Ali Bademci
Ekrem Pazarcı bizim Çukurova’nın bir hayli ezilmiş ülkücülerindendir; ailecek değişik görüşte insan olduğunu da sanmıyorum. Belki Kozan’ın ilk ülkücü âilesi bu “Pazarcılar”dır. Şimdi rahmetli olan eski Kozan İlçe Başkanımız M. Emin Pazarcı benim de iyi dostumdu. Ekrem ve amcaoğlu Ethem Pazarcı Devlet Bahçeli’nin de Beşevler Akademisi’nden öğrencisidir. Hakkını vermek gerekli ise ben bu âileden yanlış yapanı görmedim ve ülkücülük çizgisinden de sapan olmamıştır. Bugün dahi iyi Kozan, Tanrıverdiler ve Pazarcılar’ın eseridir. Arkadaşlar ben kalem oynatmaya Ülkücü Hareket içinde ve 45 yıl evvel başladım. Bu insanların da vekâletsiz avukatlığını yapmak zorundayım. Hayatta olanların başına taş değsin istemem; belki benim kendilerine düşkünlüğüm kadar Av. Emin Pazarcı hariç kendilerinin düşkünlüğünü de pek bilmem; çünkü Ankara’da okudular ve yaşları da benden küçüktür.. Ölüme yakın bir ülkücülük tarihi yazarsam elbet en şerefli sayfalara onları kaydederim.
1978 yılında ben Hergün Gazetesi Adana Bürosu sorumlusu idim; belki bugünkü nesiller hatırlamayacaklardır ama Hergün MHP’nin resmî yayın organı; MHP ise iktidar ortağıydı. 21 Şubat 1978 günü Pozantı’da bir ihbar üzerine durdurulan Anadol marka bir otomobilin içinde portakal sadıklarında birkaç parça silâh yakalanmış ve ilk sorguda yakalananların MHP’li üniversite öğrencileri olduğu tesbit edilmişti. Hiç akla gelmeyecek bir iş de Anadol arabanın Sayın Devlet Bahçeli’ye ait olmasıydı. Bizim gazetenin telefonu çaldı ve Genel Merkez’den, mahallî basında Devlet Bahçeli adının abartılı biçimde geçmemesi isteniyordu. O zaman Çukobirlik çok nüfuzlu bir kuruluştu ve Genel Müdür ağabeyimiz Sabri Öge bizim bilgilendirmemiz sonucu müessese ile ekonomik bağlantıları olan gazeteleri uyarmıştı. Böylece Bahçeli adı olaylarda hiç geçmedi. Elbette mahkeme safhasında duyarlı davranan gençler baskılara rağmen açık vermedi ve bir yanlışlık yapmadılar.
Dâvâlar ne kadar sürdü hatırlamıyorum ama Ekrem Pazarcı, Sami Ocak, Ali Halaman adlı Bahçeli öğrencileri ile Fuat İstanbullu beşer sene ceza aldılar. Elbette Bahçeli’nin arabasının alınmasından haberi yoktu; fakat Adana’da işi tezgâhlayanlar başkaları idi ve itina ile bilinmeyen güçler tarafından olayların içinden çekilip çıkarılmışlardı. Şimdi bunların en önemlisi ahirete intikal ettiğinden kimliğinden bahsetmek istemiyoruz. Lâkin MHP Büyük Dâvâsı’nda Ali Yurtaslan adlı itirafçı bunları anlatmış ve suçu olmayan insanlara nasıl yüklenip de mahkûm olduğunu hayretle ifâde etmişti; zamanın “Düşünce Dergisi” arşivinde bu hususlar detaylı olarak yeralmaktadır.
Zavallı Ekrem Pazarcı cezaevinden çıktıktan sonra yıllarca kendini toparlayamadı da Aytaç Durak devrinde Büyükşehir Belediyesi’ne alınarak normal bir maaşla emekli oldu ve hayatını devam ettiriyor. Ali Halaman Bahçeli kontenjanından iki veya üç dönem vekillik yaptı; bu seçimlerde listelere konmamış. Fakat hakkını vermek gerekli ise “Portakal Sandığı Dâvâsı”nın en donanımlı ülkücüsü Ekrem’di; Sami ve Fuat’ı hiç dinlemedim. Siyasî hayatında da baştan beri Ekrem, Sayın Genel Başkan’ın yanındaydı. Devlet Bey MÇP devrinde ilk olarak aday olduğu zaman, Adana’da sahip çıkan olmadığı halde Kozan’da zavallı Pazarcılar’ın evinde misafir olmuştur.
Elbette geleceğimiz nokta vardır: Ekrem bu seçimlerde 96 kişinin müracaat ettiği Adana Aday Adaylığı’na soyunmuştu. Müracaatların açıklandığı gün telefon ederek adının hiç geçmediğini söylüyordu. Dün eline MHP Genel Merkez’inden Duramettin Menküç imzalı bir yazı geçmiş; aynen şöyle:
“Sayın Ekrem Pazarcı
Adana Milletvekili Aday Adayı
7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak olan 25’nci Dönem Milletvekilliği Genel Seçimlerinde Partimizden milletvekili aday adaylığı için yapmış olduğunuz başvuru, ilgili mevzuat ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin amaç, ilke, politika ve görüşleri çerçevesinde yetkili kurullarca değerlendirilerek Partimizden milletvekili adayı olmanız ve aday yoklamasına katılmanız uygun bulunmamış, aday adaylığı başvuru evrakınız ekte iade edilmiştir.
Bilgilerinizi rica ederim.”
Yorumu siz değerli okuyucularıma ve ülkücülerin derin vicdanına bırakıyorum. Elbette herkesin listeye girmesi mümkün değildir; buna kimsenin, Ekrem’in bile söz söylemeye hakkı yoktur. Lâkin benim bildiğim Ekrem hırsız, ahlâksız, kaset düşkünü, işbirlikçi, yobaz istihbaratçı birisi değildir. Şunu da şahsen bilmek isterim ki acaba Muhterem Genel Başkan’ın bu tasarruftan haberi var mıdır? Fakat bizler her ortamda ülkücüleri savunmaya ve başımızda taşımaya devam edeceğiz. Çünkü bunlarla öbür dünyada da beraber olacağız. Ekrem’in varsa ihanetinin ortaya konması ve açıklanması, yoksa itibarının iade edilmesi ülkücülük borcudur.
Muhabbetle efendim.