
Ali BADEMCİ
Maaşallah Sayın Cumhurbaşkanı miting meydanlarını çok seviyor; tabii olarak kendilerine dense de denmese de muhalefet partilerine veryansın ediyor. Elbette mevzuatımıza Cumhurbaşkanı’nın konuşmayacağına dair hüküm yok; hatta kendileri de “Uyarı görevimi yapıyorum” diye suçlamalara cevap veriyor. Çok ilgi çekicidir ki sadece CHP-MHP ve son günlerde de BDP’yi uyarıyor. Hükumet partisi kendinin kurduğu bir parti olduğu için onların demek ki uyarılacak tarafı yok! Ekonomi alt üst olmuş, bir taraftan dolar diğer tarafından hammadde girişleri birkaç kat artırılmış! Plâstik sektörü çökmüş, taahhütleri olan yükleniciler can derdine düşmüştür. Maliye Bakanı muhalefetin İsraf olarak nitelendirdiği harcamaları Çerez Parası olarak değerlendirirken hiç uyarı hissedilmiş. Vatandaş kredi kartı ve faiz batağına düşmüş, iki taksit ödemeden yeniden emekli maaşlarını kırdırıyor. Ticaret erbabı Faktoringler önünde kuyruk oluşturmuş. Sanırız bunlar da uyarı gerektirmiyor!
Cumhurbaşkanı meydanı o kadar seviyor ki Belediye Başkanları ile mekân kavgasına tutuşmuş, ille de o meydanda “Ben konuşacağım” diyor ve valiler kanalı ile istediğini de yaptırıyor. Bu hususta katiyyen kanun falan dinlemiyor, zaten teamüllere katiyyen itibar etmiyor! Sıkıştırdığı Belediye başkanları ile rahatlıkla polemiğe giriyor ve Belediye Başkanları’nın gücüne güç katıyor. Zaten Belediye AKP’li ise hiçbir şey söylemeye gerek yok, çünkü istediği meydanı tapulu malı kullanabiliyor! Sayın Cumhurbaşkanımız maalesef her konuda böyle ve sert yapılı bir kişiliğe sahip! Yani ülkede benden başka horoz, benden başka Padişah ve Sultan yoktur diyor! Peki neler konuşuyor hiç dikkatiniz çekti mi?
Cumhurbaşkanı’nın Uşak Mitinginde, MHP’li bir genç, sözde partisiz olması gereken Devlet Başkanı eşi ile birlikte halkı selamlayıp MHP İl Binası’nın da bulunduğu caddeden geçerken Seher Kayıhan adlı partili bir arkadaş Bozkurt işareti yapmış ki, hemen parti basılarak birçok ülkücü gibi o da gözaltına alınmıştır. Suçu ne imiş biliyor musunuz Devlet Başkanı!’na hakaret etmek! Elbette mahkemeye çıkacak ve verilen talimata göre belki de tutuklanacaktır! Böyle bir şey krallıklar da bile görülmez!
Sayın Cumhurbaşkanı, “Ben milletimin çağırdığı her yere bugüne kadar gittim, bundan sonra da giderim. Bu benim için ayıp değil, şereflerin en büyüğüdür.” demektedir. Şu milletin de 13 seneden beri hangi millet olduğunu bir türlü anlayamadık da, bu gittiği yerlerde muhalefet partileri adaylarının özel durumları kendilerini neden bu alâkadar ediyor anlamak mümkün değil! BDP için, “Diyarbakır’da sözde müftü, Eskişehir’de eşcinsel aday göstermiyoruz biz.” buyurmuşlar! Gazetelerde böyle yazıyor ama insanın inanası gelmiyor! Elbette Cumhurbaşkanı’nın konuşma hakkı var ama açıkça kendi kurduğu partiyi işaret etmek diğerlerini zemmetmek herhalde görevleri arasında değildir. Şahsen gazete haberinin doğru olmamasını temenni ediyoruz!
Cumhurbaşkanımız gittiği yerlerde bir taraftan Zatı âlileri bir taraftan da Veliaht Bilal Erdoğan açılışlar yapıyor! Nedir bu açılışlar çok iyi anlayabilmiş değiliz! Bilal Erdoğan genç bir Veliaht olarak Genel Başkanı bulunduğu gençlik vakfının şubelerini açıyor bunları anladık. Ya Cumhurbaşkanı! Mesela Ankara Hacı Bayram Veli Camii Çevre Düzenlemesi ve Kitapçılar Çarşısı’nı hizmete açmış! Ne büyük bir yatırım ve ne büyük bir hizmet, insan şaşıyor! Ankara’da diğer hizmet alanı Uluslararası Kongre Merkezi temelini atmak! Melih Gökçek sanırız makamın boş vakitleri için bir dizi temel atma projesi hazırlayabilir.
Yazık ki koskoca Devlet’in başı gittiği yerlerde protestolara da uğruyor! Aydın’da yaptığı meydan konuşmasında yakınında bulunan CHP İl Binası’ndan üzerinde “Çerez var yersen, Mercedes var binersen” yazılı bir pankart asılmış. Tabii olarak güvenlik güçleri hemen indirmişler ve bir süre sonra tekrar asılmış. Şu iş rezillik değil de nedir?
Yüce Makam’ın bu derece sulandırılması ve hafife alınmasına cidden insan üzülüyor. Bu makam bugüne kadar kesinlikle tartışılmamıştı. Kulislere bakılacak olursa muhalefet çoğunluk sağlarsa makam hükümet kurma görevi vermeyecekmiş! Dolayısiyle bir miktarda o zaman tartışılacak ve iyice suyu çıkacaktır. Meclis’in bile feshedilme ihtimalinden bahsediliyor. Anlayacağınız 8 Haziran’dan sonra siyasi hayatımız bir hayli dalgalanacaktır.. Tabii olarak en fazla zararı da piyasalar ve ekonomiye olacaktır. Yani altta kalanın canı çıkacak! Zavallı milletim!
Sağlıcakla kalın.