağında kalacak” diye yazmış. Atıf kime, anlamak zor değil.
“Türk usulü” diyerek emsali dünya yüzünde görülmemiş kendine özgü “Tek adam yönetimi” için gayret gösteren muhteremi herhalde kızılderili gibi düşünmüş olmalı…
Alenen söylememiş ama cümlelerinin öyle algılanmasını sağlayacak vurgulamalar yapmış; beğendim, sözcükler beğenilmeyecek gibi değildi ki… Keşke yazısının başlığını da “Manitu’nun hevesi kursağında kalacak” diye atsaydı.
Manitu sözcüğünü bileceksiniz; bilmeyenler için söylüyorum, manitu kızılderili dilinde “Büyük ruh” demektir. Kızılderili inancına göre, hayatı ve doğayı manitu yönetir. Kızılderililer manitunun hışmından çekindikleri için ona, hem de kayıtsız şartsız biat ederler. Manitu ne derse o yapılır, kimse itiraz edemez. Manitu’nun en yakını ise kabilenin büyücüsüdür. Büyücüyü bile manitu seçer, onu kukla gibi kullanır. Manituya isyan eden olursa beyaz adamlara yaptıklarını yaparlar, kafa derisini yüzerek cezalandırırlar.
Manitu, bin sekizyüzlü yıllarda kaldı sanıyorduk; meğer manituluk hevesi bugün dahi sürüyormuş. Değerli yazar, ustalığını bir kez daha gösterdi, hiç kimseyi üzmeden, kızdırmadan ve ürkütmeden yazısında o hevesi vurguladı.
Alenen söylememiş ama cümlelerinin öyle algılanmasını sağlayacak vurgulamalar yapmış; beğendim, sözcükler beğenilmeyecek gibi değildi ki… Keşke yazısının başlığını da “Manitu’nun hevesi kursağında kalacak” diye atsaydı.
Manitu sözcüğünü bileceksiniz; bilmeyenler için söylüyorum, manitu kızılderili dilinde “Büyük ruh” demektir. Kızılderili inancına göre, hayatı ve doğayı manitu yönetir. Kızılderililer manitunun hışmından çekindikleri için ona, hem de kayıtsız şartsız biat ederler. Manitu ne derse o yapılır, kimse itiraz edemez. Manitu’nun en yakını ise kabilenin büyücüsüdür. Büyücüyü bile manitu seçer, onu kukla gibi kullanır. Manituya isyan eden olursa beyaz adamlara yaptıklarını yaparlar, kafa derisini yüzerek cezalandırırlar.
Manitu, bin sekizyüzlü yıllarda kaldı sanıyorduk; meğer manituluk hevesi bugün dahi sürüyormuş. Değerli yazar, ustalığını bir kez daha gösterdi, hiç kimseyi üzmeden, kızdırmadan ve ürkütmeden yazısında o hevesi vurguladı.
* * *
BU iktidarın valileri de bir âlem…
Çorum Valisi, ilgisizlikten yakınan ve “Bize ilgi göstermiyorsunuz” diyen şehit babasına söyleyecek lâf bulamayınca “Sen önce kendine gel” diyerek çıkışmış…
Adam vali değil, sanki haşlamacı!
Oysa asıl kendine gelmesi gereken kendisi; içi yanan şehit babasının serzenişine böyle kaba ve nobran bir ifadeyle karşılık vermemeliydi. Valilerin çoğu AKP kültüründen, pardon kültürsüzlüğünden geliyor, o nedenle çoğunun düzeltilmesi mümkün değil; malûm, lokomotif raydan çıktı mı vagonlar da peşinden sürüklenir…
…………………………
Prototip bir diğer vali de İzmir’de…
Çanakkale Deniz Zaferi töreninde konuşurken bir hanım yurttaşımız bulunduğu yerden sesleniyor:
-Vali Bey, konuşmanızda neden Gazi Mustafa Kemal
Atatürk’ten bahsetmediniz…
Cevap tutarsız:
-Şehitlikte açılan anı defterinde bahsettim…Hem bu tören, sadece şehitleri anmaya ilişkin…
Yani…
Mustafa Kemal şehit değil iması yapıyor…
Davutoğlu da, Arınç da haddini bilmezler diyerek ona buna bulaşma şampiyonu kesildiler ya, buyursunlar, önce bu valilere haddini bilmeyi öğretsinler!
Büyük komutan Atatürk‘ün Çanakkale’deki varlığını yadsıyanlar, Türk Milleti’nin bütün değerlerini de yadsıyor demektir. Çanakkale’de kahraman askerimizin başında Atatürk yok muydu; o zaman bu düşmanlık ve Ata’yı görmezden gelmek ne iş!?
Yadsıma, tarihi gerçeği ve yaşananları değiştirebilecek mi!?
Siyasal tarihimize bakınız; Atatürk’ün, Türklüğün, milliyetçiliğin, ilke ve devrimlerin, demokrasinin, özgürlüklerin, hak ve hukukun, yasanın, eşitliğin, bağımsızlığın ve üniter devlet değerlerin, asla ayaklar altına alınmadığını göreceksiniz.
Bugün hepsini eziyorlar…
Ayaklar baş olduğundan beri hepsini yok etmeye çalışıyorlar; bunu da bir kısım vali, kaymakam, polis ve yargı mensubuyla yapmaya kalkıyorlar…
* * *
PARTİLERDE aday adayları belirgin hale gelmeye başladı…
En sessiz yani kavgadan gürültüden uzak parti MHP; çok değerli insanların MHP’de toplandığını görüyoruz. CHP Milletvekili Mehmet Haberal‘ın oğlu MHP’den başvurdu, keza eski Merkez Başkanı Başkanı Durmuş Yılmaz da MHP dedi. Sanat çevrelerinin etkin isimlerinden Mehmet Aslan İstanbul için aday adayı oldu. Prof. Ümit Özdağ ve birçok bilim adamı, fikir adamı, gazeteci yazar ve asker de aday adaylık başvurusu yaptı.
AKP‘de ise vekil listesini Erdoğan, yanına alacağı birkaç danışmanıyla birlikte hazırlayacakmış. Sanmıyorum, buna kalkışmaz. Kalkışırsa yeni bir anayasa suçu işlemiş olur. Muhterem herhalde suç üstüne suç işlemekten kaçınacak ve böyle bir yanlışa sürüklenmek istemeyecektir.